bildirgec.org

kabus hakkında tüm yazılar

Abdullah Gül ve Ben

menese | 21 March 2008 11:57

Şu rüya denen şey ne kadar da tuhaf değil mi?.
Yazıya böyle girişime karşılık: “Hah.. Ne güzel de bi tespitte bulunmuşsun.. Rüya hakkında kimsenin aklına gelmeyecek bir neticeye varmışsın..” mealinde alaycı sözlerinizi duyar gibiyim.
Alay etmekte alabildiğine özgürsünüz fakat son gördüğüm “tuhaf ötesi” rüyamı anlatırsam, böylesine malumu ilam eden bir klişeyle yazıma başlama ihtiyacı duyma tercihime belki hak verirsiniz.

Rüyalarımda (Bunlara rahatlıkla kâbus da denebilir ama hemen hepsi böyle olunca şahsen rüyasız kalmamak için ben bu gördüklerime rüya demeyi tercih edeceğim..) çoğunlukla acı çekerim, kolayca yapılacak bir şeyin illâki beni zorlayan versiyonunu denerim, zorluk yoksa yaratırım, yoluma türlü engeller çıkarırım, zorlanırım, nefessiz kalırım, resmen biterim..
İşte “rüyam” dediğim şeyler genelde bu minval üzre başlar ve biter.
Bu sabaha karşı gördüğümün de bunlardan farkı yoktu ama oldukça renkli sayılırdı hatta hoşuma gidecek sahneler dahi barındırıyordu.

uyandım bir kabusun içine!

absence of mind | 03 February 2008 12:32

yukarıdan yere bomba düşüyor. yere değdiği anda etrafa sayısız türbanlı kadın dağılıyor. üzerlerindeki kıyafetlerden yüzlerine kadar herşeyi birbirinin aynısı olan bu kadınları ayırt edebilmenin tek yolu başlarındaki rengareng türbanlar. her biri ayrı ayrı yerlerden farklı yönlere koşuyor, koşarken evlerin, iş yerlerinin, okulların, hastanelerin kapılarını tek tek yumrukluyorlar. şehrin bütün hoparlörlerinden aynı anda; ‘bu topraklarda demokrasi yeşerecek, her birey dilediğince hareket edebilme özgürlüğüne kavuşacak’ söylemleri duyuluyor.bu sesle daha da çoşan kadınlar bilinçlice hareket etme yetisini kaybediyor, başlarındaki türbanı her ne pahasına olursa olsun korumak sancısıyla koşarken, birbirlerine takılıyorlar, düşüyorlar, eziliyorlar, etekleri bedenlerinden sıyrılıyor edep yerleri ve kadınlıklarıyla ortada kalıyorlar.bu ana kadar şehrin hiçbir köşesinde rastlamadığım erkekler, çürümüş et kokusu almış sinekler gibi kadınların üzerlerini üşüşüyorlar. başlarındaki türbana özen göstererek, cinsel organlarını kadınların açılan bedenlerine sürtüyorlar. birden, ‘türbaaan, allahu ekber, türbaaan, allahu ekber sesleri duyuluyor, taraflar birbirinden ayrılıyor, erkekler ve dişiler arasına büyük mesafeler giriyor.

Sanrı

proksima[pilli_silinen_hesap] | 01 December 2007 16:35

Günboyu binmeye tereddüt ettikten sonra buradaydı işte. Kursak derdi ağır basıp, içine işlemiş deniz korkusunu yenmiş, feribotun Harem’den kalkan son seferlerinden birisine binmeye cesaret etmişti.
Trenlerin tempolu süratine alışmış yorgun ayakları, daha attığı ilk adımda devasa ataletiyle bu yekun metal gövdeyi yadırgayıverdi. Soğuk rüzgar denizin yüzünü buruşturup, küpeşteden birkaç aracın olduğu geminin kıç tarafında doğru esti. Hissettiği ürpertiye aldırmadan, hızlı adımlarla feribotun sol kenarından ilerleyip, dar ve paslı merdivenleri takip ederek yukarıya çıktı ve yolcuların olduğu bölüme doğru yürüdü. İçeridekiler, sadece oradaki kalorifer petekleri çalıştığı için yolcu salonunun sağ tarafında toplanmışlardı. Göz göze gelmemek için farklı yönlere dönmüş çay içen iki kişi, ayakta dikilen bir delikanlı, bir anneyle çocuğu, koltuğa gömülmüş yorgun bir kadın, hepsi topu iki elin parmakları adedinceydi tüm yolcular. Çocuğunu uyutan anne, gözlerini karşı koltukta yatan oğlundan kaldırıp, ona elindeki iğne setlerinin fiyatını sordu. Bir diğeri bir örnek aldı. İnceleyip geri verdi .

bir iş görümesinde karşılaşabileceğiniz en zor soru !

taninmayan-68170 | 25 November 2007 19:23

bir iş görümesinde karşılaşabileceğiniz en zor soru ne olabilir bunu hiç düşündünüzmü !?

bir keresinde internet üzerinde insan kaynakları sitelerinden bir siteye bir CV hazırlayıp aktif işverenlerin okuması için CV mi aktif hale getirdim
bir süre sonra bir iş yerinden mülakat için cağrı geldi.
randevu yerine 15 dk önceden gittim
çünkü bu tarz davranışlar +artı puan olarak değerlendirileceğini düşünüyordum.

iş yeri sekreterinin karşısındaki sandalyede otururken çay içermisiniz sorusuna verdiğim cevap

içimden {{ ya çay üzerime dökülürse gibi düşük bir olasılık olsada , heran her şey olabilir. diyerekten }}
hayır teşekür ederim cevabından sonra
açılan kapıdan çıkan benden önceki adayın
etrafa gülümseyerek olumlu bakışları veya diğer taraftan elinden geldiğince olumlu bir imaj çizmeye çalışan sıradan birinin gidişini izlerken

RÜYA

please | 04 November 2007 17:34

İnsanoğlu hayatının yaklaşık üçte birini uykuda geçirir ki bu da 60 senelik bir ömrün 20 senesi demektir.
Eski çağlardan beri insanları ilgilendiren rüyalara ilkel toplumlar da çok önem verilmiştir. Rüyaların korkulan tanrılar tarafından verilen armağan veya cezalar olabileceğine inanılmıştır. Daha sonra kahinler rüyaları açıklamaya, yorumlamaya başlamışlardır. İlk rüya yorumcularının ne zaman ortaya çıktıkları da belli değildir. Uyku, günlük çalışmalardan yorgun düşen insan bedeninin ve sinirlerinin dinlenme zamanıdır. Ünlü ruhbilimci Sigmund Freud’un da araştırmalarının büyük bölümünü oluşturan uyku sırasında, kişinin bilinç altında düşüncelerinin, özlemlerinin ya da isteklerinin bir film şeridi gibi göz önünden geçtiği varsayılır ki buna Rüya adını verilir.ilaç almadan uyuyan herkes mutlaka rüya görür.Kafası yorgun, devamlı bir konuyla ilgilenen kimse uyuduğunda rüyasında karmakarışık şeyler ya da ilgilendiği, önem verdiği konuyu görebilir. Bu tür rüyalar yorumlanmazlar. Örneğin, televizyonda veya başka bir yerde heyecanlı bir sinema izleyen kişi rüyasında aynı şeyleri görebilir. Bu durum sadece etkisinde kalmaktır ve gerçek rüya değildir.