Kim inanırdı ki magandalardan bu kadar nefret eden bir ülkede en çok sevilen karakterlerden birisi maganda olacak ve filmi milyonlarca insan tarafından izlenilip, esprileri ağızlara sakız olacak? Recep İvedik tabir yerindeyse magandalığın dibe vurumudur ve öyle inanıyorum ki ondan ötesi gerçek hayatta mümkün değil barınamaz. Peki, nedir onun bu kadar sevilmesinin ve neredeyse bir halk kahramanına dönüşmesinin sebebi?
Türk sinemasının son yıllarda çok güzel ve özgün filmler ürettiğine şahit olduk. Vizontele, Gora ve Arog, Güneşi Gördüm, Beyaz Melek, Issız Adam ve daha onlarca güzel filmi büyük beğeniyle izledik. Bu filmlerde senaryoların hep kuvvetli olduğuna dair genel bir kanımız vardı ve yerindeydi de. Öte yandan Recep İvedik 1 ve 2’nin her ikisinin de senaryolarının zayıf olduğunu inkar etmenin diğer filmlere haksızlık olacağını kabul etmek gerekirse, Recep İvedik’in bu kadar izlenmesinin ve bu karakterin her hareketinin sempatik görülmesinin nedeni nedir diye sormak istiyorum? Bir diğer ve asıl soru: Şahan Gökbakar bu karakteri hangi kaynaktan beslenerek üretmiştir?
Toplumsal bir çöküşün son yıllarda hızlandığı ve batılılaşmanın yanlış anlaşıldığı ülkemizde, sanıyorum çarpık kişilik oturmaları gerçekleşiyor. Buna hergün ve her ortamda şahit oluyoruz. Lise ve ilköğretim okullarımızda bile flörtlerin olduğunu, her türlü körelmenin ve bayağılaşmanın yaşandığını görmemek mümkün değil artık. Teknolojinin getirdiği iletişim imkanlarını kullanma şeklimiz neredeyse tamamen kişiliklerimize ve zihinlerimize tecavüze yönelik. Evet, çok şey biliyoruz gençler olarak ama bildiklerimizi kimden öğrendiğimiz meçhul olan bir sanal dünyanın içinde yaşıyor, erken yaşlanıyoruz. Sezen Aksu’nun deyimiyle “Bebeler ergen doğuyor” artık ve erken ergenleşen bizler, gerçek ergenlere kulak asmıyor, kendimizi herkesten üstün görüyor, erken ölüyoruz. Ortaya çıkan genç, samimiyetsiz ilişkiler yumağında erken yaşlanmış, ne için yaşadığını bilmeyen, alabildiğine serkeş ve gamsız. Bugünlerde tabir edilen ‘tiki’ tiplemesi ise gençliğin yuvarlandığı çukurun en dibinde uyarı niteliğinde yanıp sönen enkaz feneri gibi. Ve tabir yerindeyse samimiyetsizliğin zirve noktasında duran insan modeli.