bildirgec.org

iskambil hakkında tüm yazılar

Kaç kere Sorguya Çekilsinler?

anticipation[pilli_silinen_hesap] | 11 September 2006 12:05

Küçükken yazları tatile gittiğimiz yerde ilüzyonistliğe merak salmış orta yaşlı bir amca, yazlığın çocuklarını toplar türlü çeşit numaralarla bizi kendimizden geçirirdi. Bütün geceyi balona şiş geçirme, iskambil kağıtları arasından tuttulan kağıdı bulma, kırılan camın yeniden düzelmesi gibi numaraların büyüsüyle geçirirdik. Büyünce de hokkabazlığın,sihirbazlığın verdiği keyif değişmedi. İskambil olan her ortamda yapabileceğiniz ve tamamen permütasyon mucizesi olan bu numarayı sizinle paylaşayım istedim. Hiç bir el çabukluğu olmayan bu numara bana hepsinden daha sevimli gözüküyor.Öncelikle 52’lik destenin içinden Saraylı kartları ve asları ayırıyoruz. üstten alta kızlar, valeler, papazlar ve aslar olarak elimizde topluyoruz. Geri kalan ıvır zıvır kartları da “bar masası” olarak seyircilerle aramıza yerleştiriyoruz. Sonra başlıyor hikaye…Mahallemizde yaşıyan birbirinden güzel dört kız; Hale,Lale,Jale,Şule çok da yakın arkadaşlardı. Ancak bu dört güzel kızın çok despot babaları vardı. Bir akşam babaları evde yokken gizlice dışarı kaçan kızlarımız, bara gitmeye karar verirler. Bu arada elimizdeki destenin en üstünden başlamak üzere açıcağımız dört kağıt ki kendileri zaten “kızlar”dır, bar masası olarak kullanılan diğer destenin her kenarına birer tane olmak üzere oturtulur.Bunları bara girerken gören dört yakışıklı delikanlı da onları takip eder ve bara gelir. Dört tane vale de, her biri bir kızın yanına gelicek şekilde masanın etrafına oturtulur.Bu arada içki, sohbet, muhabbet derken kızlar saatin geç olduğunu fark etmezler, babaları çoktan eve gelmiş ve kızların evde olmadığını fark etmişler ve sokak sokak kızlarını aramaya başlamışlardır. En son kızları barda bulan babalar gelir ve masayı basarlar,bu sefer de papazlar, masanın dört kenarına valelerin ve kızların yanına tek tek oturtulur.Babalar erkekleri de görünce kavga başlar; masalar dağılır, yumruklar hava da uçuşur; ( burada izleyenleri şaşırtmak için masa olarak kullanılan deste etrafa dağıtılır. diğer kartlarla karışmasın…) Ve bar sahibi polisleri arar polisler gelir.Aslar gruplar halinde duran kız, vale ve papazların üstüne tek tek konulur.Şimdi durum 4 ayrı kağıt grubu vardır; hepsinde kız, vale,papaz ve as vardır sırasıyla. Bunlar birbirine karıştırılmadan elde toplanır. “Polisler kavgaya karışan herkesi toplayıp merkeze götürürler.”Sonra seyircilerden birine “kaç kere sorguya çekilsinler?” diye sorulur.Diyelim ki meraklı izleyicimiz 4 kere dedi. bu durumda. eldeki desteÖnce ikiye bölünür. Altta olan deste diğerinin üstüne konulur; sorgu=1daha sonra tekrar bölünür aynı işlem gerçekleştirilir;sorgu=2Bunu 4 kere tekrarladıktan sonra hikaye devam eder…
Merkezde sorguya çekildikten sonra, olayı tatlıya bağlayan polisler kızlara, babalara ve gençlere birer içki ısmarlamayı teklif ederler. toparlanıp bara giderler.elimizdeki deste, masanın dört kenarına teker teker oturtulmak suretiyle açılır; ve şöyle denir;” Ancak bu sefer herkes Masanın başka tarafına oturmuştur ki kavga çıkmasın.”Sonuçta bütün kartlar masanın etrafına sırayla açıldığında ortaya çıkan şudur;bir kenarda kızlar gruplanmış, bir kenarda erkekler, papazlar bir kenarda, ve polisler bir kenarda…Hiç bir zaman yanılma ihtimali yoktur, eğer olmamışsa bir yerlerde mutlaka bir yanlış yapmışsınızdır. Umarım anlatabilmişimdir. Süpriz dolu günler…

oyun

| 09 August 2006 08:20

merhaba günnük,

yazı karakterin değişmiş senin; büyümüş, değişmiş, serpilip gitmişsin. selvi boylu olmuşsun, al yazayım o zaman.

oyunlar dönüp duruyor aklımda epeydir. belki hoş bir konu olur da yazmaya gönlüm olur dedim. iyi mi ettim, bilemedim şimdi. bakıp göreceğiz.

1-) satranç
satrancın mucidine ödül olarak ne istediği sorulunca “1. kareye 1, 2. kareye 2, 3. kareye 4 adet pirinç…” istemiş. icadın hediye edildiği kral önce dalga geçildiğini sansa da biraz hesap, biraz deneme/yanılmadan sonra adamın çok pirinci olacağını farkedip gülümsemiş derler. derin düşünme ve strateji gerektirdiğinden bana çalışma ortamımı hatırlatıyor. o yüzden fazla ısınamıyorum kendisine. cep telefonumla oynuyorum bazen yol uzunsa. eski şampiyonlardan (belki hâlâ onlardan biridir, bilmiyorum) kasparov ve karpov’un maçları anlatılırdı eskilerden. oyun yerine savaş gibi geçerdi. biri titizdi sanırım. diğeri 3 ay boyunca duş almamış, traş olmamış. ve kendisine verilen 15 dk hamle süresinin her seferinde son saniyelerinde oynuyor filan. bırakıp gitmiş oyunu nitekim diğeri dayanamayıp. sonraları ibm’in deep blue makinesiyle yapılan maçlarla tekrar gündeme geldi. deep blue üzerinde çalışan satranç yazılımının bir açığını farkeden insan rakibi, ikinci oyunda da aynı açığa oynayınca ibm yetkililerinden birinin açığı düzeltmek üzere bilgisayara müdahale ettiğini iddia ederek 3. oyunu yarıda bıraktı diye hatırlıyorum. şizofrenlerden bazılarının satranç şampiyonlarını yendiğini de okumuştum. ilginç, zeka gerektiren ve dahilikle delilik arasındaki o meşhur çizgiyi inceltebilecek bir spor olarak bilirim ben kendisini. şah-mat!

WALLET Essentials Çelik kartlar

zabun | 05 July 2006 21:06

Günlük hayatta aniden ihtiyaç duyabileceğiniz bazı aksesuarları Wallet Essentials isimli ürün ile yanınızda taşıyabileceksiniz. Çelik bir tabaka, lazer vasıtasıyla kredi kartı ebadında kesiliyor. Aynı yöntemle, işlevine göre üzerine resim ve yazı yazılabiliyor. İskambil kartları, mızrap (pena), yedek anahtarlık, ID kart, zar, kürdan, şişe kapağı açacağı, tarak, kol düğmesi, buz kazıyıcı, ayna, resimlik, somun anahtarı, gömlek yakası dikleştirici vazifeleri gören kartlar var. Yalnız bazılarını önceden koparıp sizin oluşturmanız gerekiyor.