bildirgec.org

günlük hakkında tüm yazılar

multiply: hayatınızı arkadaşlarınızla paylaşın

penguen06 | 11 December 2007 17:09

multiply günlük, resimleri, videolar, müzikler, takvim bilgilerinizi tutabileceğiniz, arkadaşlarınızı ekleyip gruplar oluşturabileceğiniz bir paylaşım sitesi. üye olduktan sonra kullanıcıadı.multiply.com şeklinde bir alan adına sahip oluyorsunuz. 7 milyon üyeye sahip sisteme günde 1.5 milyon fotoğraf yükleniyor.

Blogger geçici olarak servis dışı

Optisyen | 05 December 2007 09:07

Aradığınız günlüğe şu an ulaşılamıyor,daha sonra tekrar deneyiniz ya da çıkın sokağa kopun internetten biraz.
Bu sözlerin konuyla çok alakası olmasa da şu an itibari ile blogger kapalı. Blogger ana sayfası ve blogspot altındaki tüm sayfalarda aynı uyarılar alınmakta.

Blogger ve Blog*Spot kullanılamıyor
Blogger ve Blog*Spot şu anda kullanılamıyor. Hizmetteki bu aksaklık için özür dileriz.

Ayrıntılar
Blogger is undergoing brief maintenance and will return in a few minutes.

Beslemeden hatayı alınca kontrol ettiğimiz sitelerde bu aksaklığı görmüş bulunmaktayız.Dediklerine göre kısa bir kesintiymiş.

Tumblr için masaüstü yazılımı

eburhan | 03 December 2007 20:42

Tumblr, bir tumblelog hizmetidir. Yani blog’ların daha basitidir. Kısa kısa notlar tutmak istiyorsanız Tumblr tam size göre demektir. Hemen kendinize bir hesap açıp notlarınızı ekleyemeye başlayabilirsiniz. Yok ben Tumblr hakkında daha fazla bilgi almak istiyorum derseniz şu bildiriyi okumalısınız.

WinTumblr ise windows için küçük bir masaüstü yazılımı. Bu yazılım sayesinde her defasında web tarayıcınızı açıp da Tumblr hesabınıza giriş yapmanıza gerek kalmıyor. Çünkü notlarınızı bu yazılım içerisinden ekleyebiliyorsunuz.

bana diyor ki o;

biSGen | 02 December 2007 20:16

bana diyor ki o ; “Sen yazmayan bir kaLemsin!”

bana diyor ki o ; “sen açmayan bir çiçeksin, dikenLere sevdaLı!”

bana diyor ki o ; “sen esmeyen rüZGar, tutmayan, dokunmayan eL, bakmayan göRmeyen göZsün ve kuLaksın hiç duymayan!”

bana diyor ki o ; “Sen bir yetişkinsin ama hiç doğmamışsın, doğmuşsan da yetişmemişsin!”

oysa ben insanım… sıradan mı sıradan kLasik bir insanım. Hiç biLinmeyenLi denkLemim. Her tarafı su(R)Larla çevrili bir adayım: ne yeraLtı, ne yerüsTü kaynakLarı olmayan biR adayım. Rüzgâr esmez ama fıRtınam eksik oLmaz içimde. Evet doğRudur, üzerimde insan da yaşamaz, yaşayamaz ! SuLarım çaĞLamaz, bir iki cıLız dere akaR sadece… içiLmez, kan renGi akar çünkü…

KADINIM, KİMSEYE BENZEMEZ, YOKSULLUĞUM

siirimsi | 08 November 2007 09:14

KADINIM
KADINIM

Kadınım,

Yüreğim ipekten yumuşak, pamuk kadar beyaz, çiçek

kadar saf ve temiz…Ne sandığınız kadar masumum,

ne de düşünemediğiniz kadar güçlü…Yakama yapışınca

kederler,olumsuzluklar geldikçe peşim sıra, daha bir

bileyilenir sadece, yaşama tutunma umudum. Sizler gibi

değilim, bencilliği nefessizlik bilirim… Kaçmasını ,

saklanmasını, yok_ muş çasına yaşamasını ben, bilirim…

Saklanmak yok olmaktır, kendini hiçe saymaktır,

hello sunshine

yalin | 03 November 2007 23:10

ilgincmis. daha onceden kesfetmemistim burayi. mail gelip duruyordu “her pilli network sitesinde kullanabilirsiniz” fakat hic merak etmemistim “baska hangi siteler var lan?” diye. guitar pro tablari aratirken tesaduf gordum. biraz yazsam fena olmaz.

CANIM İKİZİM- Teşekkür Ederim!

| 26 October 2007 00:07

Onu o kadar çok anlattım ki. “Aman be sıktın” deniyordur belki. Onun hakkında yazacaklarım yazdıkça çoğalıyor sanki. Canım ikizim… Hiç bitmez yazacaklarım ikizim hakkında.

Doğum günü tebriğinden sonra, yine kalbim Ayşecimle doldu taştı, birşeyler yazmaya karar verdim onun hakkında. Ayşe’ yi 5 yaşından beri tanıyorum. Şöyle bir bakıyorum da 15 senedir hala çözememişim kendisini. Kimse çözemedi onu. İzin vermedi kimseye. Kendisinin çizdigi bir dünyası vardı, o dünyanın dışına bir kez olsun çıkmadı. İçeri kimseyi de kabul etmedi. Ben hariç… Bana kapıyı açtı çok defa. Girdim ama karıştıramadım. Bir köşede oturdum her seferinde. Hiçbir şeye dokunmama izin vermedi. Ayşe’ nin dünyası diye birşey var. Eminim ben buna. İçinde kendi kendine süper uğraşlar bulduğu, harika şeyler ortaya çıkardığı, belki mutsuz belki hüzünlü belki kendisini içinde yalnız hissettiği bir dünyaydı. Bana çok albenili gelirdi hep.

Küçükken arada gelir “hadi bizim site için bir dergi çıkaralım, sonra dağıtalım” der dururdu:) Birşeyler yazar, hikayeler toplar, kendimizce karikatürler çizip güya kendi dergimizi oluştururduk. Bir başka gün Ayşe’yi kapılarının önünde bulurdum. Önünde birşeyler olurdu. İncik, boncuk filan, sonra bebeklerine diktiği giysiler… Meğer onları satıyormuş. Bazen de annelerimiz filan evde yokken mutfağa girer onun süper fikirleri doğrultusunda heryeri alt üst ederdik.Sonra babam bana paten almıştı. Benim olur da, Ayşe’nin olmaz mı hiç? Ona da almışlardı. Ama onunki daha güzeldi. Pembeydi onunkiler. Benimkiler gri:( Tam onların evinin önünde çok az arabanın yavaşça geçtiği, süper, dümdüz bir asfalt yokuş vardı. Kendimizce uydurduğumuz birşey vardı. Patanist… “Patanist olalım” derdik. Çok alışmıştık, o yokuştan çok güzel (cidden güzel şimdi bile küçümsemiyorum. gerçekten çok başarılıydı) kayıyorduk. Artistik hareketler yapmayı da hiç unutmuyorduk. Biraz daha büyüdükçe babasının fotoğraf makinasını aşırmaya başlamıştı. Garip garip bir sürü fotoğraf çekerdik. Kamerayla gelirdi bir başka gün. Her şeyi videoya alırdık. Ergenlik dönemine gelince görüşmediğimiz iki sene boyunca, Ayşe birçok resmimizi photoshopla değistirmişti. Videolarımızı kesip biçip değişik şeyler oluşturmuştu onlardan. Evet, Ayşe’ nin dünyasının yeni ugraşı photoshop ve benzeri bir dolu program olmuştu. En son üzerinde çalıştığı şeyleri gösterince epey şaşırmıştım.Çok profesyonelceydi gerçekten. Kendi dünyasında süper işler çıkarmıştı. Ama kimsenin haberi yoktu, tek ben biliyordum onun o süper orijinal fikirlerini. Tek bana göstermişti. Dünyasına sadece beni davet ederdi çünkü. Çalışmalarıyla mutlaka çok güzel şeyler başaracağını seziyordum hep. Ama o işletme okumaya başladı. Ayşe’ye o kadar tersti ki. Ne diyebilirdim ki. Ayşe’nin dünyası sonuna mı gelmişti yoksa:(

Onun içimi neşeyle kaplaması doğum günü tebriği sayesinde oldu. En anlamlı tebrikti onunki benim için. Aramadı diye kızmıştım çünkü hiçbir doğum günümde beni yalnız bırakmamıştı. Telefonum bozulduğunda bile ne yapıp edip babamın numarasını bulmuş ve o şekilde ulaşmıştı bana. Burdan da anladığım, o beni terk eden arkadaşlarımın, özel günlerde hep unuttuklarını “kontörüm yoktu.” “telefonum bozuktu.” “telefonumu çaldılar unuttun mu?” gibi bahanelerle örtmeye çalışmalarının hayatımda duyduğum en saçma sapan yalan olduğu… İstemek önemli sadece. Ayşe, benim onu aramadığım zamanlarda ne yapar eder, bana bir şekilde ulaşır, kontörü yoksa da ailesinden birinin telefonundan arardı mutlaka. Ona minnet borçluyum ben galiba. Beni bir annem bu kadar sevdi bir de Ayşe. Anne sevgisi farklı birşey. Ama ben biliyorum annem kadar duygusal sevmese de beni çok seviyor. Ne zaman arasam yanımda olacak biliyorum. Ben onun hiçbir zaman yanında olmayı başaramasam da, o her zaman yanımda olduğu gibi yine yanımda olur, ne olursa olsun. ” Bir eli kanda olsa” derler ya işte öyle… Evet, Ayşe bu doğum günümde aramamış, “ne yapsam da duygulandırıp ağlatsam?” diye didinip ugraşmıştı herhalde. Uzun bir aradan sonra msne girmiştim. Bir mail vardı bana. Ayşe’dendi. Doğum günü mailiydi. Birkaç birşeyler yazmış. Aşağı indikçe resim gibi birşeyler olduğunu gördüm. Ama Ayşe’yle benim resmim filan değildi. Silik renkli kalemle yazılmış kağıtların fotoğraflarıydı. Zorlansam da okumaya çalıştım. Ne olduğunu kavrayamadım ilk başta. Çok fazlaydı. Bir sürü kağıt resmi. İlkini okuyup bitirince ne olduğunu anladım. Ayşe’nin günlük sayfalarıydı. Birbirimizden koptuğumuzda yazdığı günlük sayfaları… Benden bahsettiği, o an ağlayarak benim hakkımda yazdığı, neden onu hiç arayıp sormadığımı söyleyip durduğu günlük sayfaları. Nasıl bir doğum günü tebriğiydi bu? Üzmek mi yoksa sevindirmek mi istemişti? Aslında her ikisini de yapmıştı.Hem biraz içim burkulmuştu hem de sevinmiştim. Sevinmiştim çünkü beni bu kadar bir tek ikizim seviyordu ve herhalde bir tek de o sevecekti. İçimin burkulmasını, kendi yaşadığı üzüntüleri bana aktarabilmek ve bir nebze olsun içini dökmek için istemişti, sevinmemi de beni çok sevdiği için… Sonra bir cd geldi kargo ile. “Ne bu? ne bu?” diye düşünürken taktım bilgisayara açtım.İlk karede ikimizin bir resmi vardı.Fonda çok güzel bir parça çalıyordu. Sonra benim bile hiç görmediğim bir resmimi koymuştu.Yavaş yavaş büyüyorduk resimlerde. En küçüklük resimlerimizden en büyük halimize doğru, en doğal hallerimizde… Çok güzel olmuştu. Müzik bitip benim uyuyan resmimle video son bulduğunda gözlerimde yaşlar birikmişti bile. Bu da doğum günü hediyemdi sanırım.

Ext.js WordPress Teması

eburhan | 20 October 2007 23:51

Ext.js bir javascript kütüphanesidir fakat kendi kullanıcı arabirimi (ui) de vardır. Bu sayede masaüstü uygulamalarına benzer web uygulamaları oluşturabiliyorsunuz.

Ext.JS Wordpress ise ext.js kütüphanesi ile wordpress karışımı sonucunda ortaya çıkmış yeni bir tema. Bu temanın önemli bir bölümünde ajax tekniği yer alıyor.