bildirgec.org

gülümseme hakkında tüm yazılar

Colgate Sensitive alana Mado dondurma hediye

rpc | 28 July 2008 13:28

Colgate ve Mado yazın bu sıcak günlerinde serinlerken aynı zamanda bembeyaz dişlerle de gülümseyebilmek için ortaklaşa bir kampanya hazırlamış. Belirli satış noktalarından 24 Temmuz-25 Ağustos tarihleri arasında 1 adet 100 ml veya 2 adet 50 ml Colgate Sensitive diş macunu alışverişlerine Mado’dan 2 top dondurma kuponu hediye ediliyor.

Gülümse

xmetisx | 08 April 2008 21:38

Yağmurun bir tek damlasının
pürüsüz cam(n)ımda kendine yarattığı
derinlemesine sevdalanmış,
öpücüklerle kazınmış
sıcacık yuvam
tüm bu olağandan kaçıp sığınasım var sana,
kıvrılıp uyuyasım şevkatinde,
gök kuşağı bulup bir de
içine saklanasım var seninle birlikte.
kalabalığın kalabalık olduğu kadar
boş olması
ürpertir ruhumu,
kaçasım gelir bilirsin.
söyle bana van kedisi;
mıknatıs mısın?
çekmektesin var olmakta olan tüm sevgimi
kara delik misali içine almaktasın,
sorgusuz, kollarına bıraktığım benliğimi

Gülücük makinası :)

delihayat | 16 March 2008 17:40

Ağız ve yüz kaslarını çalıştırmak için geliştirilmiş olan bu zamazingo sayesinde herkes güzel bir gülümsemeye sahip olabilirmiş .Günde dört defa üçer dakikalık setler halinde bu aleti kullanmak yeterli oluyormuş.

Düşmek Yollara

mahirgul | 24 January 2008 23:36

Uçsuz bucaksız yollara düşmek gitmek gittiğin yeri bilmeden,
Sadece, sadece yolun ortasındaki şeritleri izleyerek,
Camın buğusunda kaybolan silüetini izleyerek,
Yola düşmek ve o uzaktan seni izleyen ufak köylü çocuğuna ufak minicik bir gülümseyerek uzaklaşmak,
Birdaha göremeyecek olduğunu bilerekte olsa yinede gülümsemek,
Ne olursa olsun umudunu kaybetmemesi için yetermi bir gülücük,
Ne kadar etkili olabilir bir gülücük sonsuz bir yolculuğa çıkartabilirmi insanı diye düşünmeden bunun olabileceğini bilmek güzel….

Şaşıran Yazı

pilli pati | 04 December 2007 09:13

.
Seni, yaklaşan geceye nasıl tanıtmalıyım? Bir bardak suyu kana kana içer gibi mi? Yoksa, gözlerini sessizce ufuk çizgisinde dinlendirir gibi mi?

Nelerden bahsetmeliyim? Düş kurar gibi mi yazmalıyım? Yoksa bir yolculuğu anlatır gibi mi? Belki de alıp başımı gitmeliyim bu satırlarda, güneşin battığı yere…

Ardımda koskoca bir şehir beni özlemeli. Sırtıma azgın okyanus dalgalarını salmalı, ama ben asla dönmemeliyim bildiğimden.

Gülümsemeden çekmeyen fotoğraf makinası…

atakner | 24 September 2007 18:13

Evet yanlış duymadınız… Olympus µ 820, fotoğraf makinası ile asık suratlı çıktığınız fotoğraflara son… Gelişmiş yüz tanıma teknolojisi sayesinde gülümsemenizi farkettiği anda deklanşörü çalıştırıp o anı ölümsüzleştiriyor. Ayrıca bu teknoloji sayesinde donuk ve soluk çıkmış fotoğraflarınıza elveda demeniz kolaylaşıyor. Ayrıca µ 820 2,7 inçlik hypercrystal LCD ekranı sayesinde oldukça tatmin edici gösterim olanakları da sunuyor. Portre, Gece Sahne ve Sport gibi toplam 20 değişik çekim modu ile her yer ve durum için ayrı bir enstantane yaratabilen Olympus µ 820, kırmızı göz ve değişik fotoğraf bozukluklarına anında müdahale olanağı sunuyor. 47Mb’lık dahili hafızasının yanında, xD-Picture kart yuvası ile 4gb’a kadar kapasite sunan µ 820, 8 megapiksellik çözünürlüğü ve 5x optik, 4,8x dijital zoomu ile fotoğraf severlerin her türlü ihtiyacını karşılayacağa benziyor.

Dudağının kenarındaki gülümseme

linet | 05 September 2007 15:02

Dudağının kıvrımına takıldı gözü, ne güzel gülüyordu, oysa bu gülümseme ben senin ananı der gibiydi, belki de mutluyum gülümsemesiydi. Umursamadı koltuğun kenarında duran ceketini aldı, saçlarını düzeltti, çok yavaş hareket ediyordu, ayakkabılarını giyip ayağa kalktığında gözü aynadaki görüntüsüne takıldı, aynı gülümseme onunda yüzüne yerleşmişti, bu uçarı gülümsemeyi sevdi, dışarı çıkarken takacağı maskede bu gülümsemede olacaktı, iyi, namuslu, akıllı kız maskesini tamamlayan gözlüklerini çantadan çıkarttı, insanların yüzünü bulanık görmek hoşuna gidiyordu aslında, oyüzden gerekmedikçe gözlüğünü takmıyordu, nasıl hayal ediyorsa öyle görmek yada gördüğünü sanmak hoşuna gidiyordu. Ama şu anda aksesuar olarak o gözlüğe ihtiyacı vardı, kırmızı kemik çerçeve güzel kemikli yüzünü daha bir çekici hale getiriyor, onu daha bir gizemli yapıyordu. Bakan bir daha dönüp bakıyordu, bu onu en çok eğlendiren şeylerden biriydi, kendine baktırmak. İnsanlar severler beğenilmeyi, arzulanmayı ama nedense utandıkları sanılsın isterler, bazıları ise abartırlar bu beğenilme olayını, herkes onu alkışlasın her yerde ön plana çıksın isterler, onun böyle bir derdi yoktu, o istemesede bir şekilde farkediliyordu. Farkedilmek istemiyordu bazen, büzülüp köşesinde tek başına kalakalmak istiyordu, işte o zaman maskelerine ihtiyacı yoktu, farkedildiği anda kendisini farkeden herkese farklı maskeleri vardı, kimine ilgiyle bakan maskeler, kimine kibirle, kimine ise seninle ilgilenmiyorum maskeleri, ruhu yoruluyordu bu maskeleri takıp çıkartmaktan, tam içindeki hüznü dışarı yansıtacakken kendine gülümseyerek gelen birini görüyor, gözyaşlarını içine akıtarak ona güzel dişlerini göstererek gülümsüyor, burnunun sızlamasına aldırmadan kahkahalar atabiliyordu. Oyuncu olmalıydın sen kızım diyordu içinden kendine, hakkını verirdin oyunculuğun, acıyla gülümsüyor, şimdi de yaptığım işin hakkını veriyorum diyordu kendi kendine. Ne iş yaparsa yapsın en mükemmelini yapmak istiyordu.