bildirgec.org

fütuhat i mekkiyye hakkında tüm yazılar

Remiz

| 21 September 2007 12:18

Yüzünde amerikan tebessümü ile karşıdan gelen en yakın 114. arkadaşımı sessizce izleyip bana doğru gelmesini bekledim. Bu esnada kahverengi ve kırmızı gökyüzünün oluşturduğu almanya bayrağına göz ucuyla bakıp, rita’yı bekliyordum. Rita güzel bir kızdı yani öyle böyle güzel değil; şu güzellik yarışmasına soksanız 7. seçildiği halde içinizden aslında 1. lik bu kızın diyeceğiniz cinsten bir kızdı. Zaten böyle bir kızı nerde görseniz içinizden tam evlenecek kız dersiniz. Neyse rita’nın en sevdiğim özelliği o çilleriydi; burun bölgesinde yoğunlaşmış çilleri.

Sarsak gülümsemesiyle bana elini uzattı en sevdiğim 114. arkadaşım. “Nasılsın”, “iyi misin?” gibi soruları peşpeşe yöneltmeye başladı. Hayatta en nefret ettiğim şey bir sorunun sırf sorulmak için sorulmasıydı. Kendisine en kısa şekilde cevap verip rita’yı gözlemeye koyuldum. “Birini mi bekliyorsun?” diye sordu bana o pişkin tavrıyla. Tamam dedim içimden, sakin olmam gerekiyor; yoksa biraz sonra en sevdiğim 114. arkadaşımın katili olmak zorunda kalacağım diye düşünürken Rita geldi. En sevdiğim siyah elbisesini ve üstüne yeşil renk babaannesinden kalma hırkasını giymişti. En sevdiğim 114. arkadaşımın gözleri açıldı; rita’yı görünce. Rita o güzel tebessümü ve üzerindeki nar ve vişne karışımı kokuyla tek yanağıma bir öpücük kondurarak bana sarıldı. O piç kurusu ise Rita’nın arka tarafında kalmış ve kızı süzmekteydi. Hemen en sevdiğim 114. arkadaşım sizi yeni açılmış bir yere götüreyim dedi. Ben gerek yok dedim; tabi rita “neden olmasın Matyus” dedi, “değişiklik olur” dedi. Eğer lanet olası bir değişiklik yapmak isteseydim bu değişiklik; şu siik kafalı japon askeriyle olmazdı dedim içimden. Unutmadan aynı sarsak soruları-şu tanışma faslında sorulan- rita’ya da sormuştu bizim japon askeri. Rita nerden bilsin böyle insanların sarsak sarsak niyetlerle sarsak sarsak işlere kalkışabileceğini. Neyse gittik japonun dediği yere; bize portakal soslu ördek rostosu ile chianti söyledi. Herhangi lanet olası ortalama bir şarap içmişliği olan birine sorsanız chinatinin sadece kaşar peynir ve dana rostosu ile içileceğini bilirdi. İroni yaptığını düşünerek üstünde pek durmadım; zaten spor gazetelerindeki ironilerden alışmıştım bu duruma. Bizim japon güle oynaya bir şeyler anlatıyor ve bizim ritaya yaklaşmaya çalışıyordu. Rita wc’ye gittiği vakit; japona, “ritaya yanlışlıkla bile dokunursan seni öldürürüm” dedim.Rita o güzel kokusuyla masaya geldi, japonla konuşmaya devam etti, bizim japonda rita’ya dokundu. Bende 7.65 firebird parabellum marka gümüş kaplama silahımla japonu öldürdüm. Bütün yemek yeme yerindeki siyah beyaz giyimli insanlar korku içinde bana bakıyorlardı. Garsona polisi aramasını ve bir bardak john daniels getirmesini söyledim. Ördeğimi bitirdim. Rita’nın gözlerine baktım. Peçeteyle dudağımı silip Rita’yı alnından öptüm. Başıma bir iş geleceğini zaten o amerikan tebessümünden anlamalıydım.

Bazı Tasavvufi Sözler

suphi | 31 August 2007 10:17

Rahat gece, tatlı mehtâb bul bana, Her şeyden anlatayım, o zaman sana departmanından…

Son günlerde hafif’deki bilgi kirliliğine bir de tasavvuf ve onun büyükleri hakkındaki yanlış bilgiler eklendi. Kendini bilmez bu cahiller, ayıplarını hüner sanarak sergilemektedirler.

Zavallı câhil, sanır ki, din adamıdır;
din ile ilgisi, yalnız böyle sanmasıdır.

Büyükler, cahilin ve düşmanın ağzını kapamanın kale kapısını kapamaktan daha zor olduğunu söylemişler.

Kendinden haberi olmıyan zevallıya,
yakışır mı, ince bilgileri diline ala?