bildirgec.org

fransız sineması hakkında tüm yazılar

La femme d’à côté (1981)

queennothing | 20 August 2010 10:27

Yeni Dalga‘nın öncü isimlerinden François Truffaut‘un (1932, Fransa – 1984, Fransa) yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “La femme d’à côté” (The Woman Next Door/ Komşu Kadın), 1981 senesinde vizyona girdi. Truffaut‘un Suzanne Schiffman ve Jean Aurel (hikayenin yaratıcısı) ile senaryosunu yazdığı yapımda 1948 doğumlu Fransız aktör Gérard Depardieu, Fransız aktris Fanny Ardant, Michèle Baumgartner, Roger Van Hool ve Henri Garcin rol alıyor.

Bernard Coudray, eşi Arlette ile mütevazı bir yaşam sürdürmektedir. Oğulları Thomas’ın taçlandırdığı bu çekirdek aile, aşk, şehvet, tutku ve bu gibi heyecanlardan uzak -belki de yoksun- yaşarken, yakınlarındaki bir eve taşınan Philippe ve Mathilde Bauchard çifti, Coudray Ailesi’ni kimsenin öngöremediği fırtınalara sürükleyecektir.

Bob le flambeur (1956)

queennothing | 18 August 2010 10:03

Yeni Dalga‘nın mühim filmlerinden “Bob le flambeur” (Kumarbaz Bob), bir Jean-Pierre Melville eseridir. 1917 ile 1973 tarihleri arasında yaşamış olan Fransız sinemacı Melville’in (bkz. Les enfants terribles, Un flic, Le samouraï, Army of Shadows) 1956 senesinde çektiği filmin diyalogları, 1999 senesinde hayatını kaybeden Fransız sinemacı Auguste Le Breton tarafından yazılmış. Godard‘ın ‘favori Melville filmi’ olan bu eser, 2002 çıkışlı “The Transporter“ı büyük ölçüde etkilemiştir. Fransız aktör Roger Duchesne, Isabelle Corey, Daniel Cauchy, Gérard Buhr ve Simone Paris gibi isimlerin rol aldığı yapımın 2002 uyarlaması için bakınız; İrlandalı sinemacı Neil Jordan‘ın yönetmenliğini yaptığı “The Good Thief“.

Seneler önce banka soygunundan mahkum edilmiş Bob Montagnet, yaşını başını almış ve kanun dışı işlerden elini eteğini çekmiş bir adamdır. Hayatının tek eğlencesi, geçim kaynağı olan kumarla servetini katlayan Bob, vefakar dostlarıyla mütevazı bir yaşam sürmektedir. Bir gün, sabahın 5’inde tanımadığı bir adamın motoruna binerken gördüğü genç bir kadını, kendi mekanında tehlikeli bir adamla görünce yardım etmeye karar veren Bob, adı Anne olan bu kadını evine alır. Gidecek yeri olmayan, umursamaz ve günü gününe yaşayan Anne, Bob’un sağ kolu Paolo ile ilişki yaşamaya başlar. Genç kadının zevk düşkünü ve umarsızlığına karşın Paolo, Anne’a aşık olmuştur.

Nuit et brouillard (Gece ve Sis) (1955)

gorcun | 29 July 2010 17:11

Nuit et brouillard, 1955 yılında çekilmiş 30 dakikalık kısa belgesel filminin orijinal adı. Türkçe’de Gece ve Sis anlamına gelmektedir. Filme adını veren bu kelimeler de Almanların II. Dünya Savaşında direnişçilere karşı uyguladıkları operasyonın adından geliyor. “Nacht und Nebel” adını verdikleri operasyonda gece yarısı evlerinden alınan Nazi karşıtları sorgulanmak üzere toplama kamplarına gönderiliyorlardı. Daha sonra bu kavram Nazilerin toplu yok etme planlarının bir simgesine dönüştü.

“Nuit et brouillard”, Fransız yönetmen Alain Resnais tarafından yönetilmiş çarpıcı ve şok edici görüntülerle dolu II. Dünya Savaşında gerçekleştirilen soykırımın adeta canlı bir kanıtı. Toplama kamplarından kurtulmuş olan yazar Jean Cayrol ve besteci Hanns Eisler’in de yapım ekibinde bulunması belgeseli daha da etkili kılan unsurlar arasında. Belgeselde renkli çekilmiş Auschwitz ve Majdanek’te bulunan toplama kamplarındaki görüntülerin yanı sıra arşivden alınmış siyah-beyaz video ve fotoğraflarda mevcut.

“À bout de souffle” ve modern yüzü “Breathless”

queennothing | 12 May 2010 09:57

Yeni Dalga akımının iki öncü ismi François Truffaut ve Jean-Luc Godard‘ın ortak projesi olan “À bout de souffle” (Serseri Aşıklar), 1960 senesinde vizyona girdi. Senaryosunu Truffaut’un yazdığı, yönetmenliğini Godard’ın üstlendiği BAFTA adayı olan film gösterime girdikten tam 23 sene sonra; 1983’te Jim McBride tarafından “Breathless” adıyla yeniden çekildi. Orjinalinde Fransız aktör Jean-Paul Belmondo‘nun rol aldığı yapımın yeniden çevriminde Amerikan aktör Richard Gere rol almakta.

L’homme qui aimait les femmes (1977)

queennothing | 27 April 2010 09:47

Fransız Sineması’nda ‘Yeni Dalga’ akımının öncü isimlerinden biridir François Truffaut. 1984 senesinde hayatını kaybeden usta sinemacının yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “L’homme qui aimait les femmes” (Kadınları Sevmiş Adam), 1977’de vizyona girmiş, 120 dakikalık bir biyografik yapım. Biyografi derken, Truffaut’un adını yaratıp, sanını gerçek hayatın içinden aldığı kendine özgü bir adamın öyküsü. 1926’da doğup, 1995’te hayatını kaybeden Polonyalı aktör Charles Denner‘in başrolünde yer aldığı yapım, tek tutkusu ‘kadınlar’ olan bir adamın obsesif ve ironik hayatını gerçekçi bir biçimde yansıtıyor.

Eric Rohmer hayatını kaybetti

queennothing | 12 January 2010 11:59

Fransız Sineması‘nın baş yönetmenlerinden Eric Rohmer, 11 Ocak 2010 Pazartesi günü hayatını kaybetti. 4 Nisan 1920, Fransa doğumlu Rohmer, 2007 senesinde hayatını kaybeden İsveç asıllı yönetmen Ingmar Bergman‘ın hayranlığını kazanmıştı. Yönetmen, 1969 senesinde “Ma nuit chez Maud” adlı yapımla Oscar’a aday gösterildi ve bugüne kadar kırkı aşkın filmin yönetmenliğini yaptı. Usta yönetmen Rohmer’in ölümü sinema dünyasında büyük sarsıntı yarattı.

Şarküteri (Delicatessen)

uuuucar | 22 December 2009 09:48

Amelie, Kayıp Nişanlı, Micmacs, Alien(yaratık) gibi filmlerin yönetmeni Jean Pierre Jeunet ‘le Dante 01 ‘in yönetmeni Marc Caro ‘un birlikte çektikleri 1991 yapımı bir film :Delicatessen.

Afiş
Afiş

Film, merak ve ürperti uyandıran bir atmosfere sahip. Sokakların durumu, evler, insanlar filmin bu iç gıcıklayan atmosferini yaratmakta büyük rol oynamışlar. Tabii kamera hareketleri, açılar, kullanılan objektifler, film rengi falan filan derken daha ilk sahnesinde farklı bir yerde olduğunuzu hissediyorsunuz.
Film, Louison (Dominique Pinon)’in iş aramak için hiç bilmediği bir yere gelmesiyle başlıyor. Savaş sonrası Fransa’sında büyük bir yiyecek sıkıntısı bulunuyor, en değerli yiyecek insan eti, para yok. Alışverişler ete karşılık mısır ya da kira karşılığı mercimek gibi kıstaslarla yapılıyor.
Louison, hiç bilmediği bir yere gelip bir kasabın önünde duruyor. Kasap Clapet (Jean-Claude Dreyfus) Louison’ı görür görmez gözüne kestiriyor ve işe alıyor. Bütün kasaba Louison’ın bedenini, kasabın vitrininde sallanarak son bulacağını düşünmektedir ama işler beklenildiği gibi gitmez. Louison, Clapet’in yalnız ve mutsuz kızı Julie Clapet (Marie-Laure Dougnac) ‘e aşık olur ve işler karışmaya başlar.

Louison ve Julie Clapet
Louison ve Julie Clapet

Louison,eski bir sirk çalışanı olduğu için, aynı apartmanda fakat birbirlerinden kopuk insanların içine girip onların arasında bağ kurmaya çabalar, yeraltı insanlarıyla tanışır, onlarla bir mücadeleye girer. Aksiyon,romantizm, fantastik öğeler, komedi ve korku hepsini içinde barındıran izleyenin kolay kolay unutamadığı farklı bir film. Zaman zaman Amelie etkisi görüyorsunuz ama buna da yönetmen istikrarı diyebiliriz.

Madame Bovary (1991)

queennothing | 20 December 2009 17:12

1821 – 1880 yılları arasında hayatınısürdüren Fransız romancı Gustave Flaubert, ‘realizm’ akımını başlatan edebiyatçı olarak tanınır. Hakkında yüzlerce inceleme, araştırma yazısı yazılan ve psikoloji bilimine de etki etmiş olan roman “Madame Bovary“, 1991 senesinde Claude Chabrol tarafından beyazperdeye aktarıldı. ‘En İyi Kostüm Tasarımı’ dalında oscar adayı olan filmde Fransız aktris Isabelle Huppert, Jean-François Balmer, Christophe Malavoy, Jean Yanne gibi isimler rol alıyor.

Doktorluk mesleğine adım atan Charles Bovary, ilk eşinin ölümü üzerine kasabadan Emma adında bir kadınla evlenir. Mütevazı, kendi halinde, her durumda mutlu olabilme yeteneğine sahip sakin bir adam olan Charles’e karşı Emma, romantik bir aşk ilişkisi yaşamanın peşinde, her zaman daha fazlasını isteyen bir kadındır.

Fransız sineması korkutuyor : ”Martyrs (İşkence Tarikatı)” +18

gorcun | 17 June 2009 17:14

Martyrs
Martyrs

Fransız gerilim sinemasının son örneklerinden biri olan Martyrs (İşkence Tarikatı) 2008 yılında Pascal Laugier tarafından çekilmiş. Film 1970’lerin Fransa’sında bir kaç ay önce kaybolmuş küçük kız Lucie’nin (Mylène Jampanoï) etrafta dolaşmasıyla açılır. Vücudunda işkence gördüğüne dair izler bulunan ama tecavüze uğramadığı görülen küçük kızın neden bu durumda olduğu anlaşılamaz. Kızın hapsedildiği terkedilmiş mezbaha bulunur ve kız yetimhaneye gönderilir.
Orada Anna (Morjana Alaoui) adında bir kızla tanışır. Ardından film 15 yıl sonraya gider ve mutlu bir aile ortamına geçer. Birden kimsenin beklemediği bir anda evin kapısı çalar. Baba (Robert Toupin) kapıyı açmaya gider, kapı açıldığında elinde tüfekle bir kız çıkar. Bu gizemli misafir bütün aile üyelerini öldürmek için gelmiştir. Daha sonrasında ise çok farklı nedenlerle oraya geldiğini öğreniriz.

Martyrs
Martyrs

Paris’i hiç böyle gördünüz mü? : ”Banlieue 13 (Banliyo 13)”

gorcun | 16 June 2009 16:43

Banlieue 13
Banlieue 13

2004 yılında Pierre Morel tarafından çekilen Banlieue 13, 2010 Fransa’sında geçen bol aksiyonlu başarılı bir Fransız filmidir. Paris getto mahallerinden Banliyö 13 diye anılan yerinde bulunduğu bölge artan aşırı suç olayları dolayısıyla duvarla kapatılır. Hastane, okul ve polis merkezi gibi birçok sosyal imkanında işlemediği bölge suçluların yaşadığı bir hapishaneye dönüşmüştür. Hakimiyeti elinde bulunduran acımasız suç patronu Taha (Bibi Naceri), yüksek miktarda uyuşturucuyu elinde bulunduran Leito’ya (David Belle) ulaşmak için kız kardeşi Lola’yı (Dany Verissimo) kaçırır.
Güçlü, çevik ve son derece zeki olan Leito, bölgede yaşama ayak uydurmuş ama kötülüklerin karşısında olan biridir. Taha’ya ulaşan Leito tüm kanıtlarıyla Taha’nın suçluluğunu ispatlasada olaylar aleyhine gelişir hapise atılır ve kızkardeşinide Taha’ya kaptırır.

Banlieue 13
Banlieue 13