bildirgec.org

fransız filmi hakkında tüm yazılar

Je vais bien, ne t’en fais pas (Don’t worry, I’m fine)

xenith | 12 September 2010 11:54

yurtdışı seyahatinden dönen elise, nam-ı diğer lili, tatilden döndüğünde ikiz erkek kardeşinin babasıyla tartıştığını ve evi terk ettiğini öğrenir. ailesine bunun nedenini sorduğunda gelişi güzel cevaplar alan lili durumdan şüphelenmeye başlar. Zaman geçtikçe kardeşinden hiçbir haber alamayan lili, en kötü ihtimalleri düşünerek iyice paniğe kapılır ve depresyona girer. Çaresizce kardeşinden bir haber bekleyen lili okula gitmemeye başlar ve yemeden içmeden kesilir. Kızlarının halinden endişe duyan ebeveynleri kendisini son çare olarak isteksizce yatılı olarak hastaneye kaldırır. Günden güne dahada kötüleşen lili delicesine loic’den bir haber almak için beklerken sonunda kardeşinden kendisine bir mektup gelir, mektupta kardeşi kendisini daha önce haberdar etmediği için lili’den özür diler. Eve dönmeyeceğini, zamanını sürekli gezerek geçirdiğini ve aksi babasından kurtulduğu için çok mutlu olduğunu yazmaktadır. Lili gelen mektuba rağmen kardeşi loïc’ı görme dürtüsünü bastıramaz.

yazarOlivier Adam‘ın aynı isimli romanından sinemaya uyarlanmasının yanında anlatımı da aynı bir kitap gidişatı tadındadır. Hiç sıkmayan temposuyla bir oturuşta bitirilecek kitap hissi veriyor. 2006 yapımlı bu fransız filminin yönetmeni ve hikayeyi sinemaya uyarlıyan isim philippe lioret ‘dir. Pek çok otoriteye göre kendisinin çevirdiği en başarılı filmdir.

Les petits mouchouirs (2010)

| 03 August 2010 12:13

Les petits mouchouirs, İngilizce adıyla Little White Lies, Türkçe adıyla “Küçük Beyaz Yalanlar” Guillaume Canet tarafından yönetilen bir komedi-drama filmi. Filmde Fransız oyuncu Marion Cotillard başrolde oturuyor. Ona eşlik eden oyuncularsa Benoit Magimel, Jean Dujardin ve François Clauzet. Filmin tamamı Fransa’da Fransızca olarak çekildi. Film, Guillaume Canet’nin 6.filmi konumunda. Sinema hayatına hem oyuncu hem yönetmen olarak devam eden Canet, filmin senaryosunu da yazdı. Ayrıca film, gerçek hayatta sevgili olan Canet ile Cotillard’ın 2. sinema filmi konumunda. Daha evvel Jeux d’enfants filminde başrol olarak yer almışlardı.

Film 20 Ekim’de Fransa’da vizyona girecek. Bizde vizyona giriş tarihi henüz belirlenmedi. Fragmanı için tıklayın.

Ölmeden Önce İzleyin 3 – les amants du pont neuf

screamofthebutterfly | 20 April 2009 12:30

Afiş
Afiş

Les amants du Pont-Neuf Tutkulu aşk filmlerinin belki de en derin içeriğine sahip olan filmidir. Bu tutku romantik bir bakış açısı ile verilmez yönetmen Leos Carax
tarafından. Filmde görsel ve estetik olarak abartılan Fransa sokakları bir harabeyle köprüyle özdeşleştirilerek küçük düşürülür, yoksulluk ve yalnızlık fransanın gerçek yüzüdür. Yönetmen fransanın politik tavrını eleştirirken, bir sokak ressamını yüceltir ve onu Özel bir kahraman yapar.

Bu kahraman Michèle Stalens “Juliette Binoche”
kült bir sembol olur. ve Ressam-sanatçı ikileminde Bir Salvodor Dali bir Rembrandta dönüşür ve sanatsal bir aşkı yaşatır bize. Bir oyuncuya söylenebilecek büyük sözlerdir bunlar.
Filmin öteki köşesindeki esas oğlan Alex “Denis Lavant” ise bize asiliğin ve anarşistliğin hüküm sürdüğü bir karakter izletir ve asilik sizin damarınızdanda akmaya başlar.
Başka türlü yazılabilecek bir film değildir. Ya farklı bir ruh halinde izlersin yada izleyemezsin bir filmdir. İzlemeden önceki atmosferiniz ve ruh haliniz çok önemlidir.

Kimseye Söyleme (Ne le dis à personne)

baykush | 15 September 2008 14:32

poster
poster

Fransız filmlerine karşı sıcak düşüncelerim olmasa da tesadüfen izlemiş olduğum bu film sürükleyiciliği ile benden yüksek puan kazandı.
Fragmanı buradan izleyebilirsiniz.

Alexandre Beck ve Margaret Beck birbirlerine çocukluklarından beri aşık olan ve mutlu bir evlilik sürdüren bir çifttir. Pediatrist koca işinde de başarılıdır. Bir gün göl kenarında romantik geçirilen bir anda karısı çığlıklarla kaçırılır ve kendisi bayıltılarak etkisiz hale getirilir.

Neden nasıl kim bütün sorular yanıtsızdır. Sonunda ceset bulunur ve teşhis edilir ancak kimin bu cinayet işlediği sorusu yanıtsız kalmıştır. Bu sarsıcı olayın etkisinden çıkmaya çalışarak tam sekiz yıl geçer. İşine devam etmekte karısının ailesiyle her yıl görüşmektedir. Derken bir e-mail alır; hem de ölmüş karısından!!!

Saint Ange (Kutsal Bakire)

rusti | 11 August 2008 12:17

Dvd satan bir dükkanda neler var neler yok diye bakıyorum. Gece sinema gecesi yapacağız arkadaşla. Benimle aynı anda biri daha filmlere bakıyor. Elimde “Kutsal Bakire” adlı bir dvd. Yanımdaki kişi dvd’nin üzerine eğilip “Bu filmi tavsiye ederim. Harika birsey!” filan diyince üzerimde bir baskı hissedip dvd’yi satın aldım. O gece izleyemedik ve çok üzüldük. Güzel olduğuna dair inancımız büyüktü çünkü. Birkaç gün sonra izleme fırsatı bulduk.
Her dakika tetikte bekliyoruz birşey olacak diye. Ama film sürekli düşünme seanslarıyla geçiyor ve son buluyor.
Konusu ne mi?