bildirgec.org

fikir hakkında tüm yazılar

reklamın iyisi kötüsü olmaz(mış)

oky | 19 June 2006 13:20

yok bana para gönderin şunu alıcam, yok şu kadar gelin şunu yapıcam türü absürd sitelere bir yenisi: 1milyon! amaçları her türlü pisliği yaparak bir şekilde türkiye’nin en çok hit alan blogu olmak ve anladığım kadarıyla biraz da bu akımla dalga geçmekmiş. başarılar gençler (!)

iyi numara sanat mı?

knemo | 12 June 2006 20:48

internet üzerinden yürütülen bir cin fikir projesi daha:
İsviçre’de yaşayan Sala adlı genç sanatçı, 1’den 1000’e kadar numaraların bulunduğu tabloları BinResim adını verdiği sitede,
1000US$ – (üzerlerindeki rakam değeri)ne satıyor.

Mesela üzerinde 1 rakamı olan tabloyu almak isterseniz ederi: 1000-1=999 US$, 900 rakamı olan tablonun fiyatı ise: 1000-900=100 US$.

ve tanrı beni de yarattı…

rip | 29 May 2006 02:05

… Aslında tüm sorun doğumum ile başladı. Daha sonra dünyaya gelir gelmez benim için özenle hazırlanan hayatı başamaya başladım.

Tüm çocuklarda olan sevecenliğimin yanında görenler ilk olarak anneme mi, yoksa babama mı benzediğim konusunda bile kararsızdı, halbuki o “ben”dim. İkisinden birine benzeyip diğerini kırmak istemem. Ağladığımda hep acıktığımı düşünmüş olmalılar ki ya bir biberon ya da bir emzik verirlerdi, belki de susmam için sadece. Sonraları konuşmayı becerip bir de soru sormaya başladığımda ise asıl sorun o zaman başladı. “Anni bu ne?”, “Babba bu ne?” sorularımın çoğu yanıtlanmış olsa da aynı dönemde yanıtları çoğu zaman leyleklerde olan türde sorulara olan merakımın giderildiğini söyleyemem.

ilk 10 dakika

knemo | 02 May 2006 10:21

Arşiv çok geniş olmasa da fikir ilginç geldi:

Geçtiğimiz 5 yıl boyunca piyasaya çıkmış DVD’lerin ilk 10 dakikası sitede yükleyebilecek şekilde yayınlanıyor.
Solganları: “Çünkü eleştirmenler herşeyi bilemez.”

First10minutes.com

kaynak:grikedi

Mutsuzluk ve Aşk

| 27 April 2006 02:49

Lord of Drinks rumuzlu birisi blogunda ODTU Felsefe Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet İnam ile yapılan bir söyleşiyi yayınlamış.

– Sevgili hocam, memleketin durumunu nasıl görüyorsunuz?

Feci şekilde kokuşmuş bir şeyler var. Şimdi tabi bu lafı 1500 sene önce Platon da söylüyormuş, 500 sene önce Hamlet de söylüyordu, otuz yıldır da ben söylüyorum. Hayatımız kokuşuyor, güzel bir söz değil ama böyle. İnsanların seyrettiği televizyon dizileri kötü, okuduğu kitaplar kötü, ama benim şikâyetim bunların kötü olduğunu söyleyen insanlardan. Sürekli şikâyet edene entel diyoruz. Ne kadar çok şikâyet ederseniz o kadar entelektüel oluyorsunuz. Oysa, Entelektüel mutlu bir adamdır, burada mutlu demek memnun anlamında değil. Mutludur, yaşanan çirkinlikleri görür fakat bunları kabul etmez. Çirkinlikleri nasıl düzeltebileceğini düşünür, yolunu yordamını bulur. Kokuşmuşluk, önce kendimizle olan ilişkimizde başlıyor. Kendimizi çok fazla değerli gördüğümüzü sanmıyorum. İşin beteri kendimizi adam yerine de koymuyoruz. Yemek yemiyor artık çağımız insanı, tıkınıyor. Yemeğin tıkınmaya döndüğü bir çağda yaşıyoruz.

kahvenizi nasıl alırsınız?

knemo | 25 April 2006 22:35

saatchi&saatchi newyork’un folgers kahvesi için hazırladığı (“gerilla marketing” mi diyorlar?) reklam:

kanalizasyon kapaklarına yapıştırılan vinil plastik üzerindeki kahve fincanı resminin kenarında: “Hey! hiç uyumayan şehir hadi uyan!” diyor.

iyi, hoş da, kim lağım kokan bir kahve içmek ister ki?

Show Haber-Türkiyenin en kötü haber programı

melo86 | 23 January 2006 21:18

Daha demin izledim 30 dakka kar haberi verdiler.Ardından biz izleyicilere geri zekalı muamelesi yapan bir güya kamera şakası.Ve bu haber sürekli ödül alıyor.Allah onları izleyen insanlara, onlara ödül veren cahil üniversitelilere(okumakla adam olmuyor.) akıl fikir versin.

Düşünceceleri yazmak mı yoksa okunsun diye populer basına çanak tutmak mı mesela Cem Uzan hakkında

sbaskentli | 30 October 2005 23:00

Ne güzel aşk dan , hayattan dostluklardan ve hatta düşmanlıklardan bahsediyoruz bugün Ahmet Altan ın köşesinde anlattığı gibi…

Yani sonuçta kendi düşüncelerimizin arasından sıyrılıp gelen yaşama dair bir şeyleri paylaşıyoruz. Bir şeyler yazarak kendimizce. Kimi zaman okunan yazılarımız oluyor kimi zaman hiç yüzlerine bakılmayanlar. Ama sonuçta hepsi kendimize ait düşünceler hiç kimse tarafından beynimize enjekte edilmemiş tamamen duygularımızın ve yaşam içerisinde biriktirdiklerimizin sonucu olarak dökülüyor klavyeye parmaklarımızın ucundan. Kimseyi suçlamadan yermeden yargısal hükümler vermeden özgürce yaşama dair birşeyleri paylaşıyoruz.