evergreenturkey.com
Daha çok korkuyorum
Kahraman Çayırlı
21 Ağustos 2005’te Radikal İki’de yayımlanan “Korkuyorum” başlıklı yazımın ardından kıyametlerin kopacağını düşünüyordum. Yanılmışım. Ama yanılmadığım noktalar da var: Ortalama elli yılda bir, yaklaşık yedi büyüklüğünde yıkıcı bir deprem üreten Fethiye-Burdur Fay Hattı’nın yeniden uyanma vakti günbegün yaklaşıyor. Tarihinde sık sık şiddetli sarsıntılar yüzünden bütünüyle haritadan silinen kentin eski insanları çareyi evlerini sağlam kayaç zemine, şimdi hâlâ ayakta olan Kaya Köyü’nün olduğu yere, yamaçlara yapmakta buldular. On yıllar önce insanların yaşayarak çıkardığı dersleri biz bugün uygulamamakta hiçbir beis görmüyoruz. Her sayımda şehrin nüfusu katlanadursun, ovada alüvyon, imara açılması gayet tehlikeli olan, en azından kat sınırı getirilmesi gereken dolgu, çürük topraklara yerleşmeye, kendi tabutlarımızı inşa etmeye devam ediyoruz. Tarım için elverişli olan bu toprakların imara açılmaması gerekirdi.Bölge, depremle beraber oluşan dev deniz dalgalarıyla yani tsunamilerle uzun zamandır boğuşmadı. Ancak yıllar önce Muğla kıyılarını inceleyen bilim adamları Fethiye’nin biraz batısında konumlanan Dalaman kıyılarında, hatta kıyıdan 11- 12 km içerilerde bile tsunami izlerine rastladı. Üstelik Ege Denizi’nde bir gecede sulara gömülen ya da tersi biçimde suların alçalmasıyla gün yüzüne çıkan Yunan adalarını unutmayalım. Köyceğiz Gölü’nün altından çıkan turuncu kiremitleri de… Bu şirin ilçenin yerlisi olan yaşlılar, bir sarsıntı esnasında su altında kalan köyü mutlaka anlatacaklardır sizlere de.Gözde tatil beldesi Bodrum için problem yok. Az katlı evler, sert zemin, hiçbir tehlike görünmüyor ancak Marmaris ve Fethiye için iç açıcı cümleler kurmak güç. Zira Batı Anadolu Fay Hattı’na has çökme, kısa süreli ancak enerjinin daha hızlı açığa çıktığı deprem karakteristiği kolon-kiriş bağlantılarının güçlü olduğu yapıları, sert zeminleri bile zorlarken; her iki ilçe de bu hususlarda fena halde sınıfta kalıyor.1855 yılında çok şiddetli bir depremle tamamen yıkılan Fethiye kasabası, aynı hazin sonu 1926’da ve 1957 Depremi’nde de yaşadı. Ancak doğa belki de halimize acıdığından Afyon-Dinar Depremi’nde esas şokun öncül orta büyüklükteki depremden bir hafta sonra meydana gelmesi gibi, önce 24 Nisan 1957 gecesi saat 21.17’de 6.2 büyüklüğünde, ardından 25 Nisan sabahıysa saat 4.26’da 7.1 büyüklüğündeki asıl depremle kent yerle bir oldu. Bu sayede sarsıntı, can kaybı açısından görece ucuz atlatılmış oldu (67 ölü). Periyodunu tamamlamak üzere olan (elbette kesin bir tarihin telaffuz edilmesi yanlış ancak bir an önce önlem alınmalı, belediyelerin harekete geçmesi gerekli) Fethiye-Burdur Fay Hattı’nın yine aynı biçimde davranacağının hiçbir garantisi yok. Likyalılar döneminde pek bayındır bir şehir olan Telmessos bugünkü adıyla Fethiye’nin yeni Gölcük-Değirmendere olmasını istemiyorsak vakit kaybetmeden harekete geçmeliyiz.
03.02.2006