bildirgec.org

falan filan hakkında tüm yazılar

inanılmaz bilinmeyenler

kopanisti | 29 June 2007 11:17

Hafif’te çıkan bir Martini hikayesinden buralara geldik. Aşağıda okuyacaklarınız akıl ve ruh sağlığınız için uygun olmayan ifadeler içerebilir, 18 yaşından küçükseniz yada ruhsal tedavi falan görüyorsanız okumamanızı tavsiye ederim. Antidepresan kullananlar, pasiflora içenler, sigara tiryakileri, dumancılar ve alkol müptelaları bu yazıyı okuduktan sonra bu cins her türlü alışkanlıklarını bırakabilirler yada daha da çoğaltabilirler. Kim bilebilir? Biz uyarımızı yapalım da sonradan sakata gelmeyelim.

Ne demiştik bir martini yazısı bizi buralara getirdi öyleyse martiniden başlayalım .

Yaz meyvaları ve cintonik

kopanisti | 14 June 2007 15:43

Dün geceyi yanlız geçirdim. İş seyehati denen gereksiz şey, daha iyi yaşamak için illaki para kazanmak zorunda olmak. Kazandıkça daha iyisini alabilmek için daha fazla çalışmak.

Çalıştıkça daha fazla çalışmak. Hep daha iyi bir yaşam için. herşeyi işimize vererek kendimize vakit ayıramamak, sevişirken bile yarını düşünmek. Sonuçta birşey olduğu da yoktur, yıprandığınla kalırsın. Hayat geçer sen gidersin, eşyaların paraların burada kalır.

Öğlen çok kaçırmışım yemeği, hala midem doluydu. Bir serin duş iyi geldi. Biraz meyve yiyeyim yeter diye düşündüm. yeter tabi niye yetmesin ki? Yaz meyveleri gibisi yoktur, hepside egzotiktir, erotiktir. Canlı renkleri, bol suları, tatları, duyguları, kokuları alır götürür insanı eğer götürülmek istiyorsa.

Dolaptan aldığım meyvelerden yıkayıp büyükce bir tabağa koydum ve balkona attım kendimi, deniz az da olsa gözüküyor balkonun ardından evlerin arasından. Bu kadarı da yeter mutluluğa. Güneş batıyor, hava tertemiz, gökyüzü kırmızılaşmaya başladı. Çilek, kiraz, kayısı, kırmızı erik dolu tabak. Ağzıma atıyorum önce kirazı, içerde ezip patlatıyorum, suyu dilime damağıma bulaşıyor, denizi seyrediyorum, keşke şeftali, kavun ve karpuz da olsaydı. Ama az kaldı bi dahaki sefere onlar olacak fakat çilek olmayacak, kiraz olmayacak. Hep böyledir. Birşeyler olunca birşeyler olmaz. Birşeyler gelirse birşeyler gider.

Bi şey daha eksik sanki dedim ve kalktım. uzun bir bardağa bol buzlu cintonik yaptım. İçine bir dilim kabuğunu soymadan yeşil elma ve bir dilim yeşil limon, bir iki damla da yeşil limonun suyu. Sessizlik güzel de hafiften de bir müzik gelse geri plandan hoş olur. Simon & Garfunkel, yanlızız ya hadi bakalım nostalji olsun. Bardağın yarısına geldim meyvalar eşliğinde. Sevgili hep akılda acaba otele varmış mıdır? Numarayı çevirdim. Canım şimdi çıktım odaya ben de seni arayacaktım, naptın bugün, nerdesin? Hiç işte ne yapayım, eve geldim duş falan balkonda oturuyorum. Bende yorgunum yemek yiyip hemen yatacağım. Sabah iki kontol var saat beş gibi çıkarım yola. Tamam bekleyeceğim yavaş gel lütfen uçma, birşey istermisin? O güzel tostlarından hazırla. Oldu hazırlarım, yavaş gel öpüyorum seni. Ben de seni sevgilim.
Malzemeler : çilek, kayısı, kırmızı erik, kiraz, cin, tonik, yeşil elma, yeşil limon, buz, bardak, deniz, gökyüzü, Simon&Garfunkel, dandik bir cep telefonu, sevgilinin sesi, kadın, erkek, aşk,

limonata ve buddha bar

kopanisti | 12 June 2007 16:19

Havalar ısındı, yaz geldi, sıvı tüketimleri artacak. Mesela su istediğimiz zaman susadım deriz de, çay istediğimiz zaman çaysadım demeyiz, yada buz gibi bir limonata istedi camın deriz de soğuk bir portakalata içsek ne güzel olur demeyiz. Dün akşam da hava çok sıcaktı, günler uzun yemekten sonra balkonda keyf çatıyoruz Buddha Bar3 eşliğinde. Hava karamaya başladı, birazdan yıldızlar da gözükmeye başlar, o zaman da fenerlerde çiçeklerin arasında yanan mumlar da daha bir güzel gözükür. Ne de güzel giderdi buz gibi bir limonata şimdi. Gitti de zaten. Ben hemen geliyorum dedim, mutfağa girdim.

6 dakika sonra bir sürahi buz gibi limonata ve 3 bardak ile balkona döndüm. Saksıdan 3 yaprak nane koparıp bardaklara attım, üstüne limonatayı boca ettim. ilk bardak lıkır lıkır bitti. ”Ohh be ne iyi ettin de yaptın, hayat geldi”. Sonra ikinci bardaklar yudum yudum tadını çıkara çıkara Buddha Bar bitene kadar, mumlar sönene kadar….
Malzemeler : yatak limonu, soğuk su, buz, şeker, taze nane, sürahi, bardak, balkon, çiçekler, mum, masa, sandalye, yıldızlar, Buddha Bar, kadın, erkek, hayat, sevgi, aşk, gece, karanlık

Oy kullanma procesi

kopanisti | 05 February 2007 14:52

Muhtara gittim, seçim listelerine bakmaya. listede adım yoktu. ne yapacağız? dedim. Demek ki önceki seçimde başka yerde oy kullandınız ondan yoktur. Bu formu doldurun bana getirin, onaylıyayım seçim kuruluna götürün, temmuzda yeni listeler yapılacak, tekrar kontrol edersiniz dedi. Forma baktım biton abuk sabuk soru dolu.
Bu formu doldurayım ama cumartesi günleri seçim kurulu çalışmıyor ise teslim edemem, işim ile kaymakamlık arası 40 km. gün içinde buna vakit ayıramam.
Muhtarda kaydım vardı oysa, neden listeler muhtar kayıtlarına göre yapılmaz diye düşünürken,

kadınlar içebilir yani…

fargo | 17 January 2007 23:19

Az önce sigara paketini elime aldım.”spermlere zarar vererek doğurganlığı azaltır” yazısına takıldım üstünde yazılı olan.Karadeniz bölgesinde konuşlanmış olan erkeklerin bakkala gidip ” Haçan (pardon, şive katacak başka bişi bulamadım da) bana sperm öldürmeyeninden ver daa(bu da varmış)!” dediğini duymuştum (gerçi hücrelerimde o bölgenin batısından kalma ribozomlar , mitakondriler , golgi cisimcikleri dolaşır) ama sanki böyle okuyunca kadınların cinsel yaşamına bir etkisi olmuyormuş gibi geldi bana..
Sigara üstünde yazan bu uyarı etiketlerinin fazla bir etkisi (en azından çeldirici) olduğunu düşünmüyorum.Bence “bunu içersen evde kalırsın” , “bunu alırsan tuttuğun takım şampiyon olmaz” ,”taş gibi sevgilin olsun istersen uzak dur!” sigaraya vereceğin parayla git iddaa, sayısal oyna” ya da ” sigaradan uzaklaş , cennete yaklaş” babında uyarılar daha bir etkili olur kanımca…Veyahut uyarıları iplemeyenler için falım sakızlarındaki taktikle paket içine konulup en azından bir nebze olsun heyecan yaşatılabilir.