bildirgec.org

erasmus hakkında tüm yazılar

Istanbul Erasmus Öğrencilerinin Yeni Sayfası

eldindor | 18 October 2010 15:50

Erasmus ile ilgili araştırma yaparken erasmus öğrencilerinin istanbulda okuyanları için çok yararlı bir site keşvettim.Erasmus Istanbul sitede Öğrencilerin sıkıntılarına çözüm bulacak,kalacak yer sorununu gidermek için bölümler mevcut. Ayrıca birde etkinlik bölümü oluşturlulmuş ki bence çok başarılı, event sayfasına tıklayınca karşımıza gelen tam sayfa takvimde nezaman ne tür etkinlikler var görebiliyoruz. Foru Bölümüde yeni yeni hareketlenmeye başlamış durumda. bu yazıyı ingilizce yazamamak erasmuslu öğrenciler için biraz kötü olacak gibi ama neyse sizinde tanıdık yabancı arkadaşlarınız varsa bu siteyi onlara önerin derim , ben önermeye başladım bile….

Litvanya Günlerim -3-

juki | 19 April 2010 10:53

Vilnius'un merkezinden geçen Neris Nehri'nin buz tutmuş hali.
Vilnius’un merkezinden geçen Neris Nehri’nin buz tutmuş hali.

Bu yazımda Litvanya’nın doğasından bahsedeceğim biraz. Başkent Vilnius da dahil olmak üzere tüm şehirlerde yemyeşil bir doku sizi karşılar. Sadece Kaunas’ta biraz betonarmelik göze çarpar o kadar. Neyse, ben zaten Vilnius’taydım. Bol bol boş alan vardır. Yollar engebeli değil. Yokuş çok nadir. Düzayak birçok yere gidebilirsiniz.Şehrin içinde Vingis Park denen bir orman var. İçinde kaybolunacak kadar büyük. Bu ormanın içinde gösteri yapmak üzere tasarlanmış bir stad var. Stadın etrafı tellerle çevrili değil. İsteyen çimlere yatıp uzanabilir. Zaten orman içinde piknik yapmak üzere tasarlanmış çok yer var. İnsanlar bu ormana köpeklerini gezdirmeye geliyor. Her 3 kişiden birinin köpeği var. Ayrıca ev hanımları bebeklerini gezdiriyorlar bu ormanda.Kadınlar geç saatlere kadar rahatça gezebiliyor. Güvenlik tehlikesi yok, öyle bir kaygı da yok. Zaten nüfusun çoğunu kadınlar oluşturuyor. Kadınlar hayatın her alanında. Öyle ki 20’li yaşlarda genç kızlar otobüs şoförlüğü yapıyor bu ülkede. Birçok kadın kocası tarafından terk edilmiş durumda. 1 kadın ve 1 bebek tablosu sıkça rastlanan bir tablo. Kadınlar çalışkan, -20’ye varan soğukta bile buna aldırış etmeden işlerine güçlerine gidiyorlar kışın.Evet, kış dedim de aklıma geldi. Ben ömrümde gerçek kışı Litvanya’da gördüm. Ne Erzurum’u ne Ağrı’sı. Artık bana Türkiye’deki soğuk vız gelir. Ben orda -28’i gördüm. Kar bir yağdı, bir daha kalkmadı. Benim orada kaldığım 4 ayın 3 ayında yerde kar vardı. Şehrin içinden 2 nehir geçiyordu ve nehirler buz tutmuştu.Litvanya’da birçok göl var aynı zamanda. Bu göller de buz tutunca yerli halk buz hokeyi oynamaya, paten kaymaya başlıyor. Ben de buz pateni öğrendim bu vasıtayla. Bir gün arkadaşalarla bu göllerden birinin kıyısında ufak bir delik açtık. Bulunduğumuz yer Alytus denen bir şehrin kuş uçmaz kervan geçmez bir köyüydü. Orada tatil yapıyorduk 1 haftalığına. Sauna da vardı. Saunadan çıkıp buz tutmuş gölün içine daldık ama anında çıkmak zorunda kaldık. Yine de büyük bir cesaretti buzu kırıp içine atlamak.Erasmus programı kapsamında geldiğim Litvanya’da Erasmus programını unutmuş kendi kafama göre yaşıyordum. Zordu biraz ama zevkliydi. Hibem hesabıma yatmıştı o günlerde ve o kısıtlı parayı 4 ay idare etmek zorundaydım. Bu, aynı zamanda insanın sorumluluk bilincinin gelişmesini sağlıyor.Bir sonraki yazımda Litvanya’daki okul yaşantımdan söz edeceğim.

Litvanya Günlerim -2-

juki | 18 April 2010 16:35

Başkent Vilnius'un tarihi sokaklarından Traku.
Başkent Vilnius’un tarihi sokaklarından Traku.

İlk gün Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta elimde harita geziyorum. Her sokağın başında bir daha bakıyorum haritaya. Bir de gizli gizli bakıyorum haritaya, erkekliğe şey sürmeyeceğim ya. Ben her yeri bilmek zorundayım ya. Sanki tipimden anlaşılmıyor oraların yabancısı olduğum. Gariplik işte.Kayserili bir arkadaşım vardı. O, benden 2 hafta önce varmıştı Litvanya’ya. Bana alışamadığını söylüyor, çok yalnızlık çekiyordu. Ben de onun yalnızlığına ortak oldum ve beraberce dolaşmaya başladık Vilnius’u. Bu arada okula gitmiyor muyum? Gidiyorum elbet, haftaiçi okul oluyor, okul çıkışı kayboluyorum sonra haritaya bakıp gene buluyorum yurdun yolunu. Aslında öyle kayboluncak bir yer de değil. Ufacık bir yer. Bizim Beyoğlu ilçesi kadar ya var ya yok. Adı başkent.İlk günler cebimde az para var. O zamanlar henüz Erasmus programı kapsamında alacağım hibe hesabıma yatmamıştı. Baktım para yetişecek gibi değil. Bir tava, bir ayçiçek yağı ve 10 yumurta aldım. Paso yumurtayla besleniyorum. Her gün 1 paket de ekmek (400 gram kadar dilimlenmiş ekmekler). Öyle sefil bir 15 gün geçirdim.Yurtta benden başka 2 tane daha Türk var ama onlardan birinin alkol almaktan başı dönmüş, uyanıyor, sızıyor ve tekrar uyuyor. Adamın hayatı böyle. Diğeri de yurdun üst katında kalan Muşlu bir adam. Kendisi 5-6 sene evvelsi Litvanya’ya gelmiş ve bir Litvanla evlenmiş, ardından boşanmışlar ve o da işsiz güçsüz hayat mücadelesi vermeye başlamış o yurt odasında. O tek kalıyordu, benim geldiğime çok sevindi. Diğer alkolik arkadaşa pek kanım ısınmadı gel hemşerim dedi. O abiyle yurdun üst katında takılıyoruz. O bana Litvanya’yı tanıtıyor falan.

Kaldığım yurtta ise oranın yerlileri ve Polonyalılar çoğunluktaydı. 5 tane de Çekli vardı. Onun dışında 1 Alman ve 1 Slovak vardı. Biz, yabancı öğrenciler hep aynı katta kalıyorduk. Bunlar akşamları litrelerce içki alır, kağıt oynarlardı. Ben de ilk başta oturdum kağıt oynadım onlarla ama bir noktadan sonra sıktı. Hem ben alkol kullanmıyorum. Bu adamlar ise sabah 4’e 5’e kadar içiyor azıtıyorlardı. Daha sonra bu adamlarla ilişkilerimi azalttım. Merhaba, merhaba ilişkisine döndü. Ara ara futbol oynamaya gidiyorduk beraber. Litvanlar futboldan anlamıyor, bizden başka top oynayan da yok. Mecburen beraber maç yapıyorduk.

Litvanya’ya gittim ben…

juki | 17 April 2010 10:44

Litvanya-Vilnius
Litvanya-Vilnius

Şöyle bir baktım da hafif’e, baya zaman olmuş yazmayalı. En son nerede kalmıştık. Son olarak ben Erasmus programı için Litvanya’ya gidiyordum. Vize için Ankara’ya gitmiştim, Avrupa hakkında araştırmalar yapmış ve bu araştırmaların sonuçlarını ortaya koymuştum. Litvanya’ya gittim, orada 4 ay kaldım. 2 gün Almanya/Bremen’de ve 5 gün de Hollanda’nın Gelderland bölgesindeki Tiel kasabasında kaldıktan sonra döndüm Türkiye’ye…

Neler yaşamadım ki… Çok uzun bir yazı dizisi olacak bu. İlgilenenler varsın çıksın bu yolculuğa yeniden…

Ploteus (Avrupa Portalı)

admin | 23 November 2009 15:24

Ploteus Sitesi avrupa komisyonu tarafından oluşturulmuş ve avrupa’da eğitim görmek isteyen, erasmus gibi programlarda kimler ile bağlantıya geçilmesinden tutun, eğitim sistemleri arasındaki farklara ışık tutan, kalacak yer bulmak için gerekli sitelere yönlendiren genel bir paylaşım platformudur.
çok dilli olan sitenin bir dili de türkçedir.

Bu site aracılığıyla avrupa’da eğitim konusunda en hızlı şekilde istediğiniz kanallara ulaşabilirsiniz.

Ancak şu aşamada bu projeyi önereceğiniz linklerle geliştirmek de elinizde. özellikle türkiye konusunda bilgi edinmek isteyenlere ilgili türkçe sitelerinizi tavsiye edebilir ya da bu eğitim programları aracılığıyla yurtdışında bulunduysanız yararlandığınız siteler henüz orada yer almıyorsa tavsiye edebilirsiniz.

Erasmus Programı – 3 –

juki | 21 July 2009 15:35

Avrupa’ya uçakla gidişlerde bir sorun yaşanmıyor ekseri. Ama dönüşlerde öğrenciler genelde kilolarca eşya getirmek istediği için havalimanlarında sorun yaşayabiliyorlar. Zira 20 kilodan fazla yükler için ekstra para talep ediliyor ve bunu karşılayamayan öğrenciler aldıkları hediyeleri havalimanlarında bırakmak zorunda kalıyor. Geçtiğimiz günlerde Macaristan’dan gelen bir arkadaşım bana Budapeşte Ferihegy Havalimanı’nda yorganını ve aldığı birçok elbiseyi bırakmak zorunda kaldığını anlatmıştı.

Şimdi biraz da Avrupa’da Türk öğrencilerin yaşadığı Brezilya dizileri tarzından şeylere değinmek istiyorum. Geçen gün Portekiz’den gelen bir kız, orada nişanlandığını ve damat adayının kısa zaman sonra Türkiye’ye ailesiyle birlikte kız istemeye geleceğini söylemişti. Yabancı Damat dizisinden etkilenmiş olsa gerek.

12 Adımda Yeni Başlayanlar İçin Erasmus…

cossack35 | 20 July 2009 14:27

YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN 12 ADIMDA ERASMUS…

Adım1: Gideceğiniz ülke kesinleştiği gün( Örn: Lizbon/Portekiz) facebook profil sayfanızın yaşadığı şehir kısmına Lizbon/Portekiz yazmayı kesinlikle ihmal etmeyin. Erasmus takriben 4 aylık bir süreçtir. Bu süreçten 3 ay önce ve erasmustan geldikten 3 ay sonrasında dahi Lizbon/Portekiz kısmını düzeltmeyin. Bu yazının yaklaşık olarak 1 sene boyunca profilinizde kalmasını sağlayın. Kişi listenizdeki herkesin sizin Avrupa görmüş süpersonik bir insan olduğunuzdan yeterince emin olduktan sonra isteğe bağlı olarak yaşadığınız şehir kısmını eski haline getirin.
Adım2: Erasmusa gitmeden önce arkadaş ortamınızı “ ay inşallah Türk’lerin çok olduğu bi yere gitmem! Ben yabancılarla takılmak istiyorum gibi diyaloglara gark edin.” Ortam içinde yeterince itici olduğunuzdan emin olduktan sonra gönül rahatlığıyla erasmus yollarına düşebilirsiniz.
Adım3: Oraya gider gitmez yapacağınız ilk iş kendinize facebook üyeliği bulunan yabancı bir arkadaş edinmek olsun. Çünkü bu arkadaşınızı listenize eklediğinizde “Hede Hödö ve Vladimir Ivanov arkadaş oldular” şeklindeki iletiler tüm arkadaşlarınız tarafından görülecektir.
Adım4: Facebook listenize eklemek yeterli midir? Tabi ki hayır… Mümkün olduğunca fotoğraflarına yorum yapıp, yazdığı saçmasapan manasız iletileri dahi beğenmeye çalışın. Beğenin ki: “Hede Hödö, Juan Pablo Carrusca’nın bağlantısını beğendi” şeklinde iletiler arkadaşlarınızın bültenlerinde yer bulsun…
Adım5: Kesinlikle ama kesinlikle msn iletileriniz Türkçe olmasın. Erasmus sürecinde pek tabi ki İngilizce iletiler kullanın. Türkiye’deki arkadaşlarınız size mesaj attığı zaman kesinlikle cevap vermeyin. Bu sizin için bir eksi puan olur. Tüm dikkat ve koordinasyonunuzu Lizbon’daki yabancı arkadaşlarınıza kanalize edin.
Adım6: Erasmusda edindiğiniz Türk arkadaşlarınızla dahi facebooktaki fotoğraf altı yorumlarında İngilizce mesajlaşın. Türkiye’deki arkadaşlarınızın attığı Türkçe mesajları görmezden gelip katiyen cevap yazmayın. Yeterince vefasız olduğunuzdan emin olduktan sonra bir sonraki adıma geçebilirsiniz.
Adım7: Ne kadar parti varsa hepsine iştirak edip, partinin tamamını eglenmeye değil, fotoğraf çektirmeye adayın. Önemli olan eğleniyor olmanız değil, arkadaşlarınızın sizi eğleniyor zannetmesidir. Fotoğraf çekip facebook a koymadığınız sürece gittiğiniz partinin bir ehemmiyeti olmayacaktır. Facebook albümünüzde en az 300 parti fotosunu bulundurmaya dikkat edin…
Adım8: Mutlaka ama mutlaka partilerde yabancı arkadaşlarınızla pek samimi fotoğraflar çektirin. Türk erkekleri/kızları yaptığında “kıroluk/bayağılık” olarak adlandıracağınız hareketleri Avrupalı arkadaşlarınız yaptığında cute, cool, sweet, lovely gibi sıfatlarla kalıplandırın.
Adım9: Eğer İtalya’ya yolunuz düşerse “Pisa Kulesi’nin eğik kısmını düzeltmeli” fotoğraf çektirmeyi kesinlikle ihmal etmeyin. Bunu yaparken çok yaratıcı ve komik olduğunuzu zannedin.
Adım10: Türkiye’ye dönüş zamanı yaklaştığında iletilerinizden “it’s time to move on ” “i will miss all of you so much ” gibi cümleleri katiyen çıkarmayın.
Adım11: Türkiye’ye, komik olduğunu zannettiğiniz bir çok sıkıcı anıyla dönün. Herkesin anıları deli gibi merak ettiğini, dinlemek için can attığını zannedin. Sürekli “burayla” “orayı” karşılaştırın. Arkadaşlarınızın sıkılıp konuyu değiştirme çabalarını görmezden gelin. Mezun olunca ilk işinizin “oraya” yerleşmek olacağı gibi asla gerçekleşmeyecek hayallerinizden bahsedin. Karşı tarafın bayıldığından emin olduktan sonra bir sonraki adıma geçin.
Adım12:En son adım erasmus görmüş bir insan olarak bu yazıyı yazan arkadaşınıza çemkirin. Ne kadar abartılı bir yazı olduğundan söz edin. Yorumunuzu yazıp gönderdikten sonra yaşadığınız şehir kısmında Lizbon/Portekiz yazdığını görüp, hemen değiştirin…

Tebrikler 12 adımda erasmus programını başarıyla bitirdiniz 

Erasmus Programı – 2 –

juki | 20 July 2009 10:56

Tüm prosedürler tamamlandıktan sonra (bu prosedürler okuldan okula değişiyor) gideceğiniz üniversite size kabul mektubu gönderiyor. Bu kabul mektubunu ve ardından kendi üniversitenizden alacağınız yazı ile birlikte gideceğiniz ülkenin konsolosluğuna müracaat ediyorsunuz. Müracaattan önce uçak biletinizi almanız tavsiye ediliyor, zira bu vize almanızı kolaylaştırıyor. Vizenizi, uçak biletinizi aldıktan sonra bir de hibebiz hesabınıza yatmışsa kim tutar sizi… Doğru Avrupa’ya…

Ondan sonra daha önemli günler başlıyor. Siz orada turist değil, öğrencisiniz. O bakımdan öncelikle düzenli olarak derslere girmeniz ve disiplinli bir şekilde öğrenciliğinizi yerine getirmeniz şart. Aksi taktirde gittiğiniz okul size katılım onay belgesi (comfimation letter) vermez, ve eğer bu belgeyi almadan Türkiye’ye dönerseniz size verilen hibeyi geri ödemek zorunda kalırsınız. Oradaki tüm derslerinizden geçmeye bakın, aksi takdirde yaz okuluna kalır hatta sene uzatabilirsiniz.

Erasmus Programı – 1 –

juki | 18 July 2009 11:41

Merhaba, ben adını vermeyeceğim özel bir üniversitenin 2009-2010 akademik yılında Erasmus programı için Avrupa’ya göderilecek öğrencilerinden birisiyim. Aynı zamanda geçtiğimiz 1 ay boyunca okulumuzun Erasmus ofisinde staj yaptım, dolayısıyla Erasmus öğrenci değişim programı hakkında epey bilgi sahibi oldum. Bu bilgilerimi siz değerli hafif.org okurlarıyla paylaşmayı kendime bir borç biliyorum. Bu bilgiler size kah yararlı kah beyhude gelebilir. Bazıları çok ilginç de gelebilir.

İlk önce bu programa katılmak için üniversitenizde okuduğunuz bölümde en azından 1. sınıfı bitirmiş olmanız ve yüksek bir not ortalamasına sahip olmanız gerekli. Bu not ortalaması 4 üzerinden 2.5 oluyor genelde alt sınır olarak. Daha sonra ise bir yabancı dil sınavına ve İngilizce mülakata dahil oluyorsunuz. Bu sürecin ardından başvuranların arasından bütçeye göre kaç öğrenci gönderileceğine karar veriliyor.

Desiderius Erasmus

liquidlightening | 02 June 2009 15:00

Erasmus, 1465-69 Yılında Hollanda’nın Rotterdam şehrinde dünyaya gelmiştir. Bu tarihle ilgili hakkında araştırdığım şeyler dahilinde kesin bir bilgi yok gibi gözüküyor. Erasmus Rönesans hümanizminin en büyük temsilcilerinden biridir. Eğitim hayatı 9 yaşında Hegius at Deventer’a gönderilmesi ile başlamıştır ve kendisinde hümanizmin temelleri oraya gönderilmesi ile ortaya çıkmıştır. 13 yaşına geldiği dönemde annesi ve aradan uzun bir zaman geçmeden babasını kaybetmiştir. Evlilik dışı bir çocuk olması ve babasının gezici bir rahip olması nedeniyle ölümlerinin ardında Erasmus’a ait olan az miktardaki mal varlıklarına vasileri el koymuş. Bu badireler atlatılıp öğrenim döneminin tamamlanmasının ardından Erasmus din adamı olmak üzere 1487 yılında Sageberg Manastırı’na bağlı Aziz Augustin Tarikatı’na girmiş ancak bağnazlığa karşı düşünce yapısı ile insancı yanın eğitim ve kitaplarla güçlendirileceğine ayrıca eğitimli kişilerin kendilerini körü körüne tutkulara kaptırmayacağına inanan Erasmus’un bu düşünceler çerçevesi içindeyken bildiğimiz rahip anlayışı ile ilgili herhangi bir etkinliği olmadığı biliniyor. Nihayet Erasmus 1492 yılında Papaz olabilmiş lakin kendini bilime adayacağını ifade ederek Papa Julius II’den papazlık andı içmemek için özel bir izin almış. Bu dönemlerde çalışmalarını sürdürmüş ve Papaz olmanın nimetlerinden bolca yararlanmıştır.