bildirgec.org

dönüş hakkında tüm yazılar

Türk Sineması’nın Sultanı; Türkân Şoray

queennothing | 27 December 2010 16:00

Türk Sineması’nın ‘Sultan’ı Türkan Şoray, 28 Haziran 1945 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. Devlet Demir Yolları memuru olan babası Halit ile ev hanımı olan annesi Meliha’nın kızları olan Türkan, sürekli semt/ mahalle değiştirdikleri için ilköğrenimini farklı okullarda tamamladı. Rami İlköğretim Okulu’na yazılan Türkan, eğitimini Feriköy İlköğretim Okulu’nda bitirdi. Küçük yaşta annesinin sorumluluklarını paylaşan küçük kız, 9 yaşına geldiğinde; 1954 senesinde kardeşi Nazan (müzisyen) dünyaya geldi. Aynı sene, şiddetli geçimsizlik sebebiyle annesi ile babası boşanan Türkan, kardeşi Nazan ile annesinde kaldı.

Yeniden Merhaba

gulsey | 15 September 2009 13:07

Aradan geçen uzun zaman diliminden sonra tekrardan sahalara dönmek heyecan verici bir duygu, aslında heyecan verici o kadar çok durumlar ve anlar yaşadım ki belki de buraya dönmek en hafifi.

Geride bıraktığım süre zarfında hayatımda oluşan değişikliklerin haddi hesabı yok. Ama bunların içinde bir tanesi var ki o da dünyaya bedel. Kızıma kardeş , bana ve eşime ikinci bir evlat yedi seneden sonra çok muhteşem bir duygu. Şimdiden onunla tanışmak ve yumuk gözlerine bakabilmek için sabırsızlanmak , aldığım her nefesin ona hayat veren damarlarla buluşmasını bilmek dünyanın yedi harikasının gizemini ve güzelliğini bile geride bırakıyor . Herkesin ve isteyenin bu duyguyu tatmasını isterim . Bu arada siz bu heyecanı anneme sorun , son iki yıl içinde bu dördüncü torunu , sekiz ay önce ve ondört gün önce teyze oldum . Dolayısı ile teyze olmaya doydum anne olayım dedim.

Vozvrashcheniye (The Return / Dönüş)

queennothing | 22 February 2009 13:04

Andrey ve Ivan, ‘erkeklik‘ ve ‘kardeşlik‘ten daha büyük bir ortak noktaya sahip, çocukluktan yetişkinliğe emin adımlarla ilerleyen iki kişi.

12 yaşlarında olan Ivan‘ın tek zayıf noktası, yükseklik korkusu. Olgun hareketler sergileyen; olgun bir insan gibi düşünen, inatçı ve başına buyruk biri.
Abisi Andrey, O’nun aksine, uyumlu bir ‘yetişkin çocuk‘.

Anneleri ve anneanneleriyle birlikte yaşayan iki erkek kardeş, birbirlerine olan bağlılıklarını, ansızın çıkagelen babaları yüzünden sorgulamak zorunda kalacaklardır.

volver

schizophrenia13 | 04 January 2009 00:22

volver
volver

oldukça farklı bir almodóvar filmi olan volver, aynı aileye mensup üç kuşak kadının başından geçenleri aktarıyor.

volver
volver

batmakla kurtulmak arasında saplanmış orta yaşlarında tipik bir ispanyol kadın olan raimunda‘nın ölen annesi, kızı, kardeşi ve kızının baş belası erkek arkadaşıyla haşır neşir oluyoruz.

volver
volver

aslında oldukça basit ve göründüğü gibi olduğunu sandığımız şeylerin altında sürekli birşeylerin çıktığı filmde, kadınların sürekli birşeyleri yok varsayarak hayatlarına devam ettiklerine tanık oluyoruz.

ufo polise saldırdı!

kemal118 | 22 June 2008 12:08

İngiltere‘nin Galler bölgesinde bir polis görevli olduğu helikoptere ufonun saldırdığını söyledi.bu olaydan sonra birçok ingiliz olay yerini ziyarete gitti.şimdi herkes helikopterin üzerindeki kameraylayla ufoyu kaydedip etmediğini merak ediyor.
polis,ışıklı bir cismin kendilerine doğru geldiğini ani bir manevrayla çarpmaktan kurtulduğunu hızlı bir şekilde hareket eden ufoyla daha sonra kovalamacaya girdiğini söyledi.
helikopter mürettebatı ufonun çok hızlı hareket ettiğini hiç bir ses çıkarmadığını rağor etti.

ay’a ismini gönder!

xerre | 06 May 2008 13:36

Nasa isteyen herkesin Lunar Reconnaissance Orbiter (LRO) yardımı ile ay’a ismini yollamasına olanak sağlıyor. Ay’a adını gönder sayfasında bulunan kısımlarını doldurarak, nasa‘nın veritabanına isminizi kaydetmiş oluyorsunuz. Daha sonra bu veriler ay’a gidecek olan keşif uydusu LRO’da bulunan bir mikroçipe aktarılacak ve isminiz de aya gönderilmiş olacak. İsminizi sisteme gönderdikten sonra kaydedilen isme düzenlenmiş olan katılımcı sertifikasına da ulaşıyorsunuz.

Adınızı, 2008’in sonlarında gönderilmesi planlanan LRO uzay aracına yerleştirilmek üzere, veritabanına kaydettirmek için son tarih 27 Haziran 2008.
kaynak.

geldim işte, mevsim gibi

siirimsi | 17 January 2008 15:29

BENCİL YÜREK

Çok uzaklardan geldim sana… Uzak yollar mı çekti, uzak gurbetlerin tutsaklığı mıydı beni sende yok_laştıran, bilmiyorum ama geldim sana… Kapıyı açacak mısın?.. Anlatmak için, konuşmak için geldim, kendimi sende görebilmek için… Dinleyecek misin ?…
Yokuşlar çekti beni, uzak göklerdeki gruplar, kızıllıklar, mavi bulutlar, yakışıklı uzak deniz sandalları, güzel sarı güller… Çıktıkça ulaşılmayan dağlar, göremediğim kardelenler kesti yolumu, kimseye gösteremedim yürüdüğümü… Kalabalık bir yürüyüştü sanmıştım, bir baktım ben varım, kendimden başka yok sığındığım, dostum, arkadaşım… Kimseler görmeden geldim sana, kimse bilmesin diye yazımı, kimseye okumadım kitaplarımı… Sana geldim, dönüşü yüksek kılmak için, kendimi sende yüceltmek için, anlatmak için… Sen, bilir misin yolun sonunu göremeden yürümeyi?.. Tırmanmak için harcanmayı, yükseldiğini sanırken düşmeyi?.. Her çıkış bir iniştir, bilir misin?… Hiç yokuş çıktın mı ki sen?.. Ben konuştukça , susacak mısın?…
Bir bardak çay isterim, bir de konuşmadan dinleyen bir göz ver yanında, bir omuz, anlatırken yaslanıp, yorulduğumda başımı koyacağım, belki saklanacağım… Ne vardı sanki bu kadar uzakları sevda bilecek, ne anlamı vardı dönüşü yine sana olacak gidişlerin?… Her gidiş kendinden bir yaprak koparışmış o zamanlar bilmiyordum… Hiç sayfa kalmadı şimdi, sayfasız geldim sana, yetinecek misin?..
Hani bir gün bir resim ödevimiz vardı, ben yapmamıştım… Sen yaptığın iki resimden birini bana vermiştin öğretmen kızmasın diye… O resimden ödül aldım ben, senin resmindi, bir boya seti, ne güzeldi, al bu senin hakkın, senin resmindi, demedim, aldım boyaları, hatırlar mısın?.. Çocukça bir bencillikti biliyorum… Şimdi o boya setlerinden bir milyon tane istesen verebilirim sana… Ne diye o zaman vermedim ki, çok pişmanım…. Hala bana kırgın mısın?… Yenisini alsam sana, hatta en güzel renklilerini, unutur musun?…Sen unutsan ben, unutur muyum?… Yıllar unutmayı aldı benden, affetmeyi de yollarda kaybettim, sende hala duruyor mu masum bakışım?…Özledim, biraz da bana verir misin?…
Seni de özledim, şiirde yaşayan sesini, siirimsi bakışını… Tek sende gördüm onu, yalnız sendeymiş sevgi… Düşümde gördüm seni… Yine yoldaydım, yürüyordum, zaten hiç bitmeyecek ki benim yürüyüşüm, senden sonra da yürüyeceğim, kimseler görmese de, sen bileceksin yollardaki yalnızlığımı… Beni çağırıyordun, işte geldim sana, hep böyle değil, bazen, arada bir çağırsan, gel desen, gelirim yine, yine sende bulurum gözlerimi… Senin gözlerindeki ben durgun su, aynada parlayan ışık, bir gülümser yürek , artık bende olmayan…. Çağıracak mısın?
Çok uzak yoldan geldim, senin bilmediğin… Yürümediğin kadar çok yol yürüdüm ben, sende hiç yokken, varlığını unutmuşken, çok zordu, çok uzak yollardı, çok sensiz… Eskiden de böyle günlerde gelirdim sana, kendimi bulmaya, sende dinlenmeye… O zaman da böyle yazardım, cümlelere akardı gözyaşlarım… Sanma ki hiç gülmedim, çalıntı gülmelerim de oldu sensiz, o günlerde seni unuturum bilirsin, hep kötü günlerimde varsın sen… İyi günler sahte dostlar, sahte gülücükler için… Kötü gün dostum, arkadaşım, geçmişim, geleceğim, hep döndüğüm gidişim, her zaman beni böyle, olduğum gibi, bende kabul edecek misin?…
Bir sırra, çözülmez bir bilmeceye döndü yine dert yakınışım, yakarışım, kendimi sana susmuşluğum… Anlarsın, hoş görürsün beni, geldim ya bir dağ gibi devrildim ya kapına. Yorgunluğumu anlarsın, yıkılmışlığımı, yıkmışlığımı, dinginliğim sendedir, dinlenmelerim bilirim… Sıcak çayını içtim ya, çok şey anlattım, çok şeylerde konuşmadım… Sen boş ver beni bilirsin, hep bu kış günlerinde hapsolmuşum… Bakma sen bana.Baharda yine açar çiçeklerim, güneşe döner yüzümü seni yine unuturum… Belki bir dahaki kış yanına gelirken yüksek dağların renginden boyalar getiririm sana, kendimi unutur, seni dinlerim belki… Kimbilir senin yürüdüğün yokuşsuz yollarda neler vardır? Hiç anlatmadın, dinlemedim ki, dinlemeyi denemedim ki.Sen de bir kere de benim gözlerim anlatsın, beni, demedin ki….Bir dahaki sefere yine bana kapını açar mısın?… Güzel günler gelirse görüşemeyiz belki, sana gelmem, unuturum, bilirsin, ben kötü gün dostu seçtim seni… Gerçek dostlar dinleyendir, affetmesini bilendir, ben unuttum affetmeyi, seni dinlemeyi… Sen beni, AFFEDER MİSİN?….ferkul17ocak2008_02.00