Ah Küçük Dünyam
Geçen gün eski dolabımı karıştırırken bende önemli hatırası olan eski, kırmızı ve birazda çatlamış topacımı gördüm. O an cocukluğum bir holywood filmi gbi gözümün önünden geçti. Komşularımızın top oynarken kırdığımız camlarının parçları, ev sahibinin bahırışları, annemin kulağımı yerinden çıkarmak istermişcesine çekişini, saklambaç oynadığımız tenha ve bi o kadarda karanlık asfaltsız sokaklar ve daha neler neler… 12 yaşımdan beri gözyaşıyla sulanmayan gözlerim bir anda dere yatağına döndü. Aslında insan ne istediğini bilmeyen aciz bir yaratıktan başka bir şey değildir. Kışken Yazı, Yazken Kışı İsteriz. Çocukluk da böyle birşey. Hani her bayramda söylediğimiz bir söz vardır ” Nerde o eski bayramlar”diye. Oysa Değişen Bayramlar değil benliğimizin ta kendisidir. Şu varki çocukluk insanların yaşamlarında ki en büyük özlemlerden biridir. Ama ne yazık ki çaresi olmayan tek şeyde bu özlemin giderilmesidir. Ve keşkelerle geçer ömrümüz keşke deriz keşke hiç büyümeseydik hep çocuk kalsaydık annemz tarafından çekilen kulaklarımız kopsaydıda hep çocuk kalsaydık. Oynarken düşüp kanattığımız dizlerimiz hep kanasaydıda hep çocuk kalsaydık…