bildirgec.org

cem özer hakkında tüm yazılar

Neredesin Firuze (2004)

queennothing | 15 December 2010 15:45

Levent Kazak’ın senaryosunu yazdığı, Ezel Akay’ın yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “Neredesin Firuze“, 2004 senesinde vizyona girdi. 26. SİYAD Ödülleri’nde iki ödül, 9. Sadri Alışık Ödülleri’nde iki ödül, 12. ÇASOD Ödülleri’nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü ve 16. Ankara Film Festivali’nde de üç ödül alan film, müzikal olarak geçiyor. Özcan Deniz, Haluk Bilginer, Şebnem Dönmez, Demet Akbağ, Ruhi Sarı, Janset, Cem Özer ve Erol Büyükburç‘un rol aldığı yapım, İMÇ’ye espirili göndermelerde bulunuyor.

Sıcak

menese | 24 December 2008 16:50

Yusuf (Hazım Körmükçü), batık gemilerin enkazını çıkartan bir firmada çalışmaktadır.. Yeni bir iş üzerine İstanbul’dan Bozcaada’ya doğru arabasıyla giderken, yeni hamile olan karısı Meryem (Ebru Akel)’de yanındadır..

Dalgıçlığı da olan Meryem, hem gittiği yerde spor yapmak, hem de sevgili kocasıyla yolculuk etmek arzusuyla onun peşine takılmıştır..
Karısının bu saf duygularına karşın; insanda, duygusuzluğu adeta üstünden akan biri izlenimi bırakan adam için bu ‘lüzumsuz eşlik’, kendisine ve işine engelden başka bir anlam ifade etmemektedir..
Oysa bu yolculuk, ilişkilerindeki yalanları ya da gerçekleri ortaya koyarken; onların hayatlarını tamamen değiştirebilecek önemde bir takım olaylara da gebedir..

3. Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali

queennothing | 22 November 2008 15:14

28 Kasım – 4 Aralık tarihleri arasında üçüncüsü düzenlenecek olan Bursa İpek Yolu Film Festivali, farklı ülkelerden gönderilen uzun ve kısa metrajlı film gösterimleriyle Bursa’daki sinemaseverlere dolu dolu bir festival hazırlıyor.

İlk uzun metrajlı filmini çeken yönetmenlerin filmleri, “Uluslararası Altın Karagöz Uzun Metraj Film Yarışması” kapsamında desteklenirken, kısa metraj filmler için “Uusal Altın Karagöz Kısa Metraj Film Yarışması” ve “Uluslararası Altın Karagöz Kısa Metraj Film Yarışması” düzenleniyor. Kısa metraj filmlerin en önemli özelliği ise, ‘diyalogsuz’ olması.

Adem’ in Trenleri

menese | 20 August 2008 09:51

Hacer (Nurgül Yeşilçay), yıllar önce gencecik bir kızken, sevdiği köylüsü Bekir tarafından hamile bırakılmıştır.. Daha sonra, bu toy oğlanın, kendisini terketmesiyle de kızı Fatmacık ile ortada kalakalır..

Bir nevi ‘gezici’ imamlık yapan Hasan Hoca (Cem Özer), ailesi tarafından da dışlanan bu biçare genç ve güzel kadını nikahına alır.. Onu ve küçük kızını, şu acımasız hayattan korumak üzere sahiplenir..
Kendi karnını doyuracak kadar dahi imkanı olmayan bu adam, Hacer’e elini bile sürmemiştir.. Bekir’ in, onları bir gün kendisinden koparacağını düşünürcesine, sadece ‘allah rızası’ için, yıllarca onları korur..

Onların bu sıradışı yaşantıları, Hasan Hoca’ nın Ramazan ayı başlarken Karaağaçlı tren istasyonu çevresine konuşlanmış bir köycüğe imam olmasıyla birlikte, değişmeye başlayacaktır..
Daha çok ‘demiryolcu’ istasyon çalışanlarından ibaret insanların yaşadığı bu yerde, Hoca, Hacer ve Fatmacık’ ı sürprizlerle dolu bir Ramazan ayı, hatta, koca bir gelecek beklemektedir..

Daha önceden senaryolarıyla bildiğim Barış Pirhasan‘ ı yönetmen olarak ilk kez geçen yıl, sessiz sedasız gösterime giren bu filmiyle tanımıştım..

Cem Özer, takva sahibi bir imamı başarıyla canlandırırken, hem filmde, hem de gerçek hayatta karısı olan Nurgül Yeşilçay da, filmdeki rolüne yakışan duru güzelliği yanında, çok başarılı oyunculuğuyla göze çarpıyor..

Nostaljik Cem Yılmaz, Laf Lafı Açıyor’da

dralivolkan | 21 February 2007 23:54

Yıllar önce, Cem Özer henüz ününü kaybetmemiş, Beyaz’ ın onun yerini almasına daha bir kaç yıl var. Her talk show un rüyası Cem Yılmaz o günkü programa konuk. Gülünüyor, eğleniliyor. Demet Şener falan da var.
Yalnız dikkat ediniz, Cem Yılmaz o zamanlar ne kadar da aç, hevesli insanları güldürmeye. Şimdiki ağır halinden çok farklı.
Neyse işte, izleyiniz, gülünüz.

Araklanmis fikirler

Dicky | 08 June 2004 05:49

Malesef her yaratıcı fikir ömrünü tamamlayıp, huzur içinde sonsuz uykuya dalabilecek kadar şanslı değil. Bazende bir mezar hırsızı çıkıyor ortaya, onu alıyor, biraz allıyor pulluyor, ve kendi zombisi olarak salıveriyor ortalığa. Bu iki Serdar erener örneğinde olduğu gibi; “>Arçelik basın ilanı ve cem özerli evy lady reklaminin orjinalleri 1 2. bu site‘de arak reklam konusunda iyi bir kaynak… Yaratıcı fikrin ömrü ne kadar? gecende elime geçen, açıkhava reklamlari ile ilgili bir seminer videosunu seyrettikten sonra fark ettim ki, 45 dakika gibi bir süre içerisinde ellinin üzerinde uygulanmış harika fikir izledim. Hepsi ben izlemeden çok önce ömürlerini tamamlamış, yaratıcılarının ve ajanslarının portfoliolarında, reklam arşivlerindeki yerlerini almışlardı. Düşününce çok acı verici geldi, oturup gelmesini beklediğiniz eşsiz fikir sonun ortaya çıkıyor, uygulamaya geçiyor, genellikle hızla tüketilip posa halinde bir köşeye atılıyor. Kaçınılmaz son. İşin doğası bu, her zaman yeni yaratıcı fikirler olucak, yeni reklam mecraları ortaya çıkıcak, şeytanın hiçbir zaman tek ismi ve adresi olmayacak. fikir hırsızlarınında sonu olmadığı gibi.