bildirgec.org

bakla hakkında tüm yazılar

yazı salatası…salata yazısı

nazokiraze | 15 January 2009 17:38

Öğle ve akşam öğünlerinde sevilen, sevilmeyen, agır, hafif, çok,az,etli, sebzeli, kalabalık, yalnız, güzel, çirkin ne yenirse yensin hepsinin tek bir ortak noktası vardır salata.

Kimsenin hayır demeyeceği, zevke göre hazırlanan insanın içinden geldiği gibi çeşitlendirebilecegi bir yiyecek salata. Ben de her insan gibi salata düşkünüyüm, sofrada salata yoksa en azından birkaç parça yeşillik alır yanıma öyle otururum, ille salatamsı birşeyler olacak cacık, yogurt asla yerini tutmaz salatanın mutlaka salata…

Salata yapımında herkesin kendine göre yaptıgı çeşitler vardır kimisi mevsim salatası sever kimisi çoban kimisi sirkeli yer kimisi limonlu benim için farketmez salata olsun çamurdan olsun. Herkesin özel salatası muhakkak vardır ailemizde hala salatası denen salata vardır kayınvalidem ailenin tek halası 6 abisi dolayısıyla bir sürü yegeni var o yüzden herkesin halası ailede:) kayınvalidemin yaptıgı salatanın adı yıllardır salata yaparken çok kocaman kestigi parçalardan dolayı öyle kaldı şimdi herkes nerde iri taneli koca yapraklı salata görse hala salatası der. Benim salatalarım övünmek gibi olmazsa güzeldir içine bazen peynir rendelerim bazen zeytin koyarım karnıbahar haşlar koyarım dereotu eklerim yaparımda yaparım tadından yenmez.

Karaburun’da…

kopanisti | 30 April 2008 13:55

Evet nerde kalmıştık. Hah tamam tekneyi Saipaltı barınağında emniyete aldıktan sonra Karaburun’a iniyoruz. Belediye Başkanı minübüs ile ring seferi organize etmiş, hazır olanları İskele’deki pansiyonlara transfer ediyor. Sıcak su ile duş almak iyi geliyor, temiz kıyafetler giyip kokular sıkarak dışarıya atıyoruz kendimizi, iskelede biraz yürüyüp dağları yeşilliği seyrediyoruz. Karaburun birkaç özel şeyle çok meşhurdur.

Enginar, belki de Türkiye’nin en güzel enginarı burada yetişir. İlk ürünü İstanbul’dan gelip tarladan kaldırır götürür konserveciler, ikinci hasat da taze taze satılır, bir kısmını köylüler yol kenarında kurdukları tezgâhlarda ve merkezde haftada 2 gün kurulan pazar yerinde satarlar. Enginarın en lezzetli zamanı kafasının bir hanım yumruğu büyüklüğüne ulaştığı zamandır, 2o dakkada pişer, çok leziz olur, bunun yanında bakla da yetiştirilir tarlalarda. Tamamen organik mis gibidir.

4 adet enginar alırsınız saplarını keser dış yapraklarını beyazlar gözükene kadar koparırsınız bu arada limonla ovmayı unutmazsanız enginar kararmaz, bıcakla uç kısımlarını keser atarsınız, içini bir kaşık yardımıyla oyar tüylerinden ve sert iç yapraklarından arındırır suda biraz bekletirsiniz, ister bütün ister 4 parça ister ikiye bölerek. Yarım kilo da bakla ayıklarsınız onları da suya atarsınız ki kararmasın. Onlar suyun içinde banyolarını yaparken 2-3 tane taze soğanı beyaz ve yeşil kısımlarını birlikte ince ince kıyarsınız, dereotunu ayıklayıp onu da ince ince kıyarsınız. Çelik tencereye enginarları, üstüne baklaları, üstüne kıyılmış taze soğanları koyarsınız miktarını isteğinize göre ayarlayıp şeker ve tuz ilave edersiniz, yarım su bardağı su ekleyip kısık ateşte 20 dakika pişirirsiniz, mis gibi olur. Bunu bir servis tabağına alırsınız ki tencerede sıcakta kalıp pişmeye devam etmesin, soğumaya dursun. Soğuyunca üstüne Karaburun’dan aldığınız zeytinyağını salataya döker gibi bocalarsınız, en üstüne de kıyılmış dere otunu serpiştirirsiniz.
Tırnak içinde söylemeliyiz, yemeğe bilerek, pişerken zeytinyağı eklemiyoruz, çünkü 80 dereceyi geçen sıcaklıkta zeytinyağı özelliğini, sağlığını, aromasını kaybediyor ve artık zararlı madde üretmeye başlıyor.