bildirgec.org

atatürk hakkında tüm yazılar

Yemekteyiz ve Atatürk

321ksd | 07 November 2008 10:49

ön bilgi(programı bilenler direk diyaloğa geçebilirler.); şov teve yemekteyiz adlı bir program yayınlıyor. 5 yarışmacı her gün birine misafir oluyorlar, ev sahibinin yemeklerini yiyorlar, yemekler hakkında yorum yapıyorlar ve gecenin sonunda yemek hakkında aslında rakipleri olan arkadaşlarına puan veriyorlar. yani yarışmacı bir diğer yarışmacıya puan veriyor. bi nevi örovizyon gibi. amaç yarıştırmak değil kızıştırmak tabi. ben de mümkün mertebe kaçırmamaya çalışıyorum(kurslardan vakit kalırsa).
ev sahibi; Figen hanım.

Figen’i tanıyalım; daha önce misafir olduğu iki evde yemekler hakkında kusur bulmasıyla meşhur.
ön bilgi iki; mevzu bahis olan yemek; pastırmalı kuru fasulye.
DİYALOGLAR(a geçelim);
yarışmacılardan biri: figen hanım bence yemek biraz basit kalmış. yani size çok kıymetli bir misafir gelse, kuru fasulye mi ikram edersiniz.
figen hanım: kuru fasulye Atatürk’ün yemeği ama.
NOT:atatürk’ü bir meta bir tahassüngah olarak kullananların durumu aynı buna benzemiyor mu?

Bir Amatörün “Mustafa” Deneyimleri

COMPUTER06 | 03 November 2008 15:06

Bir Can Dündar yapımı. Mustafa. Daha önce Sarı Zeybek adlı belgeseliyle tüm izleyenleri etki altına alan Can Dündar 29 Ekim’de vizyona giren bir güzel yapıma daha imza attı. Mustafa Atatürk’ü doğumundan ölümüne tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Fragmana buradanulaşabilirsiniz. İlk 150.026 kişinin seyrettiği filmi bende yine ilk gün Ankara’da seyrettim. Film Atatürkle ilgili tekdüze yapıtlara hiç benzemiyordu ve açıkçası beni de çok etkiledi.
Filmin başında Atatürk’ün çocukluk psikolojisi, babasının ölmesinin üzerindeki etkileri ve dayısının yanındaki günleri anlatılıyor. Ayrıca Atatürk’ün üç yaşında ölen abisinin mezarının bir fırtına sonucu açılması ve cesedi de çakalların yemesi filmin acıklı sahnelerinden birisi.
Daha sonra Atatürk’ün yeniden evlenen annesine kırılıp ona danışmadan Manastır’daki askeri okula gitmesi, burada yaptıklarına yer veriliyor.
Sonra Mustafa Kemal’in harbiye yılları farklı kaynaklarla ekrana getiriliyor. Film süresince sürekli telgraf ve mektuplardan yararlanılıyor. Atatürk’ün Harbiye yıllarında çektiği para sıkıntısı ise o yıllarda tutuğu not defterlerinden anlaşılıyor. Ve Atatürk tam mezun olacakken yasadışı örgüt kurmaktan tutuklanıyor. Artık iki seçenek kalıyor ki onlarda idam ve sürgün. Önder Şam’a doğru yola çıkıyor. Bir Rumeli çocuğuna Şam çok soluk geliyor. Bu noktada Atatürk’ün ilk sevgilisi Madam Korin’le olan Fransızca mektuplaşmaları ekrana geliyor.Atatürk burdaki ilk savaşından sonra Çanakkale’ye geçiyor. Buradan Madam Korin’e yazdığı mektupta göğsündeki saati paramparça eden şarapnel parçasından bahsediyor. Film böyle devam ediyor. Biz şimdi birazda filmin esprili yönlerini el alalım.
1.Atatürk Milli Mücadele başında Ankara’da Ziraat Mektebi’nde kalıyor ve her an boğazlanma korkusuyla yaşıyor. Bİr gün pencereden birduman bulutu görüyor. Hemen yaverine “Oraya git ve eğer onlar isyancılar ise geriye doğru iki el ateş et” diyor. Yaver gidip bakıyor. Geri döndüğünde Atatürk “Hay Allah müstahakını versin.” diye cevap veriyor. Gelen bir sığır sürüsü.
2. Atatürk istasyon binasında kaldığı günlerden birinde mum alacak parası olmuyor. Emir çavuşu Ali’ye diyorki éBn karanlıkta yatamam çocuk!” Ali hemen bir gaz lambası kapıp getiriyor. Sabah bir kalkıyorlarki Atatürk is içinde.
3. Afet İnan Cumhuriyet ilan edildikten sonra neden bu kadar kısa bir konuşma yaptığını sorunca Atatürk şöyle cevap veriyor: “Dişlerimi yeni çektirmiştim.”
Bu filmi mutlaka izleyin.

Cumhuriyet Coşkusunu Yaşamaya Gidiyoruz !

self respect | 01 November 2008 13:40

Cumhuriyet Coşkusunu Yaşamaya Gidiyoruz !

Bu Kamil Koç’un reklam sözü. 29 Ekim – 10 Kasım arası ankaraya gidiş geliş 20 ytl.

Herkesin gitmesi için yapılmış uygulamaya bende katılıp Ankaraya gideceğim ve Atamı yerinde ziyaret edeceğim.

Atatürk’ün Çok Beğendiği Kitap

tekin61 | 29 October 2008 16:28

Beyaz Zambaklar Ülkesinde

Beyaz beyaz zambaklar! Bakın ne hoş!
Beyaz beyaz zambaklar! Bakın ne hoş!

Zambaklar kadar hoş bir yer hayal edin. Bir ova gibi, yüksekçe bir dağın doruğu gibi bir yer. Tepelerden aşağıları, geniş düzlükleri ya da sıra sıra dağları görebildiğiniz bir yer. Ve buraları zambaklarla donatın. Zambakların arasında dolaştığınızı ve burnunuza hoş kokular geldiğini düşünün.

Yüksekçe bir yer...
Yüksekçe bir yer…

Neşeli insan sesleri kulağınıza uzaklardan geliyor. Önünüzde zambaklar, arkanızdan şarıl şarıl akan bir nehir ya da ufak köy çeşmesinden akan suyun huzur veren sesi geliyor. Ve bu yeri gözünüzün önüne getirmeye çalışın.