bildirgec.org

asosyal hakkında tüm yazılar

çöplükte kahvaltı

aylakadamveben | 09 August 2008 13:38

ne bulmayı umuyo ki..hayır şu giyinişine bakılınca;güneş gözlüğü,beyaz yazlık ayakkabılar,zorlasan pekala şık denebilecek pantolon gömlek,hatta saçlarında röfle mi meç mi..hani yakıştıramıyosun.önce kaşar.hep öyle başlıyorum.eski kaşarın tadı daha iyi.yüzde doksanı yağ onun diyo.düşün 2-3 ay öncesine kadar şu ağzıma götürdüğümün en az 5-6 katı büyüklüğünde parçalar yiyodum her seferinde.kendini tutmanın erdemi.serin ol.bi yandan geliştiğine dair bir kanaat geliştirmene de yol açmaz mı.toplumun.çöpü bile para eder olmak.bi naylon torba aldı.kaç bin yıl diyodu;doğanın,toprağın onu hazmetme süresi.bu çok amatör bi ruhla yaklaşıyo ama.belki de yürüyüşlerini bi amaçla süslemek derdi.ovv,ne kadar da derin düşüncelisin.bıraksak seni daha ne anlamlar yüklersin kimbilir.sen ve edebi zırvalamaların.çöp karıştırıyor yahu kadın.senin hastalıklı ruhunun ve onun yarattığı asosyal kişiliğinin yaşama tutunma çabalarının ürünü olan küçük oyunlardı onlar.saatlerce yürüyüp,ulaşmak istediğin son noktaya gelince bi gazete alırdın.oraya kadar yürümenin amacı o olurdu kendince.evden beş dakka uzakta aynı gazetenin bulunması saçmalıkla temas etmene neden olurdu..ikili olsun diyen sesi bilirsin.tamam mı diye bakıyorum tahta,desenli tepsiye.-çocuklar herkes otobüse bindiğinde birlikte otudukları arkadaşı yanında mı bi baksın..reçelin kankası peynirdir,süt ürünleri diyelim;kaşar peyniri,beyaz peynir,minci..-benim yanımdaki arkadaş yok.zeytine kulak verelim.en alt bölümden hıyar,şu sütü kenara çekelim,incelerinden bi domates ve yoğurt kabının içinde biber.niyeyse iki renkler;açık yeşil,koyu yeşil..koyu renkli olanların acı olduğuna dair yanlış bilinçlenme.yeni yeni yeniyorum.önce ikiye,sonra bölünen parçaları dörde.domates hazır.hıyar en fazla beş,bilemedin altı parça olmalı.bi seferde yiyebileceğin kadar fazla yemek için.hay senin kalori manyaklığına.genellikle o,iterek götürdükleri tekerlekli araçlarla dolaşıyolar.ama kamyonetle yanaşanını da gördüm.kartonları falan alıyolar.diyorum böyle dolaşacağına çöp arabalarının boşaltıldığı yere git direk.oralarda değerli eşyalar bulunduğuna dair söylenceler..bi parça peynir,reçele bandır çatalı,çıkar,çatala bulaştığı kadar reçel ağıza.üffrrp..bi zeytin,domat,hıyar,biber.üffrrp.asla karıştırmam bu sırayı.niye mi.bilmiyorum..ben söyliyim.hastasın oolum sen..şundan olabilir;zeytin-reçel asla biraraya gelmez.o yüzden eşleşme yapıldığında böyle bi düzen oluşuyo..komşu kadınlardan biri elinde çöp dolu poşetle çöp tenekesine yaklaşırken,ali efe pencerenin pervazı üzerinde ayakta duruyor,ben de ordan düşmesin diye arkasından onu tutuyorum.ali efe iki buçuk yaşında.ilgi alanımız kediler.biri atlayıp çöp tenekesinin içine giriyor.o da payına düşeni almak istiyor.yaklaşan ilginç ana dair ali efeyi uyarıyorum.kadın çöp tenekesine bi iki adım kala duruyor.elindeki poşeti yükseğe doğru fırlatacak pozisyonu hazırlamak için önce geriye doğru götürüyor kolunu.sonra olanca kuvvetiyle fırlatıyor.ayyyy..kadın çöpten üzerine doğru atlayan kediyi görünce bi çığlık koparıp,geriye doğru atmaya çalışıyor kendini,bi yandan da kollarını yüzüne siper ederek.hahaha…bunlar da ali efenin evi çınlatan kahkahaları..üffrrp.son yudumu da içiyorum.yumuşak içimli diyodu.yine de süt katmadan içemiyorum.yadırganacak bi durum yok.bi renge isim bile olmuş.sütlükahverengi.

sosyal… asosyal… e-sosyal…

odo | 06 December 2007 00:33

itiraf etmeliyim. bu yazı yalnızca başlıktan ibaret olsaydı da meramımı anlatmış sayacaktım kendimi. ama başlıktan ibaret bir yazı gönderemezdim. e o zaman başlığın altını bir şeyler de karalamalıydım.

kendi kendime internet sosyalliği üzerine düşünüyordum ki aklıma e-sosyal tanımı geldi. daha önce kullanılıp kullanılmadığını bilmiyordum. ama çok hoşuma gitmişti.
ve çok açıklayıcı olduğunu düşündüm. zira, internet sosyalliği sosyal değil, asosyal değildi. e-sosyal iyi oturuyordu.
bu üçleme hoş bir tez-antitez-sentez modeli de olabilirdi.

yazayım bunu dedim, altını ne ile dolduracağımı bilemeden.

asosyal ağ: bugroff

odo | 10 November 2007 13:49

sosyal ağ siteleri pıtrak gibi çoğalırken karşıt seslerin de ortaya çıkması çok doğal. bugroffda işte bu karşıt seslerden biri.

yoldash‘ta anti-facebook başlığı altında tanışmış olduğum bugroff asosyal ağında kimseyi davet edemiyor, kendiniz dahi üye olamıyor, giriş değil ancak çıkış linklerini görebiliyor, kendinize benzeyenlerle ilgilenmiyorsunuz vb. aslında hiçbir şey yapamıyorsunuz.

İnternet asosyalleştiriyor mu ?

| 02 May 2007 11:50

Türkler çok televizyon izliyor, televizyon aptal kutusu insanı saflaştırıyor diye bir çok şey duyduk şimdiye kadar , ben yaklaşık 6 senedir televizyon izlemiyorum pek, hiç de eksikliğini hissetmedim hissetmiyorum da bazen dizi izliyorum çok nadir aklıma gelmiyor çoğu zaman ve çok televizyon izleyen insanları asosyallikle suçluyordum. Ancak ben televizyon izlemiyorum tamam ama vaktim yine bir ekran başında geçiyor hemde televizyondan çok daha uzun süreler kalıyorum. Eee! Devir değişiyor, artık yeni nesil asosyalleşme aracımız yoksa internet mi ?

Dip not: bu yazı hiçbir bilimsel kaynağa dayamamaktadır ve alıntı içermemektedir, sadece kişisel düşüncemi ve kişisel bir soruyu içerir 🙂

Yalan dünya

winmaker | 17 July 2006 15:39

En kalabalık ortamlarda bile asosyalleşmeyi başarabilen günümüz teknomanyaklarının en büyük korkusu olan günün birinde yalnız kalamama‘ya şık bir çözüm bulunmuş: altı sandalye, üstü feshane. Sadece elinizdeki teknolojik aygıta odaklanabiliyorsunuz bu sayede. Porteybıl versiyonunu isterseniz Joe Malia’dan temin edebilirsiniz.

knight online lâneti ..

cebrailiye | 30 March 2006 04:55

kardeşimin yüzünü beğenmiyorum son günlerde ; boş boş bakıyor.uzun süredir hayatında sadece şu lânet oyun var. kız arkadaşını bile gözü görmüyor. tipik asosyal kimliğe bürünmüş durumda. okulu bırakmış olmasını bile buna bağlıyorum ; her ne kadar annem inanmak istemese de..
nedir bu ve nasıl yardım edebilirim hiç fikrim yok. ama giderek kötüye giden bir şeyler var. zayıfladı iyice. hiçbir sosyal etkinliği yok. mümkün mertebe az uyuyor. konuşmaya çalışıyorum konu yine bu oyun üzerinden açılmak zorunda çünkü başka şeyler hakkında konuşmak mümkün görünmüyor , ilgisiz kalıyor. nasıl bir çıkmaz bu ?
benim kardeşim yakışıklıdır . kızlar her dâim peşindeydi ve sık sık değişirdi çıktığı kızların adı.kızardım ona. bir yandan da düşünürdüm bu bebeksi suratta ne buluyor bu kızlar diye ..” kendine has bir çekiciliği var demek ki veledin ” der, geçerdim.şeytan tüylüdür.kim görse bayılır. annemin arkadaşları bile nazar boncuğu muamelesi ederlerdi çocuğa. ne kadar da geride kalmış görünüyor tüm bunlar.
hayat doluydu benim kardeşim. cem yılmaz’ı aratmayan espriler yapar hepimizi gülmekten öldürürdü. futbol oynar ve seyrederdi. tiyatroya meraklıydı. karakteriyle hiç bağdaştıramasam da halk oyunlarında bile seve seve yer alırdı. öğrenci birliği başkanı,sınıf başkanı kimlikleri ile bizleri gururlandırırdı.okulu astığı günler ise hep bir eğlence için olurdu ve devamsızlıktan kalmaya ramak kala yine kurtarırdı paçayı. kızsam da ; içimden ” genç işte yapacak tabi ” der ,affederdim. hem gelen karne ve okulda aldığı başarılar yüzümüzü güldürmeye yetiyordu.
ne oldu da bu duruma geldik bilemiyorum. bir oyun mu buna sebep oldu ? ne yâni ; hipnotize olmuş gibi gezmesi buna bağlı olabilir mi ? konuştuklarımı duymuyor. çok az yemek yiyor ( 1 öğün). hiç gülmüyor artık. herşeyle başedebileceğimi sanan ben çaresizlikle düşünüp duruyorum. psikolojik destek almasını istesek bin türlü bahaneyle reddedecek, biliyorum.
bilsem nasıl yok edilir bu oyun, hiç durmayacağım ama bilmiyorum işte. bu oyunla ilgili okuduklarım, beni an be an dehşete düşürüyor. 3 milyon kişinin aynı anda oynadıkları bu oyun, kimbilir kaç aileyi daha bizim durumumuza getirdi ? hangi sırtlanlar köşeyi dönüyor bu işten ? çocukları yok mu onların ? bunu yapmaya kimin hakkı var ?
kardeşimi geri istiyorum !
sabahın bu vakti bir çâre arıyorum.
hem kimbilir, belki biri biliyordur ne yapılacağını ..

oyuncuyum. peki asosyal miyim?

gameover | 23 March 2006 16:55

game on! diyor ki, eskiden oyuncular toplanırlardı lan partileri yaparlardı. arkadaşlar sırtlarlar bilgisayarları birbirlerinin evlerine giderdi böylece bir sosyallik oluşurdu. artık multiplayer oyunların iyice bağımlılık yaratmasıyla buradaki sosyallik de elden gidiyor diyor. insansak mı?

Utq’dan

utq | 14 February 2004 15:56

Hepimizin başına gelmiştir,hala da geliyordur.Hayatımızın belli bir döneminde,
periyodik olarak peder bey veya valide hanım odamızın ağzında dikilip,bütün peder& valide çiftlerinin ortak repliği olan şu sözü söylemiştir:”Bilgisayarını kapat da yat
artık!”.Ben şahsen bu sözü kaç kere duyduğumu hatırlamıyorum bile.Ama,işte
buradayım.Ben klavyenin başında,siz bir otobüste veya evinizin sıcak ortamında,
bir birliktelik içinde…Kendimize bilgisayar oyunlarındanoluşan,kurtarılmış bir
dünya yaratıp, anahtarını da yıllar önce atmışız.Bazı insanlar biz ve bizim gibilere”asosyal”, bazılar ”bilgisayar manyağı”diyebilirler.İnsanlığın bilgisayara bağımlı olduğu
bu çağda,geri kalmış cahiller olarak gördüğüm bu insanlara verilebilecek en iyi yanıt,
bir soru sormak olacaktır.Şu soruyu: ”Sen içindeki çocuğu ne zaman öldürdün?”Geniş bir hayal gücüne ve onunla eş değer bir miktarda bilgi dağarcığına sahip olan
tanıdığım bütün insanların öyle veya böyle bilgisayar oyunlarıyla ilgisi var.Ve
şahsen ben bilgisayar oyunlarını bu kadar sevdiğimi soranlara, en kısa ve öz
olarak,oyunları etrafımdaki dünyanın pisliğinden kaçmanın en masumane yolu
olarak gördüğümü söylüyorum.İçki içmiyorum, uyuşturucu kullanmıyorum, elime
silah alıpdünya görüşü benimkiyle uyuşmayanları öldürmüyorum. Bakın,üstüne
basa basa tekrar ediyorum:
BEN SaDECE OYUNLaRDaN OLUŞaN BU DÜNYaMDa
RaHaT BIRaKILMaK İSTİYORUM !!!
Ve sanıyorum bu hepimizin ortak isteği,öyle değil mi?