uzun zamandır dünya gündeminde yer alan birçok önlemin alındığı ve insanları tehdit eden domuz gribini yok edecek maddeyi türk bilim adamları üretti.ve makaleleri ünya tıp literatüründe yayınlandı.türk bilim adamları domuz ve kuş gribini ortadan kaldırabilecek formülü buldu.bulunan bu maddenin virüsler üzerindeki etkisi sağlandı.birki özlerinden bu maddeyi üretmeyi başaran faruk durukan hedefinin türk ar-ge’sinin dünya ar-ge’sinin üstüne çıkarmak olduğunu belirtti.haberin detayları
http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2009/05/11/cilgin_turkler_iki_yilda__100_turk_mali_otobus_tas
Avrupa Komisyonunun araştırma görevlileri için oluşturduğu sayfanın adı : EURAXESS
Bu site aracılığıyla, avrupa çapında araştırma görevlisi olarak iş bulabilir, başka ülkeye taşınmanın zorluklarını, sundukları ücretsiz servislerle atlatabilir ve en önemlisi Araştırma Görevlisi olarak Avrupa Beyannamesinin size tanıdığı haklar hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.
İyi planlanmış ve devamlı AR-GE yatırımlarıyla kazanılan inovasyon gücünün küçük şirketleri bile bir kaç yıl içinde dünya devi haline getirebileceğine hepimiz şahit olduk. Bilgi-iletişim sektörü geç kalmayı kabul etmiyor. sürekli yenilik üreten şirketlerin hızlı rekabetine karşı inovasyon olmazsa olmaz bir hale geldi. Bu hesapla Turkcell sonunda dev bir iletişim şirketi olarak devam edebilmenin gereğini yaptı, Turkcell Teknoloji Merkezi‘ni kurdu. TÜBiTAK-MAM Teknoloji Serbest Bölgesi bünyesinde 15 milyon dolar yatırımla gerçekleştirilen ve 8000 metrekare kapalı alana sahip kurulan merkezde, 280 kişi çalışıyor. Bu 280 kişilik genç ve nitelikli kadronun 500’e çıkarılması düşünülüyor. Üslenilen görev; tersine beyin göçü yaratmak ve dünya çapında işler çıkarmak bunları ihraç etmek. Merkez içerisinde Google ve benzeri şirketlerin ofislerinde olduğu gibi, çalışanların rahatları öncelikli olarak düşünülmüş. Tırmanmak için yapay kayalıklar, taze meyve suyu içilebilen barlar ve tabiki çok hızlı internet bağlantısı bulunuyor . [video]
Araştırmayı seven, deneyci, mucit ruhlu insanlar mısınız? Peki 1,000,000 $ kazanmak ister misiniz? Cevabınız “Eh, neden olmasın?” ise InnoCentive‘e bir gözatın.
InnoCentive 2001 yılında Indianapolis’te kurulan bir “açık inovasyon” şirketi. Şirket bugün Waltham, Massachusetts’deki merkezinden yönetiliyor.
InnoCentive bir inovasyon şirketi olmasına rağmen bir Ar-Ge kuruluşu değil. Misyonu, problemlerine çözüm arayan, aralarında Rockefeller Vakfı, Procter & Gamble ve Eli Lilly (yabancı gelebilir, ben Prozac‘ın üreticisi diyeyim) gibi alanlarında lider vakıf ve şirketleri, çözüm sunabilecek bireyler ve gruplarla buluşturmak. Şirket, bu yönüyle Web 2.0‘la hayatımıza giren ve henüz çok yeni bir terim olan (ilk kez Haziran 2006’da Wired Magazine‘de kullanıldı) bir ‘crowdsourcing‘ (bazı kaynaklarda ‘vatandaş bilimi (citizen science)’ olarak da geçiyor) proje ajanı.
http://yavuzselimsen.blogspot.com/2008/01/raky-inlilere-sevdirmeye-alyoruz.html
Bilkent üniversitesi nanoteknoloji araştırma merkezi, nanobilim ve nanoteknoloji alanlarındaki ar-ge çalışmalarına ve bu konuda sağladığı eğitim imkanlarıyla Türkiye de nanoteknolojinin gelişmesine büyük katkıda bulunuyor.
Merkez bünyesinde barındırdığı nanoteknoloji bölümüyle bilim ve mühendislik fakültelerine nanoteknolojik araştırma imkanı sağlıyor, ayrıca Türkiye nin bütün üniversitelerine kapılarını açan Bilkent üniversitesi nanoteknoloji araştırma merkezi sayesinde bu bilim dalının türkiyede yaygınlaşmasına fayda sağlıyor.
Microvision firması LCD ve projeksiyon alanında Ar-Ge çalışmaları yürüten bir araştırma firması. Burdaki habere göre son ürettikleri ürün ise Motorola Cep telefonu üzerine yerleştirilen Projeksiyon ( Gösterim ) sistemi.Prototip itibarıyla dünyanın en küçük ve kullanışlı cihazı olmaya aday.Ürün Hakkında bilgiye buradan, firmanın diger ürünlerini ise buradan incelebilirsiniz.
Arkadaşlar bu minnacık Robotları, şu an hergün görme imkanımız yok ama yakın bi gelecekte herkesin bir robotu olacak gibi… Şimdi onları sizlere tanıtayım:
PicoRobot:
Poorrobot’a göre dünyanın en küçük robotu ünvanının sahibi. Ama ne yazıkki teknik bilgi verilmemiş. Ama dilerseniz videosunu izleyebilirsiniz.
Ants:
İşte benim favorim… MIT artifical intelligence tarafından yaratılan bu minik robotlar, teknoloji limitlerini zorluyorlar. Tıpkı karıncalar gibi birbirleri ile anlaşabilen bu minik robotlar, 4 ışık sensörü, 4 kızılötesi sensörü, çarpışma sensörleri, yiyecek sensörleri gibi, 17 sensör aracılığıyla anlaşabiliryorlar. Şu an bir lideri takip etme, bayrak kapma gibi oyunları başarı ile oynayan bu ufaklıkların, gelecekte neler yapabileceğini tahmin bile edemiyoruz.
Video için şuradan:::
Avrupa’nın yüksek teknoloji inovasyonunda feci bir kabızlık çektiğini artık cümle alem bilmekte. Elbet Türkiye ile değil ABD, Japonya, hatta Güney Kore ve Çin’le kıyaslandığında öyle. Sadece benim Almanya ve Fransa’da lisans yapıp genetik ve nanoteknoloji gibi ‘fazla’ ileri teknolojilerde çalışmak isteyen üç arkadaşım ABD’nin yolunu tuttu. Avrupa’dan aktardıkları izlenimler de bu paralelde oldu hep. Nitekim çalışmadan çalıştırıp rahata kavuşan ve bu rehaveti bir türlü üstünden atamayan Avrupa’nın kendi Komisyonu bile durumu itiraf etti. Haftabaşında açıklanan Avrupa Konseyi raporuna göre Avrupalı devletler ve firmalar Ar-Ge’ye acilen daha fazla ve sürekli yatırım yapmazsa birkaç yıl içinde Güney Kore’nin gerisinde kalacak. Bir tarafta tüm Avrupa, öbür tarafta Güney Kore!!! İşte bu gerçekçi raporda bir de firmalara fırça kaymış Avrupalı raportör. Diyor ki “Ar-Ge’ye yatırım yapın.. hemen ve şimdi..! Yoksa fazla uzun olmayan bir vadede teknolojik dünyaya hiçbirşey satamayacak hale geleceğiz! Detayları merak edenler buradan lütfen
