bildirgec.org

apartman hakkında tüm yazılar

satıştaki toki konutları

OmerUludag | 19 January 2008 16:30

Şu anda yaptığı konut sayısı 280.000′i aşan TOKİ hedefini 500.000 konuta çıkardı. Bir çok şehirde satışlarına devam eden Toplu konut idaresi yaptığı konutların yanında okul, hastane, ticaret merkezi, spor salonu gibi sosyal donatıların yapımına da imza atıyor.

toki-toplu konut idaresi
toki-toplu konut idaresi

Konut satışları kura ile veya açık artırma ile yapılabiliyor. Şehrinizde satışta bulunan konutları öğrenmek için bu haritadan faydalanabilirsiniz. Satış biçimlerine ve hitap ettiği gelir grubuna göre ailenize uygun konuta kavuşabilirsiniz.

67 nümero

aRRoGaNTe HoMbRe | 24 August 2007 15:09

Bazılarımız için Hafif.org arada sırada baktığımız, vakit geçirdiğimiz alelade bir siteyken, çoğu hafif üyesi ya da başka bir deyişle hafif apartmanı sakini, burayı ikinci bir evi gibi görmeye başladı. Sanal da olsa bir aidiyetlik duygusu yaşatıyor bazılarımıza. Tartıştığımız, çatıştığımız, hatta zaman zaman sınırları aşıp küfürleştiğimiz üyelere bile apartmanımızdaki bir komşu gözüyle bakıp, yaşanan tatsız olaylar sonrasında onlara hoşgörü ile sarılıp, barışıbiliyoruz. Biliyoruz ki o da bu apartmanın bir parçası, sitenin bir başka rengi ve olmazsa bir şeyler eksik kalacak. O yüzden değil mi gidenlerin arkasından yazılan gitme ağıtları ? Gidenler de o sebepten dönmüyorlar mı yine..?

Sen Şimdi Niye Böyle Yapıyorsun ki Güzel Kardeşim?

pilli pati | 20 August 2007 09:19

yell
yell

Bayılıyorum bu reklam repliğine

Yahu, bizim apartmanın neredeyse tamamı manyak. Ben dahil! Hepimizin türlü türlü manyaklığı var. Ama severiz birbirimizi. Sokağa, bakkala, yürüyüşe çıkarken karşılaşsak birbirimize kapıları tutar, geçmek için öncelik veririz. Sonra da asansörü buram buram kokutan, yaz günü sürülen pis ağır parfümler için birbirimizin ardından söveriz…

– Evet, niye böyle yaparız ki, canım kardeşim?
– Bilmiyorum, asabiyiz, komple tikiz, bir şekilde sövmeden edemeyiz.

Almanya’da Taşınmak ve Amelelik (Medeniyet bu olsa gerek!)

| 13 August 2007 12:34

Amele kelimesinden hiç hoşlanmazdım. O kelimeyi kullanmayı da sevmezdim. “Iyyy amele gibi giyinmişsin” ,”Amele yanığı gibi olmuş”, “Amele gibi yürümesene oğlum” cümlelerinden dolayı amele kelimesine sıcak bakmam çünkü sanki amele aslında işçi demek değil. Aşağılamak için uydurulmuş birşey gibi… O yüzden sevmezdim. Biri öteki için “Amele gibi olmuşsun” dediğinde kızardım, üzülürdüm:( Sanki herkes annesinden ballı mı doğuyor?

Almanya’da yaşamak bir nevi kendi kendinin amelesi olmak demek. Giysi dolabı aldık geldik diyelim. Parça parçadır her bir yanı. Karton içinde alırsın. İçinde bir tarifi vardır. Ona göre inşa edersin kendi dolabını. Yapboz gibi işte:) İlk geldiğimde ders çalışma masası aldığımızda çok iyi hatırlıyorum bütün parçaları odaya döküp babamla iki gün boyunca onu yapmaya uğraşmıştık. Sonra mutfakta ayrı bir problemdir Almanya’da. Taşınılan evlerin mutfakları yoktur. Gider bir mutfak beğenir, ısmarlarsın. 1 ay sonra da hazır olur.O bir ay içinde de aç mı kalırsın susuz mu kalırsın senin bileceğin iş. Eeee medeniyet(!) başka tabii, kimse kimseyi tınlamıyor. Ya para verirsin gelip takarlar ya da kendin günlerce uğraşıp yine oyuncak parçaları gibi hepsini birleştirirsin. Yanlış olduğunda bozar tekrar yaparsın. Mutfağa en ucuzundan 2000 euro ödedin mi, bir de üzerine mükemmel bir amelelik yaparsın.

Şişli’de Bir Apartman (dairesi)

redorack | 15 July 2007 00:52

Tadı tuzu kalmadı buraların diyeceğim, konuyla tamamen alakasız olacak!

Derdim ev sahipleriyle! Sülalemde tek kirada oturan kişi benim. Yani temel olarak ev sahibi olmanın ne demek olduğunun gayet farkındayım. Tüm taşındığım evlere de hep gözüm gibi baktım. Konu şu:

KONU 1:

Buraya taşınırken (7-8 ay oldu) bir yer sormuştum istemeye istemeye. Belli ki sahibi de kiralamak istemiyormuş! Şişli’de, pencereleri ahşap doğrama (burada eski olduğunu kastetmeye çalışıyorum), yarı zemin bir daire. İçi karanlık. Ben dışarıdan görüyorum. Üstelik sahibinden! Deneyelim şansımızı, pek fazla kira vermeye niyetimiz yok nasılsa. Çakıyorum hemen cepten bir telefon, aman kapılmasın!

laterna

cosmicdust | 18 January 2007 02:41

Kırmızı panjurlu evde yaşıyorum ben. Bahçesinde tavşan elmaları var bir sürü. Okul havası katıyor bahçeye. Gittiğim lise de ve İzmir in sokaklarında çok olur. İyice kızardıkları zaman tatlarına da bayılırım. Keçiboynuzundan çok farklı değiller. Bir avuç yemeden tadına varamazsınız. Dikenlidir elinizi atıp bir avuç toplayamazsınız. Ama onları yemek dünyanın en eğlenceli işi oluyor kimi zaman.
Buraya taşınalı üç sene oldu. Evi senler önce görmüştüm. Bordoya yakın dış cephesi ve demir kapısındaki sarmaşıklarıyla uzun süre önünden gelip geçerken izledim. Bakımsız bahçesi ve hüzünlü rengi çekmişti beni içine belki bu kadar çok. Yaşanmışlık ve ardından bomboş kalma hissi. Birlikte yenen akşam yemekleri, edilen kavgalardan sonra çarpılan kapıların evin temellerinde bıraktığı izler. Çocuk ağlamaları, içeride çalınan eski bir secaattin tanyerli plağı, mutfakta mırıldanılan bir tango.
Eski İzmir hanımlarının ve beylerinin anıları bana geçti sanki evle birlikte. Belki şizofrence ama onlarla yaşıyorum artık. Akşamüstü bahçede çay içiyoruz bazen. Sokaktan bir laternacı geçiyor. rebetikolar çalarak. Mangalda demlendikçe tadı güzelleşiyor çayın. Bir yandan tömbeki kokusu dolduruyor bahçeyi. Sahilden gelen imbat çocukların saçlarında dolaşıyor. Son vapur dönüyor Karşıyaka’dan peşinde martı sürüsüyle…
Günlerce evden çıkmadığım oluyor. Huzuru bırakıp karmaşanın içine düşmekten korkuyorum. Evin içinde yürüyorum. Her santimetresini biliyorum evin artık. Her gıcırdayan tahta parçasının yerini, Tırabzanın üzerindeki küçük çentikleri, tel dolabın yanındaki gül oymalarının tüm kıvrımlarını. İki apartmanın narin duvarları ittirmesiyle her gün biraz daha küçülüyor evim.Apartman dairelerine taşınıyor insanlar. Bir sürü insan gelip gidiyor. Sonra boyuyorlar duvarlarını. Marleyleri sökülüyor. Sanki orada kimse yaşamamış kimse sevişmemiş, hiç kimse ölmemiş, kimse ağlamamış gibi ruhsuz badana kokusuyla baş başa, hatırlanmayacak bir sürü silik ruha ekleniyor yeni komşularım.
Ben ve evim yaşamaya devam ediyoruz…