bildirgec.org

2008 hakkında tüm yazılar

Pandora’nın Kutusu (2008)

queennothing | 15 January 2010 09:45

1960, Trabzon doğumlu sinemacı Yeşim Ustaoğlu‘nun yönetmenliğini üstlendiği 2008 çıkışlı sinema filmi “Pandora’nın Kutusu“, Türk Sineması‘ndan başarılı bir drama örneği. Derya Alabora, Fransız oyuncu Tsilla Chelton, Övül Avkıran, Onur Ünsal ve Osman Sonant‘ın rol aldığı yapım, Türkiye ve yabancı ülkelerde toplam 23 festivale katıldı ve farklı dallarda toplam on ödüle layık görüldü.

Nesrin, kocası ve oğlu Murat üzerinde bir düzen kurmuş, kuralcı ve kontrol delisi, orta yaşlı bir kadındır. Kızkardeşi Güzin ise ablasından farklı olarak, evli bir adamla ilişki yaşayan, özgürlüğüne düşkün bir kadındır. Öte yandan, her iki kadından da farklı olarak, ne düzenli bir işe, ne de gelire sahip olan, rahat bir hayat sürdürmeyi tercih eden Mehmet, hayatın çalışarak geçmesine değil yaşanmasına gerektiğine inanmaktadır. Bu üç farklı kişilik, uzun zamandan beri yüzünü görmedikleri annelerinin ortadan kaybolmasıyla elbirliği yaparak, anneleri Nusret’i aramaya başlarlar.

Solstice (2008) beni korkutamadın!

saltindagli | 14 January 2010 11:53

Fragmanı : http://video.google.com/videoplay?docid=-9075631531216610767

http://www.imdb.com/title/tt0473267
Oy ortalaması : 5.4/10
Oy veren kişi sayısı : 1,729

Ay dolunay şeklinde, yer ormanlık alan, 3 kız ve 2 erkek (sonradan 1 tane de kasabanın yerlisi katılıyor aralarına) ve yeni ölmüş yakın akraba.

İkiz kız kardeşler, ki ikisi de sanki aynı kişiye aşıkmış ve aralarında rekabet varmış havası veriliyor ilk başlarda, gün dönümünü kutlamak için toplanıp gizemli eski evlerine ormanın içine yolculuk yapıyorlar.
Gizemli bir kasaba yerlisi ile karşılaşıyorlar, adamın evinde avcılık yaptığı için hayvan postları olması çok doğal ancak adama seri katilmiş havası verilmeye çalışıyor filmde. Meğer ne kadar masum bir kişiymiş adamımız(!)

Her dakikası ölü bir kızdan bahsedilen filmde 1 sahnede hortlak görüntüsü ile 3-5 sn sizi etkilemeye çalışıyorlar.. Ancak benim gibi korku filmi seyretmeyen ve tırsan birini bile korkutamıyor film maalesef.

The Hurt Locker (2008)

queennothing | 14 January 2010 09:46

2008 yapımı olan “The Hurt Locker” (Ölümcül Tuzak), çıkış tarihi bir sene sonrası olduğu için 2009 olarak kabul ediliyor. Amerikan yönetmen Kathryn Bigelow‘un yönetmenliğini yaptığı filmin senaryosu Mark Boal‘a ait. Amerikan aktör Jeremy Renner‘in başrolünde yer aldığı yapımda iki defa Oscar’a aday gösterilen İngiliz aktör Ralph Fiennes, David Morse, Guy Pearce, Brian Geraghty, Anthony Mackie ve “Lost” dizisinde ‘Kate’ karakterini canlandıran aktris Evangeline Lilly rol almakta.

Bomba imha uzmanı Çavuş William James, daha önceden yüzlerce bomba imha etmiş, yüzlerce kez ölümle yüzyüze gelmiş cesur bir erkek, bir asker ve bir babadır. Irak’ta bomba imha eden özel seçilmiş bir grup Amerikan askerinin arasına katılan Çavuş,cep telefonunun bile patlamasına sebebiyet verdiği bombalarla ilgilenirken, grup çalışmasından uzak, kendi bildiğini okumaktadır. Öte yandan, birbirlerini korumakla yükümlü Amerikan askerleri, Çavuş William James’in bağımsız tavırlarından rahatsız olmakla birlikte, herkesi tehlikeye attığını düşünmektedirler. Bomba imha ederken Iraklı insanların seyircilik etmesini birer tehdit sayan Amerikan askerleri, kendilerince aldıkları güvenlik önlemleriyle hayatlarını korumaya çalışırlarken, Çavuş’un kendini bilen özgürlükçü tavırları, her seferinde hem kendisini hem de arkadaşlarını tehlikenin kucağına atacaktır.

RocknRolla (2008)

queennothing | 29 December 2009 14:35

İngiliz asıllı yönetmen Guy Ritchie‘nin yazıp, yönettiği sinema filmi “RocknRolla“, 2008 senesinde vizyona girdi. Ritchie‘nin çekim taktiği ve klasikleşmiş İngiliz aksanlı oyuncularıyla oldukça güzel bir 120 dakika sunan yapımda İngiliz aktör Gerard Butler, iki defa Oscar’a aday gösterilen İngiliz aktör Tom Wilkinson, Idris Elba, Toby Kebbell, Thandie Newton, Tom Hardy, Karel Roden, Jimi Mistry, Matt King, Gemma Arterton, Ludacris, David Leon gibi isimler yer alıyor. Filmin fragramını izlemek için buraya tıklayınız.

Küçük çetelerin, büyük çetelerin, yabancı çetelerin, çete olmayanların, hükümlülerin, hiçbir şey olmayanların içerisinde yer almak istediği tek bir yer vardır; emlak piyasası. Londra’ya başka bir gözle bakılmasını sağlayan bu piyasa, içinde barındırdıklarına tahmin edilenden (para, uyuşturucu, seks) çok daha fazlasını sunmaktadır.
Piyasanın patronu ise, senelerden beri aynı kişidir; Lenny Cole. Bir mülkün değerini iki sene geçmeden beş katına çıkarabilen, karun gibi zengin olan Lenny, dilediği kişinin bu piyasada yer almasını sağlarken, kazanç sağlayamayacağı işlerin düşmanlarının başına bela etmesini de biliyordur.

Son Cellat (2008)

queennothing | 28 December 2009 09:54

Macit Koper ve Hülya İniş‘in senaryosunu yazdığı, Siirt doğumlu yönetmen Şahin Gök‘ün yönetmenliğini üstlendiği 2008 çıkışlı sinema filmi “Son Cellat“, güçlü isimlerden oluşan kadrosu ve etkileyici kurgusuyla dikkat çekiyor. Türk Sineması‘nın çınarlarından Kadir İnanır‘ın başrolünde yer aldığı yapımda aktör Atilla Saral, aktris Jülide Kural, Erol Demiröz, Nihan Durukan yer alıyor.

Devrimci gençlerin geceleri sprey boyayla duvarlara yazı yazdıkları, afişler astıkları dönemin Türkiye’sinde iki hükümlünün birbiriyle bağdaşan, birleşen ve çelişen hikayesi.
Bayram, evine geldiğinde karısını başka bir adamla birlikte bulur. Bu durum, Bayram’a herhangi bir psikolojik darbe yaşatmadan Bayram, ikisinin de çoktan ölmüş olduğunu farkeder. Olay yerine gelen polislerse, hayatını arabacılık yaprak kazanan Bayram’ı sorgusuz sualsiz suçlu bulurlar ve Bayram hapishaneye mahkum olur.

Gitmek: Benim Marlon ve Brandom (2008)

queennothing | 14 December 2009 10:54

Hüseyin Karabey ve Ayça Damgacı‘nın senaryosunu yazdıkları, Karabey’in tek başına yönetmenliğini üstlendiği bir uzun mesafe aşkı öyküsü. Damgacı’nın Hama Ali Khan ile başrollerini paylaştıkları 2008 çıkışlı “Gitmek: Benim Marlon ve Brandom“da Ani İpekkaya, Cengiz Bozkurt, Mahir Günşiray, Volga Sorgu Tekinoğlu ve Nesrin Cavadzade rol alıyor.

İstanbullu Ayça, film setinde tanıştığı Iraklı Hama Ali ile aşk yaşamaya başlar. Hama AAli’nin memleketine dönmesi üzerine telefon ve mektup yoluyla birbirine ulaşan ikili, sabırla birlikte olacaakları zamanı beklemektedirler. Kuzey Irak’ta savaş çıkmasıyla endişelenen Ayça, Hama Ali’ye uzun süre ulaşamaz. Birkaç gününü böyle geçirdikten sonra Kuzey Irak’a gidip, Hama Ali’yi bulmaya karar verir ve yollara düşer. Hiç bilmediği bir ülkenin topraklarında sevdiği adamı arayan Ayça, yolda insanlığın türlü hallerine rastlar.

Süt (2008)

queennothing | 10 December 2009 12:13

Semih Kaplanoğlu, bir süre önce, 2007 senesinde vizyona giren sinema filmi “Yumurta“yı üçleme haline getirreceğini söylemişti. 2008 senesinde ‘Yusuf Üçlemesi’nin ikinci filmi “Süt“ü çeken Kaplanoğlu, olayları yine kendine özgü görüş açısına göre yansıtmış. Filmde aktris Başak Köklükaya (Resmi Web Sitesi), Melih Selçuk, Rıza Akın (Resmi Web Sitesi)ve kısa bir rolle yine Saadet Işıl Aksoy yer alıyor.

Zehra, oğlu Yusuf ile birlikte Anadolu’nun kasabaya yakın bir köyünde yaşayan dul bir kadındır. Ölen kocasından kalan ineklerin sütü sayesinde evini geçindiren Zehra’nın tek isteği, üniversite sınavında başarısız olan oğlu Yusuf’un bir meslek sahibi olmasıdır. Çalışma hayatına karşı ilgisiz görünen Yusuf ise yazdığı şiirleri yayımlayacak bir yeraltı edebiyat dergisi bulma peşindedir.

Rumba (2008)

queennothing | 09 December 2009 10:01

Üç dansçı/ yazar/ yönetmen/ oyuncu Dominique Abel, Fiona Gordon ve Bruno Romy‘nin yazıp, yönettiği 2008 çıkışlı “Rumba“, ‘bir tutam diyalog, bol miktar dans, az biraz hüzün ve alabildiğine sevgi’ olarak tanımlayabileceğimiz, sihirli tarifiyle güldüren, ağlatan, gerçek anlamda büyüleyen muhteşem bir tat. Adını Latin Amerika’dan çıkma bir dans türünden alan film, iki yetişkin çocukla mutluluğu yeniden tanımlıyor.

Dom ve Fiona, evli bir çifttir. Lakin, normal bir ilişki hakkında bildiğimiz her şeyden uzak kalan bu ikili, inanılmaz derecede kendi hallerindedir. Fiona ile birlikte yaşayan Dom, genç kadınla evli olduğunun farkında bile olmadan hayatını sürdürmekte, sevgi ve dans tutkusuyla geçen günlerinde ‘mutluluğu’ gerçek anlamda hissetmektedir.

Okulda öğretmenlik yapan Fiona ise, Dom’un aksine sorumluluk sahibi bir kadındır. Dom’la evli olduğunu hiç unutmayan ve genç adamı tarifsiz bir yoğunlukla seven Fiona, hem kendini hem de Dom’u bir süre sonra gerçekleşecek olan dans yarışmasına hazırlanmaktadır.

Sleep Dealer (2008)

queennothing | 30 November 2009 13:18

Latin sinemacı Alex Rivera, ilk uzun metraj deneyimini David Riker ile birlikte oluşturrdu, tek başına yönetti. Amerika – Meksika ortak yapımı olan filmde İngilizce ve İspanyolca kullanılıyor. İlk olarak Sundance Film Festivali’nde gösterimi yapılan “Sleep Dealer“, Berlin, İsveç, Kaliforniya, New York ve Beverly Hills’de yapılan film festivallerinde de gösterildi.
Makinaların kullanımı yaygınlaştığı zamanlarda sıradan bir çiftçi, uçakla uğradığı saldırı sonucu hayatını kaybeder. Bu beklenmeyen ölüme bir anlam veremeyen iki kardeş Memo ve Rudy, çok geçmeden geçim derdine düşeceklerdir. Meksika sınırının terkedilmiş, yoksul havası, kardeşlerden küçük olanı, Memo’yu bir çeşit göçe zorlayacaktır.

Tijuana’da ikamet eden fabrikaaya benzer özel bir alanda, vücutlarının belli yerlerine taktırdıkları çipler sayesinde vücudundaki enerjiyi alan özel makinalar, enerjiyi işgücüne dönüştürmektedir. Bu işgücü, Amerika’da, eleman ihtiyacı olan çeşitli alanlarda kullanılmaktadır.

24: Redemption (2008)

queennothing | 12 November 2009 16:29

24” adlı TV dizisinin 6 ile 7. sezonu arasındaki uzun sessizlikten sonra, dizinin sadık izleyicileri için sadece TV’de yayınlanmak üzere “24: Redemption” adında bir film çeken yapımcılar, bir buçuk saatlik yapımda ‘Jack Bauer’ karakterinin Amerika topraklarını terketmek zorunda kaldıktan sonra Güney Afrika’da yaşadığı süreci ve o esnada gerçekleşen çocuk katliamını konu alıyor.
Kiefer Sutherland‘in başrolünde yer aldığı filmde Robert Carlyle, Jon Voight, Cherry Jones, Bob Gunton, Peter MacNicol gibi isimler de rol alıyor

Daha önce işlediği suçlar yüzünden (işkence, zorla alıkoyma, tehdit, devlet kurumlarına ve emirlere karşı gelme) Amerika Birleşik Devletleri tarafından yargılanmak üzere tutuklanacak olan Jack Bauer, ülkesine yıllarca hizmet verdikten sonra teslim olmayı reddederek, kaçak olarak ülke ülke dolaşır. Son durağı Güney Afrika olan ve yerleşik hayat kavramını aklından tamamen silen Jack, yaşadığı kasabada eski arkadaşı Carl Benton’un kurduğu okula da yardım etmektedir. Kasaba yaşayan çocuklarla yakın ilişki kuran Jack, kurduğu düzenin Amerika’dan gelen bir görevlinin elindeki teslim olma çağrısıyla bozulması karşısında, çareyi ülkeyi terketmekte bulur ve toparlanmaya başlar.