bildirgec.org

2003 hakkında tüm yazılar

Rob Zombie’den şeytani bir film : ”House of 1000 Corpses (Bin Ölüler Evi)”

gorcun | 25 June 2009 15:07

House of 1000 Corpses
House of 1000 Corpses

Rob Zombie’nin senaryosunuda yazarak çektiği House of 1000 Corpses (1000 Ölüler Evi) müzisyenin korku sinemasına giriş yaptığı ilk uzun metrajlı filmidir. 2000 yılında çekilip 3 yıl sonra vizyona giren filmde, iki genç çift (Jerry, Bill, Mary, ve Denise) yolda macera arayışıyla ilerlemektedirler. Çift yol üzerinde garip bir mekanda Yüzbaşı Spaulding’le (Sid Haig) karşılaşır ve Dr. Satan’la ilgili efsaneyi öğrenirler. Efsaneyi araştırmaya karar veren çift yolda ilerlerken Baby adında çekici bir otostopçu kızı (Sheri Moon Zombie) yoldan alırlar.
Yolda arabaları bozulunca Baby onları evine davet eder. Önce gitmek istemeselerde başka şansları olmadığını anlayınca daveti kabul ederler. Herşeyiyle garip görünen Firefly ailesi başta zararsız olsalarda daha sonra genç çiftlere 1000 Ölüler Evi’nin karanlık sırlarını göstereceklerdir. Adı geçenler dışında oyuncu kadrosunda Chad Bannon (Karl), William Bassett (Şerif Huston), Karen Black (Mother Firefly), Bill Moseley (Otis), Michael J. Pollard (Stucky) ve Joe Dobbs (Gerry Ober) gibi fazla tanınmamış isimler bulunuyor.

Üçkağıtçılar (Matchstick Men)

elchancho | 24 June 2009 18:51

Filmde Nicolas Cage (Roy) ve Sam Rockwell(Frank) başrolleri paylaşan oyuncular. Filmin Yönetmenligini ise Ridley Scott yapmakta. Filmin konusu;Dolandırıcılık konusunda usta biri olan Roy ve Onun yanında staj yapan Frank küçük çaplı dolandırıcılık işleriyle para kazanan insanlardır. Karısından uzun yıllar önce boşanmış olan Roy’un özel hayatı iyi deildir. Roy’un karşısına hiç beklemdigi bir anda yasadıgını bile bilmedigi 14 yaşında bir kız cocugu oldugunu soyledigi biri çıkar. İlk başlarda bu duruma alışmakta zorluk çeken Roy sonraki günlerde duruma alışır ama usta dolandırıcının daha sonraki günlerde başına geleceklerden haberi yoktur.

Saraband (2003)

queennothing | 17 June 2009 11:40

1973 yapımı “Scener ur ett äktenskap“ın devamı olan, 2003 yapımı “Saraband“, 2007 yılında hayatını kaybeden değerli yönetmen Ingmar Bergman‘ın son TV filmi.
Boşanmalarının üzerinden yıllar geçmesine rağmen görüşmeye devam eden Marianne ve Johan, genç sevgilisi Paulina ile evlenen Johan’ın, ‘Henrik’ adında bir oğlu olmasından sonra bir daha görüşmemeişlerdir. Şehirdışında, orman içinde, tek katlı bir evde yalnız başına yaşayan Johan, kendisini ziyarete gelen Marianne’yi görünce mutlu olur.
Marianne, Johan’la olan kızlarından birinin yurdışında, birinin de akıl hastanesinde olduğunu, yalnız yaşadığını ve hala avukatlı yaptığını anlatır. Johan ise, biraz ilerde, oğlu Henrik’le, torunu Karin’in yaşadığını ve torunu Karin’le araları iyiyken, Henrik’e karşı nefret ettiğini; Henrik’in karısı ölünce, kızı Karin’e duygu sömürüsü yaparak, terkedilmekle yüzleşmek istemediğini ve onun, kaba ve tamemen amaçsız bir adam olduğunu anlatır.

”Pirates of the Caribbean: The Curse of the Black Pearl”

gorcun | 09 June 2009 16:16

Pirates of the Caribbean : The Curse of the Black Pearl
Pirates of the Caribbean : The Curse of the Black Pearl

Jerry Bruckheimer yapımcılığında Gore Verbinski tarafından 2003 yılında çekilen Pirates of the Caribbean : The Curse of the Black Pearl (Karayip Korsanları : Siyah İncinin Laneti) şimdiye kadar yapılmış en eğlenceli korsan filmlerinden biri sayılabilir. Bunda senaryosundan, oyunculuklarına, müziklerinden, çekimlerine kadar tüm unsurların başarılı olması yatıyor.
17.yüzyıl yada ona yakın bir zamanda geçen filmde, tehlikeli korsan Kaptan Barbossa (Geoffrey Rush) ve tayfası, Valinin (Jonathan Pryce) kızı Elizabeth’i (Keira Knightley) kaçırırlar. Özgürlük düşkünü bağımsız korsan Jack Sparrow (Johnny Depp) ve Elizabeth’in çocukluk arkadaşı Will Turner (Orlando Bloom) birlik olup korsanların peşine düşerler.
Will’in amacı gizli aşkı Elizabeth’i korsanların elinden kurtarmak olsada Jack’in daha farklı amaçları vardır. Uzun zaman önce Kaptan Barbossa tarafından ihanete uğrayan, gemisi Kara İnci elinden alınan Jack, Barbossa’dan intikamını almak ve Kara İnci’yi ele geçirmek istemektedir.

Pirates of the Caribbean : The Curse of the Black Pearl
Pirates of the Caribbean : The Curse of the Black Pearl

Good Bye Lenin (2003) – Elveda Lenin

kadirgunay | 05 June 2009 13:29

Good Bye Lenin
Good Bye Lenin

Wolfgang Becker imzalı 2003 yapımı olan film annesi için hiç olmayan bir dünya yaratan Alex’ in çabalarını anlatmaktadır.

Anne rolünde Katrin Sass gibi büyük bir oyuncu bizi yine büyülemektedir. Alex rolünü ise Daniel Brühl oynamaktadır.
İnancına delice bağlı bir anne düşünün. Kocasını bile inancı uğruna kaybetmeyi göze alan ve bunu çocuklarından saklayan bir anne. Christiane Kerner (Kathrin Sass) iki çocuğunu da tek başına DDR hükümeti ve inancına göre yetiştirmiştir. Fakat dünya onun düşündüğü gibi kalmıyordur. Her geçen gün gelişen dünyada, akımlar herşeyin önüne geçmeye başlar. İşte bu durumda oğlunu, inandığı düşünce karşısında bir gösteri sırasında görünce tüm dünyası değişir. Kalp krizi geçirir ve tam 8 ay komada kalır.

Underworld (2003)

queennothing | 28 May 2009 12:58

2003 yapımı fantastik gerilim filmi “Underworld” (Karanlıklar Ülkesi), yönetmen Len Wiseman (ilk yönetmenlik deneyimi) ve filmde rol alan iki isim Danny McBride ile Kevin Grevioux tarafından kaleme alınıp, McBride tarafından vizyona uygun bir senaryo haline getirildi.
Serendipity“, “Pearl Harbor“, “The Last Days of Disco” gibi filmlerle yıldızı parlayan, “Underworld” ile başarısını katlayan aktris Kate Beckinsale‘in başrolde yer aldığı yapımda, İngiliz aktör Scott Speedman, “Frost/Nixon“un ‘David Frost‘u Michael Sheen, Shane Brolly, Sophia Myles, Bill Nighy ve “Prison Break” dizisinin başrol oyuncusu Wentworth Miller yer alıyor.

Yüzyıllar önce, insan görünümlü kurtadamların (‘Lycan‘lar) soyunu çürütmüş olan vampirler, Kraven‘in uygarlığında soylarını devam ettirmekteydiler. Yüzyıllar evvel, son Lycan olan Lucian‘ı öldürüp, uykuya dalan Viktor‘un Kraven‘a devrettiği vampirler arasında ölüm taciri Selene de yer almaktadır.

Anything Else (2003)

queennothing | 21 May 2009 12:13

Christina Ricci ile Jason Biggs‘i birarada görebildiğimiz bir fil daha: “Anything Else“. Sinema dehası Woody Allen‘ın ilişkilere bakışına farklı bir çift gözden ve 2003 yılı içerisinden bakmak isteyenlere dramatik komedi sunan “Anything Else“de kendini gösteren Allen da oyunculuğuyla bir kez daha beğeni kazanıyor.

Hayata karşı deneyimsiz, saf, iyimser ve anlayışlı duruşuyla Jerry, bulabileceği en sağlıklı ve güzel görünen; fakat bir o kadar asılsız sorunları olan kıza, Amanda‘ya aşık olur. Birdenbire kendini Amanda’nın annesiyle birlikte yaşarken bulan Jerry, tahammül sınırlarını zorlamaktadır. Gereğinden uzun süren birliktelik, Amanda’nın sorunlu davranışları ve ara verilen cinsel hayatın ardından Jerry, gerçeklerle yüzyüze geldiğinde, ne hayata, ne de Amanda’nın eylemlerine karşı tepkisiz kalacaktır.

Katil Kim?lik : ”(Identity) Kimlik”

gorcun | 12 May 2009 09:18

Identity
Identity

Identity(Kimlik), yağmurlu bir gecede fırtınadan dolayı çeşitli şekillerde gidecekleri yere varamayıp bir motel’de toplanan 10 kişinin hikayesini anlatıyor. Yakaladığı suçluyla olan polis (Ray Liotta), profesyonel bir fahişe olan Paris (Amanda Peet), çocuk bekleyen genç bir çift, küçük çocukları olan bir aile, işini bırakmış eski bir polis olan limuzin sürücüsü, (John Cusack) bir aktrist ve motel sahibi gibi aralarında fazla bir bağ bulunamayacak türden insanların buluştuğu motel’ de yavaş yavaş kaybolan insanlar ve işlenen cinayetler sonucu işler fazlasıyla karışır.

Identity
Identity

Gruptakiler olayı araştırmaya başlarlar. Bu sırada Dr. Malick (Alfred Molina) bir hastasıyla ilgili olayın yeniden gündeme gelmesiyle, acil bir toplantıya çağrılır. Toplantıda öğreneceği şeyler hem Dr. Malick’ in hastasıyla (Pruitt Taylor Vince), hem de motelde yaşanan geceyle ilgili şeyleri gün ışığına çıkaracaktır.

Bitmek bilmeyen gerilim : Haute Tension (Yüksek Tansiyon)

gorcun | 27 April 2009 14:26

Haute Tension
Haute Tension

Yükselen Fransız şiddet ve gerilim sinemasının 2000’li yıllardaki ilk örneklerinden olan Haute Tension (Yüksek Gerilim) 2003 yapımı bir filmdir. Genç yönetmen Alexandra Aja‘nın hem yazıp hem yönettiği film ‘slasher’ denilen alt türe girmekle beraber türün oldukça etkili bir örneği olmuştur.
Film kısa ve etkili bir sahneden sonra iki genç kız arkadaş olan Marie (Cécile De France) ve Alex (Maïwenn Le Besco) ders çalışmak için Alex’in ailesininde bulunduğu çiftlik evlerine gidişleriyle başlar. Katilin varlığıyla tanışmamız da geç olmaz. Aynı sırada katilin bir kurbanını öldürüşüne tanık oluruz. Filmi izleyip izleyemeyeceğinize bu sahneden sonra karar verebilirsiniz.
Bu sahne adeta ileride olacakların sinyalini verir gibidir. Issız bir yer olan eve vardıktan sonra aile üyeleri ve kızlar yatmak için odalarına geçerler. Kısa süre sonra kapı çalar ve içeriye gözü dönmüş katil girer.

Haute Tension
Haute Tension

içerdeki herkesi öldürmeye kararlı olan katilin amacı nedir, kimdir gibi soruları sonuna kadar sorduran ve süpriz bir cevap vererek seyirciyi şaşırtan film kimileri için klişe bir son olarakta görülebilir. Ama yinede türün severlerini kesinlikle tatmin edecektir.

Dersimiz Rock Tarihi : ”The School of Rock (Hababam Rock)”

gorcun | 21 April 2009 11:07

The School of Rock
The School of Rock

School of Rock türkçe çeviri harikasıyla (!) Hababam Rock, 2003 yılında Richard Linklater tarafından çekilmiş bir filmdir. Film kahramanı Dewey Finn (Jack Black) rock müziğe hayatını adamış ve içindeki bu coşkuyu müziğe yansıtarak göstermek isteyen biridir. İçinde olduğu müzik grubundaki anlaşmazlıklardan dolayı gruptan dışlanınca tek başına kalır.

The School of Rock
The School of Rock

Ama yine de içindeki ateş onu bir şeyler yapmaktan alıkoyamaz. Bu arada ev arkadaşı olan Ned’in (Mike White) kız arkadaşının (ünlü Amerikalı komedyen Sarah Silverman) onu istememesinden dolayı evle ilgilide sorunları vardır. Böyle bir zamanda ev arkadaşına gelen bir öğretmenlik teklifini fırsat olarak görüp küçük yaşta çocukların okuduğu bir okula müzik öğretmeni olarak girer. Tabii ki Ned’in öğretmenliği müfredat dışı, çok farklı, çok eğlenceli ve bir o kadar da rock müzik dolu bir öğretmenlik olacaktır.