bildirgec.org

1978 hakkında tüm yazılar

Nalın Ağacı; L’albero degli zoccoli (1978)

queennothing | 22 October 2011 10:48

1931, İtalyan doğumlu yönetmen Ermanno Olmi‘yi “Il posto” filminden tanıyoruz. İtalyan Yeni Gerçekçiliği akımının önemli temsilcilerinden biri olan yönetmenin 1978 senesinde çektiği sinema filmi “L’albero degli zoccoli“, sinema tarihine verilmiş ve neredeyse gerçeklerin kameraya çekildiğine inandıracak kadar ustaca kotarılmış bir eserdir. Al Pacino ve Ken Loach’ın en sevdikleri film olan yapım, Japonya Sinema Eleştirmenleri Derneği, BAFTA Ödülleri, Cesar Ödülleri, Fransa Film Eleştirmenleri Derneği, İtalya Film Eleştirmenleri Derneği, New York Film Ödülleri ve Kansas Film Festivali’nde çeşitli ödüllere layık görülürken Cannes Film Festivali’nde hem Altın Palmiye hem de Jüri Büyük Ödülü’nü kazandı. Orjinal süresi 186 dakika olan filmde 2006 senesinde yaşamını yitiren İtalyan aktör Luigi Ornaghi, Francesca Moriggi, Omar Brignoli gibi isimler rol alıyor.

Violette Nozière (1978)

queennothing | 05 June 2011 22:27

Fransız Yeni Dalgası’nın önemli yönetmenlerinden Claude Chabrol‘un yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “Violette Nozière“, 1978 senesinde gösterime girdi. Diyalogları Chabrol tarafından yazılan filmin senaryosu Hervé Bromberger, Odile Barski, Jean-Marie Fritere ve Frédéric Grendel’e ait. Fransız aktris Isabelle Huppert‘in başrolünde yer aldığı filmde iki defa BAFTA Ödülü kazanan aktris Stéphane Audran, 1994 senesinde yaşamını yitiren aktör Jean Carmet, Jean-François Garreaud, Lisa Langlois ve Fabrice Luchini gibi isimler de rol alıyor. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye adayı olan yapım, Huppert’e En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü getirdi. 1930’larda geçen filmimiz, 14 yaşındaki bir genç kızın ailesine karşı işlediği suçu, suçun sebepleri ve cinsel açlığı üzerinde duruyor.

GREASE (1978)

snail | 07 March 2011 15:10

Grease;yönetmenliğini Randal Kleiser’ ın yaptığı 1978 ABD yapımı müzikal/komedi. Ülkemizde 1980’de gösterime girdi daha sonra onsekiz yılın ardından gelişen teknoloji ile birlikte bir takım dijital yenileme işlemi uygulanarak 1998 yılında sinemalarda tekrar gösterildi.
Filmin konusuna glecek olurasak: Dany zuko ( John Travolta) ve Sandra olsson ( Olivia Newton John) bir yaz aşkı yaşamışlardır ve yaz biterken ayrılmaları gerekmektedir. Sandy Avustralya’da okuluna devam edecektir fakat umulmadık bir şekilde Avustralya’ya gitmeyip tesadüfen Dany ile aynı okula kayıt olan Sandy okulda karşılaşırlar. Dany okulda ki popileritesini kaybetmekten korkarak Sadny’den uzak durmaya çalışır fakat bu pek mümkün olmaz…

Cevriyem (1978)

queennothing | 08 January 2011 16:34

Senaryosunu Safa Önal’ın yazdığı, yönetmenliğini Memduh Ün’ün üstlendiği sinema filmi “Cevriyem“, 1978 senesinde vizyona girdi. Türk Sineması’ın Sultanı Türkan Şoray ve sinemamızın usta aktörlerinden Kadir İnanır‘ın başrollerini paylaştıkları filmde Erol Taş, Neriman Köksal, Mürüvvet Sim, Süleyman Turan ve Ali Şen gibi isimler de rol alıyor. Filmde Şoray’ın canlandırdığı ‘Cevriye’ karakteri, hafifmeşrepliği ile unutulmaz karakterler arasında yerini aldı.
Kendi içinde gruplaşmış bir gecekondu mahallesinde oturan Cevriye, çevre tarafından sevilen ve korunan genç, genç olduğu kadar da güzel ve işveli bir kadındır. Bir akşam çatkapı gelen bir adamı evine alan Cevriye, kanun kaçağı olduğunu öğrendiği Ahmet’i evinde saklamayı kabul eder ve işler karışır.

yasaklı film Faces Of Death

nazokiraze | 02 April 2010 09:54

Belgesel tadındaki Faces of Death 1978 yılı yapımı bir yapımdır. İlkinin fazla ses getirmesinden ve 46 ülkede yasaklanmasından sonra devamı da (5 bölüm daha) çekilen bu filmdeki otopsi, kürtaj, intihar ve benzeri şiddet içeren sahneler yıllar sonra yarısına yakınının gerçek olmadığı öğrenilince esrarangiz havasını kaybetmiştir. (Bu açıklamayı yönetmen John Alan Schwartz ve makyaj uzmanı Allan A. Apone yaptı) Yine de o döneme göre yarıdan fazlasının gerçek olması bile insanı ürpertmekte belki de açıklamalar doğru değildir. sahnelerin bazıları polis kameralarından, eski gerçek kayıtlardan, savaş belgesellerinden, doktor, acil müdahele çekimlerinden toparlanmış.

21 yaş sınırına rağmen pek çok yerde yasaklanmış olan bu yapım insanların ölümle yüzyüze gelmesini amaçlıyor. (bilgi)

Tecavüz ve intikam hikayesi: ”I Spit On Your Grave”

gorcun | 04 August 2009 09:49

I Spit on Your Grave
I Spit on Your Grave

1978 tarihli Amerikan yapımı ”Day of the Woman” diğer adıyla ”I Spit On Your Grave” (Mezarınıza Tüküreceğim) çekildiği dönemin olay yaratan filmlerinden biri olmakla kalmamış günümüzde de kült filmler arasında yerini almış ve istismar sinemasının en önemli simgelerinden birine dönüşmüştür. Film kısaca tecavüze uğrayan bir kadının tecavüzcülerden intikam almasını anlatıyor. Senaryo ve yönetmenliğini Meir Zarchi yapmış. Aynı zamanda Meir Zarchi’nin de çektiği ilk filmi. (Zaten toplamda çektiği iki film var.) Filmin baş kahramanı Jennifer, New York’ta yaşayan bir yazardır. Yeni kitabını yazmak için şehirden uzaklaşır ve sessiz sakin bir yerde ev kiralar.
Aynı yerde yaşayan ve çeşitli küçük işlerde çalışan dört taşralı erkek, genç kadınla kısa bir tanışma yaşarlar ve nerede kaldığını öğrenirler. Kısa bir süre sonra Jennifer, tehlikesiz gördüğü bu dört adamdan göreceği şiddet ve tecavüzden dolayı bambaşka birine dönüşecektir.

I Spit on Your Grave
I Spit on Your Grave

Limon mu, Sirke mi? : ”Neşeli Günler”

gorcun | 17 May 2009 09:26

Neşeli Günler
Neşeli Günler

Bu defa Sinepil’ in belkide en büyük eksiklerinden biri olan Türk filmleri hatta Klasik Türk filmleri olarak televizyonda onlarca defa yayınlanan benim gibi 80’li yıllarda doğanların çocukluk filmlerinden olan Neşeli Günler’itanıtmak istiyorum. Neşeli Günler, 1978 yılında Orhan Aksoy tarafından çekilmiş bir film. Sıcak ve samimi insanların olduğu, aile içi ilişkileri ele alan Neşeli Günler bilindiği üzere turşu suyu davasından boşanan bir çiftin hikayesini anlatır. Turşu suyunun bu kadar önemli olduğu bir başka film çekilmişmidir bilemem ama ben dahil bir çok kişi turşu suyunun önemini bu filmle kavramış olma ihtimali yüksek.
Anlaşıldığı üzere komedi unsurlarının baskın olduğu bu filmde Yeşilçam döneminin ünlü ve başarılı oyuncuları yer alır.

Münir Özkul’ dan, Ayşen Gruda’ ya, Şener Şen’den, Adile Naşit’e, Oya Aydoğan’dan Ahmet Sezerel’e, İhsan Yüce’den Selim Naşit Özcan’a bir çok başarılı Yeşilçam oyuncusu bu filmde boy gösteriyor. Filmde konu oldukça absürd olarak turşu suyunu bahane ederek boşanan geçimsiz bir çiftin ayrılmasıyla başlıyor.

“Inglourious Basterds” 2009 Cannes Film Fest.’de!

queennothing | 02 January 2009 10:13

İtalyan asıılı yönetmen Enzo Girolami Castellari‘nin 1978 yapımı filmi “Quel Maledetto Treno Blindato, Quentin Tarantino‘nun zengin mutfağından geçerek, “Inglourious Basterds” adıyla 2009’da vizyona giriyor.

Brad Pitt, Diane Kruger, Eli Roth, Til Schweiger, B.J. Novak, Samm Levine ve Christoph Waltz gibi isimlerin rol aldığı film, Mayıs ayında gerçekleşecek olan Cannes Film Festivali‘nde ilk göstermini yapacak.

Inglourious Basterds“, sinema salonlarına Haziran ayında gelecek.

Geceyarısı Ekspresi

emrextreme | 04 October 2008 09:37

Geceyarısı Ekspresi

Yönetmen : Alan Parker

Oyuncular : Brad Davis, Irene Miracle, Bo Hopkins, Paolo Bonacelli, Paul L. Smith

-Özet-

Film Billy Hayes‘in uyuşturucu madde kaçırırken havaalanınında yakalanmasıyla başlıyor. Mahkeme sadece taşıma suçundan yargılayıp 4 sene hapis cezası veriyor. Daha sonra bu hapis cezası 4 sene sonunda, çıkmasına 53 gün kala 30 yıla çevriliyor. Billy’de bunun üzerine ağzına geleni söyleyip hapse geri dönüyor. Daha sonra çaycının üzerinde uyuşturucu buluyorlar. Çaycı suçu Billy’nin arkadaşına atıyor. Bunun üzerine Billy galeyana gelip çaycının dilini ısırarak koparıyor. Billy’yi delilerin tutulduğu ayrı bir bölüme alıyorlar. Daha sonra Billy’nin kız arkadaşı Billy’e fotoğraf albümü içinde saklı bir miktar para getiriyor. Billy bunu rüşvet olarak kaçmak için kullanıyor. Gardiyan parayı alıyor fakat kaçmasına izin vermiyor. Bir odaya götürüp dövmeye başlıyor. İtişme sonucu gardiyanın kafasına askılık girip ölüyor. Billy de hapishaneden kaçıyor.

Konu olarak aslında klişe gibi dursa da anlatım tekniği olarak çok etkileyici bir film. Olayları dramatize etme biçimi çok başarılı. Adama gerçekten acıyorsunuz. Ben filmi çok başarılı buldum. Peki bu kadar güzel bir filmde ki yanlışlıklar neler?

– Birincisi başta gerçek bir hikayeye dayalı demesi fakat kitabı okuduktan sonra filmin %80’inin kurgu olduğunun anlaşılması.
– Filmin en başındaki Kıbrıs kuşatmasıyla ilgili diyalog (henüz film başlamadan geçen)
– Türkçe konuşulması gereken bazı yerlerin Maltaca konuşulması
– Çoğu yerdeki Türkçe konuşmaların anlaşılmaz olması
– Mahkum olan Türklerin canavar gibi gösterilmesi
– Hapishanede mahkumlar birbirini arkadan bıçaklayıp kaçıyorlar. Bunun adı da Türk intikamıymış.
– Meşhur mahkeme sahnesinin tamamı (muhtemelen yapımcıların özel isteği gibi geldi bana)
– Deli koğuşunun zombi mahzeni gibi olması
– Kaçma sahnesinin çok basit olması

Broadway’den Beyaz Perdeye 1 – Grease

mediamonster | 21 September 2008 12:22

Müzikal denildiği zaman akla ilk gelenlerden birisi kuşkusuz Broadway olmalı.(Broadway ABD’nin New York kentindeki Manhattan bölgesinde yer alan bir caddedir). Cadde üzerindeki tiyatro ve konser salonlarında zirveye ulaşan gösteriler daha sonra sinema perdesine yansıtılmış; sinema izleyicisinin de büyülü Broadway dünyasından nasibini alması sağlanmıştır.
Broadway’den beyaz perdeye uyarlanan en önemli müzikaller arasında birçoğunuzun okuduktan sonra “Ben bu filmi izlemiştim” diyeceği ;Batı Yakası Hikayesi, Titanik, Chicago,Saç Spreyi,Mamma Mia ve daha niceleri bulunuyor.
Bu müzikallerden en önemlisi tüm zamanların en iyi müzikalleri arasında bulunan Grease, Jim Jacobs ve Warren Casey tarafından yazılmış. 1978 yılında Randal Kleiser direktörlüğünde sinema perdesine yansıtılmış.
Film aynı ismi taşıyan Frankie Vali şarkısı eşliğinde gösterilen çizgi film animasyonu ile başlıyor. Bundan sonra 110 dakika boyunca basit bir aşk hikayesi çerçevesinde eğlenceli ve hepsi birbirinden farklı karakterlerin hayatlarına dahil oluyoruz.