baktıktı ankarada ınsanlar(ogrencıler) saga sola yukarı yere tas sopa heryana tas atıolar.. neden yok dıye bısey var onu protesto edıolarhayda yoke de sanadatas tas ustunde bırakmamıslar kızlı(muhtemelen zıllı) erkeklı(muthemelen terorıst orgut ten(den)onlar gelecegın ogrencılerıasgalık ınsanlarsıkıyorsa ahkam kes………………
yorumlar
Sorun olur mu sizin için “Mr. Nothing”ukalalıgına uyuz oldum
Ankara’dayim, biz kaldirimda yürürken kaldırım taşlarını söküp ayağımıza atıyorlardı. Defolup tarih okusunlar baksınlar bu ülkede anarşiyle bir şey değiştirilmeye çalışıldığında ne oluyor. Postalları suratlarının üzerinde buluyorlar mı bulmuyorlar mı. Türkiye’deyiz. Burası polis devleti. Burası asker devleti. At avrat silah üçlemesinin arasına demokrasi özgürlük gibi şırfıntı küfürleri giremez. At avrat özgürlük silah demokrasi yan yana gelebilecek sözcükler değil. Özgürlük olsa at sürüsüne kaçar, avrat başkasıyla yatar…demokrasi olduğu için silah da işe yaramazdı…
bir iki şeyi anımsamak gerekiyor; kaldırım taşlarını sökmek 68’in vandalist kanadıyla ilintili bir alışkanlık olarak eylemciliğin belleğinde kaldı. yararsız olduğu söylenemez, hem devletin liberal politikasının heykeli olarak burnunuzun dibine dikilen birçok birçok simgenin doğru okumasını yapma zahmetine girmeyin, ruhunuzun peşinde bir kent planlamasını zararsız bir keyif arayışı olarak takdir edin (gıyabında tabii) ve hem de tüm örtülü faşizmi heyecan anında (doğru olarak) bütün olarak değerlendirip sırça kentinizin zarif düzenini bozan eylemcilere öfkelenin. oysa YÖK yazgınızı yazıyor o kaldırımların, vitrinlerin, arabaların vb. altına ve kimileri onu silmek ve yeniden yazmanıza olanak vermek için altlarına bakıyor. şu da var ki yıkıcı her eylemin amacı zorunlu olarak derin değildir elbette, ama yüzeyde bir eylem bile doğru bir vadede o derinlik niteliğini taşıyabilir.
ironi mi yapıyorsun ciddi misin anlayamadım.
kesınlıkle cıddıyet bu fazlası degıl
68 de kaldırım tasları yoktu dırek betondan yapılan bloklar vardı ahh ne dıyorum benanlamıyacan gene zorlamayalım bırbırımızıdıger bı ahkamda farklı bı acıdan bı konudan bı baska bı degısık ınıltıde gorusmek uzrehatta gorusmesek bıle olur(gıyab taktır ettı)
Öğrencilerin haklarını partizanlıkla araması abestl iştigal eder.. ancak bir arkadas demişki..Türkiye’deyiz. Burası polis devleti. Burası asker devleti. At avrat silah üçlemesinin arasına demokrasi özgürlük gibi şırfıntı küfürleri giremez. Ancak türkiyenin anayasasının temeli demokrasi ve hirriyete dayanır bir çok kan sadece bunun için dökülmüştür unutulmasın… Bunu anarşist gençlerde deiştiremez..
demopedidir.yani halkın eğitimi.bir bakalım bizim halk ne kadar eğitilmiş.ne kadar eğitildiysek o kadar demokratız
Gosteri sirasinda zarar goren duraklar, kaldirimlar, arabalarin camlari tekrar yaptirilip yerlerine konulacak. Aynen eski gosterilerde parcalanan bankamatikler ve belediye otobuslerinde oldugu gibi. Hasarin faturasi yine bizlere cikacak. Bu durumun kime ne faydasi var bilemiyorum ? Kamu malina zarar vermekle, anti-piyasa slogani atmak nasil bagdastirilir onu da tam anlamak benim icin mumkun degil.Keske arkadaslar seslerini duyarabilmek icin daha yaratici yollar arasalar. Baris, kardeslik sozlerini soyleyenlerin miting alanlari harabeye donmese. Zaten yillar icinde oncekilerin yaptiklariyla olusmus on yargilar, durumlar, duruslar tekrar tazelenmese demekten baska bir sey diyemiyorum.Ornegin Greenpeace’cilerin seslerini duyurma sekli cogumuza cocukca gelse belki de dogrusu ve yapici olani (zararli ve yikici olmayani) odur belki de. Genele ulasan medyada bu konuda rol dusuyor aslinda.Vietnam gosterilerinde askerlerin namlusuna cicek takan kizlar aklima geldi simdi. Bilemiyorum.Dun aksam NTV’de Tim Robbins’in Embedded isimli, BUsh ve kabinesinin politikalarini elestiren kendisinin yazip yonettigi ve oyuncu arkadaslarinin geldigi ve dolayisiyla medya gundemine giren galasindan goruntuler vardi. Bilemiyorum.