toplu taşıma araçlarında oturduğunuz kanepenin boş olan yerine/yanına poposunu koyar koymaz bacaklarını yırtarcasına açarak sanki arasına şişme hatun koyacakmış gibi yayılan (haydar abi’miz bu hususa parmak basabilir) ve kollarını da “toplama” ihtiyacı hissetmeden yayanlara,sabah sabah işe giderken asabımızı bozup da gazetelerin üçüncü sayfasına; x. y’nin bacaklarını yayarak oturmasına sinirlenen n. v., cep telefonunu x. y.’nin anüsüne, anahtarlığını da kulağına soktu haberleriyle meze olmama düşüncesiyle kendimi tuta tuta bir hal oldum!kent yaşamında uyulması gereken asgari kurallar adı altındabir ders okullara ne zaman konulacak?eleştirel ve sorgulayıcı düşünce prensiplerinin temelini edindiğimiz felsefeyi “felsefe yapmayın lan” şeklindemüfredattan uçuran yetkililer ve ilgililerin bu psiko-sosyal yaraya nazik mabatlarıyla gülüp geçmelerini yadırgamam.tıpkı, diyanet’e ayrılan bütçenin sağlık-eğitim-kültür harcamalarına ayrılan bütçenin yanında “önümüze gelene bir tekme” makamıyla haşmetli hacmine şaşmadığım gibi…