günümüz dünyasında sevgi dejenere olmuştur.vahşice ezilmiştir. nefesi kesilmiştir. tıpkı vefa, kanaat etme, adalet, yardımseverlik, zorda olana yardım etme gibi…sevginin ırzına geçenler: para, iktidar hırsı, kariyer azgınlığı, topyekün basın, sosyo-ekonomik çöküşle beraber ahlaki erezyon, hazmedilmemiş yüzeysel teknolojik çılgınlık.”baay”, “öptüm”, “aşkım” ve benzeri kelimelerin ne kadar ucuzladığının farkında olanlara çekilişsiz kurasız”31 derste orgazm hileleri” adlı kılavuzu hediye ediyoruz!tüm değerler gibi, sevginin de içi boşaltıldı. içi ve altı boş kelimelerin.otomobil (jeep olursa sevgisi daha da büyür!), bilmemne konaklarında bir “rezidıns”, her sene en az iki kez tatil (biri mutlaka yurtdışı olmalı ama), okkalı bir banka cüzdanı, bilumum “marka” kıyafetleri bilumum büyük AVM’lerden almaya yetecek kredisi geniş mi geniş kredi kartları…bu “sevgi”yi sağlayan birinin 1,50-60 boyunda, saçları dökülmüş, dangıl dungul halini gören bir göz varsa, ona da john berger imzalı “görme biçimleri” kitabını veriyoruz 29 kupona!popüler kültürün ikon(a)larına taptırılan bir gençlikten o eski flört ritüellerini yaşamalarını bekle(ye)miyoruz. iletişim çağı denen o ezici çark ruhlarımızı duman etti.”fest fuud” bir hayatı yaşamaktayız. her şey hızlı ya artık! iki günde sevgili olanların ve düzeyli sevişmelerinin her allahın günü üzerimize boca edildiği sanal bir dünyada nefes almak… sindire sindire yemek yiyemiyoruz ki, sindire sindire sevişelim.semaver kültüründen gelen bu topluma “sallama çay” dayatırsan, topaç çevirmenin zevkini play station’a satarsan, kalbleri titreyerek el ele bulutlarda gezen çiftlerden net’te chat yaparak “yatma”ya teşne bir gençliğe kaymak şaşırtıcı olmamalı.gelenekçi-muhafazakar olalım da, ilerlemeyelim anlamı mı çıkıyor?o halde, “feraset-basiret-insaniyet triosuyla hayata pertavsız tutanlar” adlı eserimi sevabına dağıtıyorum!güvenli sekse tamam ama “orta son”dan başlayarak da kızlarımız çantalarında kaput taşımasın!sevgiyi ekonomik koşullar da öldürdü. şiiri, felsefeyi okullardan çıkartan zihniyet de…sevgi karın doyurmaz kızım, diyen aile büyükleri de sevginin içine etti.eli yüzü düzgün mü, parası da var mı, erkek erkektir diyen o çok bilen analar, anneanneler de…ucuz menfaatler uğruna tertemiz kalbler satıldı yatak odalarında, iki dakikalık bir tatmin sonrası sırtını dönüp horuldamaya geçen anlı şanlı ve de kodu mu oturtan “erkeg”lere…bu arada şunu da eklemek lazım: semiha yankı yıllar öncesinden “örovizyon” muharebelerinin neferiyken türk erkeğinin erken boşalma sorununa parmak basan şarkısıyla müzikal-cinsel tarihimizde müstesna bir yer edinmiştir.hatırlayalım: “sevmek bir ömür sürer/sevişmek bir dakika”uzun bir konudur erkeklerimizin sevişme adabından nasibini almamış sadece “geçirme” yollu becerileri!ki o erkekler, erkek arkadaşlarıyla iş çıkışı “karı düşürmeye” barlara sperm turları düzenlemekle övünürler. turlarının zaferini kutlarken de bıyıklarına bulaşmış haydari artıklarını ellerinin tersiyle temizleyip attıkları gevrek gülüşleriyle “geçirdikleri” geceyi yad ederler salya sümük…shakespeare 66. sonesinde yıllar öncesinden noktayı koymuştu:Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,O kızoğlankız erdem dağlara kaldırılmışerdemsizliğin erdem sayıldığı cinnet aleminde debelenirken yaşadığını sanan bir güruh…dansöz star, pop star, ıvır zıvır sözde magazin programları, ha babam çekilen “cadı” dizileri…oynadığı dizideki rolü nedeniyle “yılın annesi” ödülü verilen bir manken eskisi hanımın cinsel hayatındaki başarılı ve baş döndüren performansı için şimdi ne ödülü verilecek acaba bu eski “güzel”e?..