BİR BABA ZEKA GENLERİNİ ASLA OĞLUNA AKTARAMIYOR!!! ya da SOYUNUN SOPUNUN DEVAMI ZEKA İSE, ERKEK ÇOCUKLAR ANNELERİNİN SOYUNU SOPUNU SÜRDÜRÜYOR!!!
Bakın şimdi neler olacak, dünyanın çivisi bizim memleketten çıkacak…“Eyvah ki eyvah! Her düşünce, her tabu allak-bullak, tepetakla oluyor” diyerek vurguladığımız “EYVAH!” başlıklık yazım 04.10.1996 tarihli yerel gazetelerimizde yayınlanmış. Yani bundan tam 10 yıl önce konuyu biz okurlarımıza aktarmışız. Hem de kendi kaynağından ve dolaştırmadan doğrudan sizlerin bilgisine sunmuşuz. Bu konu şimdi, yani on yıl sonra, sanki “Yeni Bir Haber”miş gibi sunuluyor.
Efendim, bu konuda “Babasının Oğlu” şeklindeki övünme dil tespihini tarihe gömmüştük. Şimdi ancak “Anasının Oğlu” geçerlidir. Bir başka tanımlamayla, erkekler kendi zeka genlerini asla ve asla oğullarına aktaramıyorlar. Sadece kız evlatlarına % 50 şansla aktarabiliyorlar. İşte böylece bilim “Yandı Gülüm Keten Helvası” diyerek oğlan babalarının “İllaki bir erkek evlat isterim” dayatmasının ne kadar boş ve ne kadar anlamsız bir tabu olduğunu insanoğlunun aklına sunuyor.
Bundan tam 10 yıl önce bizim sizlere aktardığımız bilimsel araştırmanın raporları Avustralya Genetik Mühendisliği kaynaklı ve bu araştırma raporu dünya bilim literatürlerine geçmiş durumda.Raporlara göre Erkek çocuklar zeka genlerini kuşaktan kuşağa sadece ve sadece annelerinden alabiliyorlarmış. Doğal olarak rapor bilimsel olduğundan bunu bu şekilde açıklamıyordu. O rapor zeka genlerinin şifrelerinin sadece X kromozonunda bulunduğunu, Y kromozonunda ise zeka genlerinin izine rastlanmadığını dile getiriyordu. İşte biz bu ilginç durumu yorumlayınca iş ortaya çıktı.Çünkü, cinsiyeti belirleyen kromozonlar anneden daima X olarak geliyor, babadan gelen kromozonlar ise X veya Y olarak değişiklik arz ediyor. Babanın X kromozonu ile annenin X kromozonu doğacak olan çocuğun cinsiyetini “Kız” olarak belirlerken, babadan gelen Y kromozonu ile anneden gelen X kromozonu doğacak olan çocuğun cinsiyetini “Erkek” olarak belirliyor.
İşte bu duruma göre bir baba hiçbir zaman oğluna zeka genlerini aktaramıyor. Oysa anne, hem kızına ve hem oğluna zeka genlerini aktarabiliyor. Durum böyle olunca annelerin zekası kesintisiz olarak evlatlarına aktarılabilirken, babaların zekası cinsiyet nedeniyle kesintiye uğruyor. Hem de “Soy ve Nesep Felsefesi” nin babaları bir böbürlenmeye soktuğu erkek evlatlar üzerinde tam ve kesin bir kesinti oluşturuyor.
Bunu okuduğum zaman atalarımın atalarının atalarına kadar derin bir düşünceye dalmıştım, Malazgirt’ten geçip Orta Asya’ya kadar uzanmıştım. İşte bu büyük, büyük, çok büyük atalarımızın, bizim bugün “Elimin kiri“, “Eksik Etek” ve hatta “Sunulmuş” olarak tanımladığımız kadına verdikleri değeri düşündüm. Onlar gerçekten bugün sahip olduğumuzdan çok daha büyük sırlara mı sahiptiler? Onlar bu sırları nasıl bildiler de “Anaerkil” bir düzen içinde yaşadılar? Bu sorunun yanıtının “Biz erkeklerin her şeye gücü yetiyor da niçin kadınsız yaşayamıyoruz?” sorusu altında olduğunu kolayca farkedebiliriz. Kadınlar tarlada, çapada, işte ve nerede olurlarsa olsunlar hem çalışıyorlar, hem de doğurabiliyorlar. Yani çocukta yapıyorlar, karizma da…
Doğa da adeta bunu kanıtlıyor. Hiç kimse sürüsündeki dişi koyunu, dişi danayı mezbahaya kesime göndermiyor, onları üretken oldukları için elinde tutuyor. Arı kovanlarında çiftleşme dönemi dışında bir tek erkek arı bulmanız olanaksızdır. Kümeslerimizde bıçağa mahkum olan, ne kadar genç olursa olsun daima ikinci horozdur. İstisnaların dışında düşündüğümüzde anne veya baba olarak yaşlanıp elden ayaktan düşerek bakıma muhtaç kaldığımızda istatistikler daima “Gelinler”i değil “Kızlarımız”ı gösteriyor.
Bir erkek olarak niçin çalışıp didiniyoruz? Sadece kendi yaşamımızı sürdürmek için değil, eşimizin ve dolayısıyla onun bize sunmuş olduğu evlatlarımızın yaşamını sürdürebilmek için değil mi? Şimdi de erkekleri ve kadınları sırasıyla aile düzeninden dışarıya çıkaralım. Bir kadın yüz erkekle 9 ayda bir çocuk doğururken, bir erkek yüz kadına 9 ayda yüz çocuk sağlayabiliyor savunması da tepetakla oldu. Çünkü klonlama yöntemi kadınlara erkeksiz doğurabilme olanağı verirken henüz erkeklerin ayaklarını yerden kesecek ilginç bir bilimsel açıklama çıkmadı.Şimdi de bu bilimsel açıklamayı yine teknik olarak ele alalım. Araştırmanın sahibi bilim adamı Horst Hameister’e göre, erkeklerin zekâ seviyesi bu nedenle kadınlardan aşağıda ve ruhsal rahatsızlıklara meyilli. Erkeklerde bir tane X kromozomu bulunduğunu belirten Hameister, bunun üzerindeki zekâ genlerinin kombinasyonu iyi olmadığı takdirde, erkeklerin zeki olma şansının düştüğünü kaydetti. Hameister, kadınlardaki ikinci X kromozomunun eksikliği giderdiğini ifade etti.Haydaaa! Şimdi de buradan buyuralım efendim. Yahu kadınlarımız bu iş için “N’olur n’olmaz” dercesine adeta bir de işin “Stepne”sine sahipler iyi mi? İşte her düşünce, her tabu allak-bullak, tepetakla oldu. Sıkı sıkı sarılacak yeni bişeyler bulmak lazım…
Talat Turgay