bildirgec.org

Talat Turgay

11 yıl önce üye olmuş, 5 yazı yazmış. 0 yorum yazmış.

Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’a Dava

Talat Turgay | 25 September 2006 18:57

Sayın Çığ Sümer tapınaklarındaki fahişelerin başörtüsünden bahsederken bunu kendi yorumuna göre yapmıyor. Bulunan çivi yazılı tabletlerin tercümesini tamamlayan Cığ oradan edindiği bilgileri anlatıyor. Hatta tabletleri yazan sümerli öğretmen ilk cinsel deneyimini tapınak rahibesi ile nasıl gerçekleştirdiğini anlatıyor. Bu cinsel birleşme için Sümerli öğretmen, ailesinin tapınağa yaptığı bağış makbuzlarını da ibraz etmesi gerektiğini kendi ağzından dile getiriyor.

Madam Kira

Talat Turgay | 14 September 2006 18:01

Sanırım Madam Kira’ya devam edemeyeceğiz. Çünkü kelimelere karşı aşırı bir hassasiyet izlendi ve bu konu aynı çerçeveye sığmadığından saygı göstermek durumundayım.

“ANAERKİL” Mİ? “BABAERKİL” Mİ?

Talat Turgay | 14 September 2006 09:56

BİR BABA ZEKA GENLERİNİ ASLA OĞLUNA AKTARAMIYOR!!! ya da SOYUNUN SOPUNUN DEVAMI ZEKA İSE, ERKEK ÇOCUKLAR ANNELERİNİN SOYUNU SOPUNU SÜRDÜRÜYOR!!!

Bakın şimdi neler olacak, dünyanın çivisi bizim memleketten çıkacak…

Eyvah ki eyvah! Her düşünce, her tabu allak-bullak, tepetakla oluyor” diyerek vurguladığımız “EYVAH!” başlıklık yazım 04.10.1996 tarihli yerel gazetelerimizde yayınlanmış. Yani bundan tam 10 yıl önce konuyu biz okurlarımıza aktarmışız. Hem de kendi kaynağından ve dolaştırmadan doğrudan sizlerin bilgisine sunmuşuz. Bu konu şimdi, yani on yıl sonra, sanki “Yeni Bir Haber”miş gibi sunuluyor.

Efendim, bu konuda “Babasının Oğlu” şeklindeki övünme dil tespihini tarihe gömmüştük. Şimdi ancak “Anasının Oğlu” geçerlidir. Bir başka tanımlamayla, erkekler kendi zeka genlerini asla ve asla oğullarına aktaramıyorlar. Sadece kız evlatlarına % 50 şansla aktarabiliyorlar. İşte böylece bilim “Yandı Gülüm Keten Helvası” diyerek oğlan babalarının “İllaki bir erkek evlat isterim” dayatmasının ne kadar boş ve ne kadar anlamsız bir tabu olduğunu insanoğlunun aklına sunuyor.

“ZEKA” ve “KIVRAK ZEKA” (1)

Talat Turgay | 14 September 2006 08:24

Bizde çok yaygın olan bir inanış vardır. Kurnazlık daima zeka ile karıştırılır. Oysa ikisi çok farklıdır. Bu bakımdan da her ikisinin gelişim yönleri de farklıdır. Kurnazlık “Üç Kağıtcılık” ile yarenlik ederken kıvrak zeka “Pratik Çözüm” ile kol kola gezerek flört eder. “Kurnazlık”ın gen’lerle, dna’larla falan alakası yoktur. Tamamen görsel ve sonradan edinilen bir yetenektir. Biz şimdi ekolümüze uygun olmayan “Kurnazlık”ı bir kenara bırakıp “Zeka” ile ilgilenelim.

Zeka”nın bir de “Kıvrak” versiyonu vardır. Yani zeki olmak başka bir şey, kıvrak zekaya sahip olmak başka bir şeydir. Bu konu, Avrupa ülkelerinde yetişme tarzından dolayı çok şaşırtıcı örnekler yaratmıştır. Zeka, Avrupa’da bulunamayan bir nimet değil. Milyonlarca Avrupalıda mevcut. Ancak ne hikmetse “Kıvrak Zeka” için pek o kadar yüksek rakam veremiyoruz. Hatta “Zeka” bile Avrupa’nın batısına doğru gittikçe azalıyor, güneyine doğru indikçe artıyor ve güney Avrupada en doruğa ulaşıyor. Ama yine de Türkiye’deki “Kıvrak Zeka” ile yarışması olanaksız. Daha da iddialı konuşursak yan kulvarda bile koşamaz, ancak tribünden seyredebilir.

Sözünü ettiğimiz kıtada zeki insanlar biraz mekanik düşünüyor gibi geliyor bana… Bizi şaşırtmakta güçlük bile çekiyorlar ve yaratıcılıkları da o derece sınırlı oluyor. Neden Avrupalılar zeka gerektiren işlerde başarılı oluyor da kıvrak zeka gerektiren basit işlerde çuvallıyorlar? Elbette bütün bunların bir açıklaması var ama önce şu “Kıvrak Zeka” dediğimiz her neysenin nasıl bir şey olduğuna bakalım.

Madam Kira

Talat Turgay | 12 September 2006 20:57

Aslında “Kira” kelimesi genellemedir. Osmanlı döneminde haremden çıkamayan kadınlar dışarıdaki işlerini Yahudi kadınlara yaptırır ve bu yahudi kadınlara “Kira” derlerdi. III. Murat’ın annesi Safiye Sultan’ın da “Ester” adında böyle bir “Kira“sı vardı. Ester, tarihte “Madam Kira” olarak tanınır ve Ekonomi Bakanı görevine kadar yükselmiştir.

Madam Kira bakanlığını pek dürüst yollarla sürdürmedi. Her dönem olduğu gibi çöküşe giden ekonomiyi ayakta tutmak için halkın cebinden elini çıkarmadı. Develüasyon yöntemi için son buluşu kendisinin de sonunu getirdi. 23 ayar olan altın paranın ayarını düşürünce Yeniçeriler tarafından yakalanarak linç edildi.