Türk Sineması ve dizilerde anlam verilemeyecek derecede bir tezatlık söz konusu son zamanlarda. Her gün sabah bilgisayarımın başına oturduğumda düzenli olarak bir kaç site gezerim. Bunlardan biriside hürriyet.com.tr,kahvaltımı yaparken önce devlet meseleleri, sonra spor ve en sonda sinema ile ilgili sayfaları gezerim. Yaklaşık son bir ay içerisinde gördüğüm tüm sinema haberlerinin yanında bir afiş ve fragman videosu yer alıyor. Buraya kadar herşey normal ancak aşağıdaki linkleri gezince sizde fark edeceksinizdir, yeni çıkan tüm filmlerin ana teması olmasa bile tutunma politiklarında en azından üçüncü sırada cinsellik yer alıyor. Bu filmlere bir kaç örnek vermek gerekirse ;* Umut Adası* Adem’in trenleri* Sis ve Gece* Son Osmanlı-Yandım Ali* Çılgın Dersane & Neşeli Gençlikİstatistiklere göre en çok izlenen yerli filmlerden en yakın tarihte olanı, 14. sırada yer alan Babam ve Oğlum; 16.11.2005 tarihinde gösterime giriyor ve 4 haftada 1.077.382 kişiye ulaşıyor.En uzak tarihli olan film ise Eşkiya oda 1996 yapımı.Yani Türk sinemasının en çok izlenen filmleri 1996-2005 tarihleri arasında yapılmış(istatistikler yalan söylemez 🙂 ) ve hiç birinin ana temasında cinsellik yoktu. Ana tema bir yana tutunma, politikalarının ilk onunda bile yoktu dersem sanırım abartmış olmam.”Bu filmlerde neden cinsellik ön planda böyle filmmi olur” şeklinde bir kelâm ile devam etmiyeceğim tabiiki yazıya, takıldığım ve üzerinde düşünülmesi gerekilen nokta sanırım burası değil. Toplumdan talep olmasa, böyle filmler bir iki bilemediniz üçüncüde son bulur ve böyle on-onbeşlere ulaşmazdı sanırım sayı. Toplumumuzda bastırılan bazı duygular, avrupa-i bir takım iç güdülerle ön plana çıkıyor sanırım. Yeni nesil olarak adledilen bizlerde sanırım bu olaya yön verenleriz.Yazının başında bir tezat kelimesi vardı, muhattaplardan bir tanesi sinema iken diğer taraf diziler.Mesleğim gereği işyerinde en az 9 saat bilgisayar başındayım ve eve geldiğimde, ayağımı uzatarak televizyonun karşısına uzandığım zaman kumandamın ucunda bulunan dizilerin işlediği temaları şöyle bir gözden geçirdiğim zaman, sinemamızda işlenenden çok farklı ve ahlaki yönleri çok daha sağlam prodüksiyonlar görüyorum. Ancak, dizilerimizde de sebebini anlayamadığım bir şiddet eğilimi var. Ve sinema salonlarında cinsellik isteyen bizler, evde televizyon karşısında şiddet, temiz ve ahlaki aşklar ve komedi arıyoruz.Şimdi yazımın sonunda kendime sormadan duramıyorum ;”Acaba bu tezatlığın tek sebebi, yapımcıların maddi kaygılarımı yoksa, Türk toplumunda ki bazı ahlaki yaklaşımların artık yavaş yavaş eriyerek sona ermesimi?”Son zamanlarda gösterime giren 5 filmin gişe rakamları
* Maskeli Beşler Irak: 17 günde 858 bin 540 izleyici.* Son Osmanlı Yandım Ali: 10 günde 444 bin 60 izleyici.* Beynelmilel: 31 günde 346 bin 493 izleyici.* Amerikalılar Karadeniz’de-2: 3 günde 108 bin 882 izleyici.* Çılgın Dersane: 4 günde 172 bin 881 izleyici.Türk Sinemasında En iyi 20 Gişe
Filmin Adı – Vizyon Tarihi – Hafta – Toplam Seyirci1. G.O.R.A. 12.11.2004, 35, 4.001.7112. Vizontele 02.02.2001, 50, 3.308.1203. Vizontele Tuuba 23.01.2004, 33, 2.894.2084. Hababam Sınıfı Askerde 14.01.2005, 32, 2.586.6365. Eşkiya 29.11.1996, 57, 2.571.1336. Kahpe Bizans 21.01.2000, 38, 2.472.1627. Asmalı Konak Hayat 17.10.2003, 25, 1.791.3968. O Şimdi Asker 21.03.2003, 28, 1.657.0519. Hababam Sınıfı Merhaba 16.01.2004, 35, 1.580.55710. Komser Şekspir 16.02.2001, 37, 1.331.46211. Güle Güle 04.02.2000, 43, 1.275.96712. Her Şey Çok Güzel Olacak 27.11.1998, 50, 1.239.01513. Propaganda 05.03.1999, 46, 1.238.87814. Babam ve Oğlum 16.11.2005, 4, 1.077.38215. Neredesin Firuze? 20.02.2004, 28, 1.064.16216. Deli Yürek: Bumerang Cehennemi 07.12.2001, 42, 1.052.90717. Hırsız Var 21.01.2005, 32, 934.61218. Gönül Yarası 07.01.2005, 38, 897.0019. Ağır Roman 28.11.1997, 41, 872.17220. Abuzer Kadayıf 29.09.2000, 28, 864.312
yorumlar
sadece filmler mi böyle?takip ettiğim gazete dediniz!hürriyet acaba hiç internetteki ana sayfasında kaç tane cinsel içerikli haber olduğuna dikkatiniz çekildimi !şu yazıları daha önce ben yazmıştım…yazı 1yazı 2
Vakti zamanında, güzel kanlı darbeler zamanında, ortaya çıkan değeri olan sanat yerine değersiz ve aptallaştıran sanat biçimli ürünler ortaya koyma alışkanlığının devamı bunlar. Cinsellik olmadan pekala da bir sinema filmi, dizi, fotoğraf sanatı, heykel sanatı, tiyatro yapılabilir ancak “onlar” bu yöntemi kullanmak istemiyorlar çünkü amaçları kaliteli ve düşündüren sanat oluşturmak değil. İnsanların basit heveslerine cevap verebilecek ve para harcatacak filmler sunmak. Bu yüzden eğitimsiz sanat olmuyor. Her ne kadar konu arz-talep-ürün üçgeninde gidiyormuş gibi görünse de sanat hakkında bilgisi olmayan ya da estetik sanat hakkında belirgin bir görüşü olmayan halk dediğin, ki halkı aşağılamak için söylemiyorum sistematik bir şekilde du kitle oluştu(ruldu), bir sanat ürünü talep edemez. Bu yüzden Türkiye’ de gelişen sinema sanatsal sinemanın ötesinde popüler yani tüketime dayalı sinemadır.
yazıda verilen örnekler, istatistiki bilgiler ve kavramlar sanki birbirine girmiş gibi.örneğin,cinselliğin ön planda olduğunu söylediğiniz filmler listesi. içerisinde sadece son sıradaki film, ergen sivilcelerine hitap edecek türden. diğer filmlerin için ise, biraz fazla ağır bir itham “cinsellikle yüklü olmak”. bence burda değinilmesi gereken, iyi ya da kötü, farklı türlerde belli standartların üzerine çıkabilen bu filmlerin neden hâlâ bir iki memeyle veya çıplak hatunla pazarlandığı sorusu.yazının sonunda “son zamanlarda gösterime giren 5 filmin gişe rakamları”na baktığınızda cinsellikle, değil -sizin kelimelerinizle- “şiddet(Maskeli Beşler Irak,Son Osmanlı Yandım Ali), temiz ve ahlaki aşklar(Beynelmilel) ve komedi(Amerikalılar Karadeniz’de-2,Çılgın Dersane)nin ağırlıklı olduğu çok net gözüküyor.sonra istatistiklerin yalan söylemediği konusunda kesinlikle haklısınız ama zaman zaman hata yapabilirler. türkiye’de box-office olayının tarihi zaten çok yeni. bu yüzden elimizde zaten bundan önceki dönemlere ait sağlıklı veri yok. yani sinema seyircisi eskiden bu kadar yoktu artık daha fazla demek de pek doğru olmayabilir.arz ve talep ile ilgili söylediklerinize ise katılmak mümkün değil. toplumdan(?) sürekli bu anlamda bir talep olduğuna dair bir veri yok. zaten elinizdeki film örnekleri de bunları vermiyor. ama gündeme çıkartılan filmlerin bir çoğu teenage ve hemen üstü gruba hitabedilerek yapıldığı da bir gerçek.yükselen trend dalgalarının üzerinde sörf yapıyor adeta sinemamız.yani kimleri etkileyeceklerini iyi biliyorlar bu talebi yaratanlar.yani talep değil de arz asıl olan bu belirlemede.dizilerle ilgili söyledikleriniz ise bence çok vahim. “daha sağlam ahlaki temel” derken aliye’nin sevişmemesinden mi bahsediyorsunuz yoksa şehrazat’ın para için sevişmesinden mi yoksa döver de sever de deyip yerlerde kendisine deli divane olan hatunları vakur bir tavırla ayıklayan ağalardan mı? nerdeyse hepsi kemer country ya da ömerli’deki evlerde geçen, anlamsız ve zamansız kamera hareketleri, zenginliği, gücü, silahı, parayı, sahteliği, bütün gün ful makyaj dolaşan sıradan insanları, farklı pastel renklere boyanmış duvarlarıyla gitgide gerçekten uzaklaşan bir sektör var karşımızda. “önce burada takılırız onu takiben diğer barlara geçeriz…” diye cümleler kuruluyor bu dizilerde. bu düzey değil olsa olsa üst düzey olabilir. hatta sizin eleştirilerinizin tam tersine artık sinemamızda – belki de buna bir tepki olarak – gerçekçiliğin temel belirleyici faktör olmaya bağladığını düşünüyorum.nihayetinde, yapımcıların hepsi maddi kaygılarla hareket ederler. çünkü yapımcının amacı para kazanmaktır. dizilerin de yapımcıları vardır ve onlar da tam olarak aynı kaygıyla hareket ederler. bu yüzden sinemada da tv’de de bu tip filmler ve diziler göreceğiz, ama bunları şekilci bir ahlaki üslupla değerlendirip genellemek bence çok yanlış bir tavır.
bu 5 filmide izlemedim!? çünkü piyasaya sunuluşu, yani benim filme karşı bir talebimin olmasını sağlayacak kanalların hepsinde, cinsellik ön plandaydı. Tv’deki dizilerin hiçbirinde bu şekilde bir reklam yok.
neşeli gençlik dışında hiç birinde cinsellik görmedim. kenan abimiz bir rus kızla öpüşüyor, bumu cinsellik. geçiniz allasen
Ayrıyetten bu cinsellik düşmanı güruh yeni türedi, adam adamı öldürünce bu film gerçek değil diyorsunuz sevişince vay ayıp günah ne iğrenç… hadi bakalım memeden korkan türk toplumu olarak allah sonumuzu hayretsin…