Açtım metin sayfasını, yazıyorum, ne yazacağımı planlamadan..Ezginin Günlüğü çalıyor playerde, “git dersen giderim, kalırımkal dersen, söylenmemiş, sahipsiz bir şarkıyım…”Odanın havası; tütün, kahve kokmakta… Yatakta oturmuş, düşünmekte, kendimle konuşmaktayım…Aklım geceki düşte… Düşlüyorum düşümü, düşledikçe düş oluyor, düşüyor ellerimden…Tutunamıyorum düşüme, sahip çıkamıyorum, korkulu tavırlarımla…Zaman yenmiyor acılarımı, sadece zaman geçiyor, bense eskidiğini zannediyorum. Hatırladıkça kendime küsüyorum, kırılgan bir çocuk gibi…
yorumlar
hoşgeldin abicim.müzik ah! müzik bağımlılık yapmamalı insanda ruha az gıda vermek lazım bu zamanda…
hoşbulduk…haklısın galiba!
Bence en sağlıklı uyuşturucu yeryüzünde müzik. Müziğin ruha gıda olduğu muhakkak, azaltılması yönündeki çözüm benim için pek bir muğlak. Dinlediğin müzik tarzını hafifletmek ya da ruh haline göre değiştirmek daha bir derman olur benim için…
yorumsuz!
sözlerinin anlamı hakkında en ufak bir fikrim olmadıgı halde (ingilizce) bir şarkıyı dinlerken gözlerim dolabiliyorsa…müziğin ruhla dogrudan baglantılı oldugu doğrudur… ama sağlıklı ama değil…ha belki “madem o kadar duygulanıyorsun bi baksaydın sözlerine” diyebilirsiniz… ama öğrendikten sonra o kadar etkilenmem diye korktum açıkçası…
doğru, bilmeden dinleyince insan direk kendine göre şekillendiriyor…
aman, almanca pop sarkilarini dinlemeyin. cogu akillara zarar. anladigim halde katlanamiyorum. yoksa sözler hep ayni, ingilizcede de ayni, türkcede de. asik oldum, ölüyom, bitiyom, hey gidi dünya filan.
e tabi POP sonucta…popüler konular içeriyor değilmi…
müzilöldürür de, güldürür de… 🙂