Aşk’tan bahsedebilir miyim?Hiç aşık oldunuz mu? Sevdiniz mi? Ölesiye ve hiç bırakmamacasına. Hiç rüyalarınız ve düşünceleriniz işgale uğradı mı? Hiç terk edilmemecesine. Hiç bütün saatleriniz bir kişiye kurulu hale geldi mi? Hiç sevildiniz mi? Doyasıya. Sevgiden ölecek, boğulacak gibi oldunuz mu? Veya sevmede yarıştınız mı? Bunu başarabildiniz mi? Ve en sonunda şehrin en yüksek yerine çıkıp : “İşte böyle sevilir! İşte böyle Aşık olunur!” diye haykırabilmeyi düşlediniz mi?20.yy. tüketim çağı olarak adlandırılır. Ve ilk tüketilenler de “AŞK, AŞIK, İNSAN, ve İNSANLIK” oldu. “İnsanlık ölmedi! Hala bazı İNSANLAR var!” denilebilir. Ama kim ne derse desin ‘Aşk ve Aşık’ bizim diyardan gitmiştir artık.Bana bir Mecnun, bir Ferhat, bir Kerem gösterebilir misiniz? Tabiki Hayır! Peki, Mecnun’un olmadığı yerde nasıl ve ne cüretle aşktan bahsedilebilir ki?”Bende Aşık oldum, sevdim, yandım, bittim, mahvoldum” diyebilirsiniz peki ‘Mecnun’ oldunuz mu siz? ( Bay/ bayan farketmez) Mecnun olabildiniz mi? Yarin bir bakışına, bir gülüşüne, bir sözüne dünyalar verdiniz mi? Güzel, alımlı, zengin ve asil olduğu için değil sırf ‘Leyla’ olduğu için sevdiniz mi? “Benim Aşk’ım olmasa güzelliğin beş para etmez” diye düşündünüz mü? Onun sizi sevebilme ihtimalini sevebildiniz mi o halde?Dünya’yı geç, Cennet’te bile onunla birlikte olabilmeyi, yani sonsuza kadar bir lahza ayrılmamayı dilediniz mi? Dualarınızda “Ya Rab! Beni ona kavuştur” değil;”Allah’ım! Onu affet, onun yerine ben yanayım” dediniz mi? Mecnun’un Leyla’nın mahallesinde yaşayan uyuz bir köpeğe sarılarak: “Belki bu gözler Leyla’yı görmüştür” deyip ve aklı-mantığı bir kenara koyarak ona sarılmasını ve öpmesini kıskandınız mı? Size deli dediler mi? Siz de deli oldunuz mu? Siz deli misiniz be!?HAYIR! HAYIR! Tabiki HAYIR!Bir baykuş gibi karşı tarafın hatalarını kollayan, yakaladığında ve bir punduna getirdiğinde hemen atılıp yek diğerinin yüzüne vurarak: “Bak! İşte sen böylesin!” diyen, “Mükemmel” olan, “Sütten çıkmış Ak kaşık” olan, bir müddet sevip de sonra ayrılmaktan (yada kelimenin tam karşılığıyla kaypaklık ve kancıklık ederek terk etmekten) haz duyan karizma manyakları nasıl “EVET!” diyebilir ki? (ve artık Globalleşen ve NET leşen dünyada böyle şeylerden söz açmak ta çok afaki oluyor canım!)Peki ya bayanlar? Siz hiç kadınların aşık olduğunu gördünüz mü? Koskoca dünya tarihinde meşhur olmuş bir ‘Kadın Aşık’ gösterin bana. Maşukunu ölesiye sevmiş ve gece gündüz düşünüp hüzünlenmiş. Vuslat anının saadetini hayal ederek mesut olmuş. Bir kere o güzel yüzü görebilmek, bir kere sesini duyabilmek için dünyalardan geçmiş. Çok garip değil mi? Belki de dünyanın kanunlarından birisi de budur: Hep erkekler aşık olacaklar! Hep kadınların peşinden koşacaklar.Yanıp bitip tükenecekler. Kadınların onları kabul edip etmeme yetkisi olacak. Kadınlar onları süründürüp her türlü nazı ve cilveyi yapacaklar. Ve en sonunda bu sevgiyi bitirebilme yetkisi kadınlarda olacak. Şayet kadın kabul ederse: Hep erkek sevecek ve sevgisini ispatlamaya çalışacak ( Hani kadın sevgisini ispatlamak zorunda değil ya). Otobüs, sinema, yemek, çerez ve dondurma parasını hep erkek -diğer masrafları ödediği gibi- ödeyecek. Her türlü şeyi -görüşme saatleri gibi- kadın tespit edecek ve bütün kararları OKEY! liyecek. HADİ ORDAN! Bu kurallar kim koymuşsa halt etmiş! Artık toptan değişmesinin zamanı geldi! Yani artık kadınlar da aşık olmalı, birazda onlar sevmeli, yanmalı ve sürünmeli.Bence Aşkın karşısındaki en büyük engel günümüzdeki bu fosilleşmiş anlayıştır. Onlara hiç layık olmadıkları bir şekilde verilen bu imtiyaz dan dolayı bir çok aşk sönüp gitmiyor mu? Yani kızın “HAYIR” demesiyle. İşte Aşklar böyle tıkanıyor. Ve bununla beraber gençlerin hayatları ve içindeki coşkuda sönüp gidiyor. Ve ben de zaten aşık olmak zorunda değilim. Çünkü benim gibi bir çok insanın aşkına layık olan veya olabilecek olan kadınların emsallerinin tükendiği kanaatindeyim. Zaten Mecnun yok ki Leyla olsun veya Leyla yok ki Mecnun çıksın. Her şeyin sahtesinin/taklidinin kolayca bulunabildiği bir düzende çevremizde Leyla ve Mecnun müsveddelerini görmek artık sıradan oldu.Ve artık bana Aşk’ tan bahsetmeyin. Ben Aşk’ ın cesedini meydanlara çıkarıp Onu orada inkar edeceğim. Bu karanlık, mazlumların gözyaşında rutubet kaplamış, mahzen gibi dünyada pas tutmuş her kalbin üzerine tırnaklarımla yazacağım ki : “AŞK ÖLDÜ”. Damarlarında hırs ve şehvet dolaşan bütün insan müsveddelerini, yakalarından sarsarak “Siz Aşık olamazsınız; Bari Aşk’ı kirletmeyin” diye haykıracağım.Otuz sevgili değiştirmiş ve hala doymamış Aşk budalalarının fahişe kılıklı, iğdiş olmuş kalplerine de tüküreceğim sadece. Mecnun’ un Leyla hürmetine o köpeğe yaptıklarını düşündükten sonra; Hiç duraksamadan, çekinmeden, Allah’tan korkmadan, imtina etmeden, büyük bir küstahlıkla sevdiğinin kalbini kıranlar, hor hakir görenler, “Elimi sallasam ellisi” diyenler, korkudan, edepten ve insanlıktan nasipsiz olanlar nasıl ve ne hakla Aşk’ tan bahsedebilirler? Kendi isim ve cisimlerinin yanında bu kutsal kelimeyi zikredebilirler? Onu en yüce bir makamdan alıp kendi çukurlarına indirebilirler?HAYIR! HAYIR! AŞK ÖLDÜ!Eğer bir gün Aşık olacaksam: Gülü dikenlerine aldırmadan, sımsıkı tutup bağrıma basacağım! Sonsuza dek! Ve hiç kaldırmamacasına!Murat Murathanoğlu