Doğu, batı, Fransa, İran, Osmanlı gibi bir çok medeniyeti anlatır kitaplarında. Bunu da çok güzel yapar. Çünkü kendiside bir doğu batı sentezidir aslında. Fransızca eserler veren Lübnanlı Amin Maalouf anlattığı dönemi yaşıyor, savaşların içinden geçiyor, savaşıyor. Tarih kitapları okumayı sevmeyen bana bile soluksuz okutuyor romanlarını.Doğunun limanlarıyla tanıdım onu. Geç tanıdım. Kendi dilimde yazmayan yazarlar, eseri Türkçe’ye çevrilse bile zevk vermezdi bana ondan önce. Sanki benim milletimden, sanki fransızca yazılmamış o roman. Tercüme edilmemiş. O kadar yakın okuyucusuna. Kitaplarını anlatacak en iyi kelime “derin” bana göre.

İlk kitapı Arapların Gözüyle Haçlı Seferi. Kurgusal olmayan tek eseri. Semerkant, Afrikalı leo, Tanios Kayası, Doğunun Limanları, Ölümcül Kimlikler, Yüzüncü Ad en tanınmış romanları. Bu romanların çoğunluğuylada ödül almıştır kendisi. Ödüllerinden biride kendine ve romanlarına en çok yakışan Afrikalı Leo ile aldığı Fransız – Arap Dostluk Ödülü. Afrikalı Leo’dan bahsetmişken bu kitap bir berberin sünnet ettiği, bir rahibin vaftiz ettiği Leo Africanus‘un ürpertici ve şaşırtıcı öz yaşam öyküsü. Semerkant Ömer Hayyam‘ın Rubaiyat adlı eserinin Semerkantla Titanic arasındaki macerasını anlatıyor. Doğunun Limanları ise annesi ermeni olan müslüman bir Osmanlı gencinin bir yahudiye olan aşkını anlatır.Amin Maalouf’un eserlerini bu kadar kısa anlatmak mümkün değil ama bir fikriniz olsun diye en beğendiğim eserleri bir cümleyle anlatmaya çalıştım. Bu yazarla tanışmayan varsa en yakın zamanda bir romanını almasını ve yolculuğa başlamasını tavsiye ederim…