bildirgec.org

uzann ma kardeşim

derela | 04 September 2003 15:19

ya kardeşim adamlar her yere (uzan) mış elim nereye atsam adamlar daha önce oraya (uzan) mış neden hep uzan kelimesini kullanıyorum hı anlamadın mı?

başımdan geçen ilginç bir şey

ELOY | 04 September 2003 11:23

part one departmanından

Geçen gece hava almak için dışarı çıkmıştım. Ayaklarımın beni nereye götürdüğünü bilmeden geçiyordum sokakları. Farkında olmadan uzaklaşmışım siteden. Nereye gidiyorum ben diye düşünürken ileride çalılıkların arasından güçlü bir ışık gördüm. Geceyi delercesine gökyüzüne ulaşıyordu. Korktum. Ne olabilirdi ki gecenin bir vakti burada. Ama korkum merakımı yenmeye yetmedi. Gizli gizli ışığa doğru ilerliyordum. Aklımda binbir türlü hikaye ile. Ama yaklaştıkça gözlerim kamaşıyordu ve algım azalıyordu. Işığın ortasında ne olduğunu anlayamadığım dev bir karartı vardı. Daha fazla yaklaşıp yaklaşamayacağımı düşünürken arkamda bir ses duydum. Dönüp baktığımda korkumun merakımı yenmesi gerektiğini anladım, ama çok geçti…

Kendime geldiğimde yere paralel bir şekilde sırtımdan ama yüz üstü bağlanmış bir şekilde buldum kendimi. Bulunduğum yer çok karanlıktı ve gürültülü. Sanki biraz ötemde dizel motorlar çalışıyordu… evet çalışan bir şeyler vardı ama ne olduklarına dair hiçbir fikrim yoktu. O an aklıma bu karanlıkta çıkabilecek en ufak bir kıvılcımı bile görebileceğim geldi ama nafile sadece karanlık. Bu şekilde daha ne kadar durabileceğimi düşündüm sonra. Neyse ki beynimin kulağımdan akması gibi bir ihtimal söz konusu değildi. Ama bu gidişle ve bu sesle sağır olma olasılığım artıyordu…

Kendime geldim. Neredeydim, buraya nasıl geldim, beni nasıl bu şekilde bağladılar, neydi onlar gibi öncelikli sormam gereken sorulara geçte olsa varabilmiştim. Geçmişe dair hatırladığım tek şey anlık bir korkuydu. Bir de innervision. Ne öncesi ne de sonrası… anlık korku duygusuyla bişey elde edemeyeceğimi anlayınca –kaldı ki anlıktı- şarkı söylemeye başladım. Inneeerrrrrvisioooooonnnnnnn. Şarkı söylerken sesimi beğenmiştim ilk defa. Ve kendimi çok güçlü hissediyordum. Hatta beni tutan bağlardan bile kurtulabilirdim. Ama sırt üstü aşağı bakan bir pozisyondaydım ve ne kadar yüksekte olduğumu bilmiyordum. Hey diye bağırdım. Sesin yankısından 100m2’lik bir alanda olduğumu anladım yeniden ama bu sefer yere doğru bağırdım. Sesin bana dönüşü 30 salise gibi bir zaman almıştı bundan fazla veya az olamazdı. Yani yaklaşık 100 metre de yukarıdaydım. Bağları koparmaya karar verdim…

Yukarıdan aşağıya süzülürken çok eğlendim. Ayaklarımın üstüne düşüp elimle biraz destek alınca kendime kızdım biraz. Hemen etrafı aramaya başladım. Gözlerimdeki gece görüşleri açınca etraf daha da netleşti duvardaki düğmeye doğru ilerledim. Sanırım bununla ışıkları yakabilecektim. Ama önce gece görüşü kapatayım. Kör olabilirim. Yaktım ışıkları metal bir yerdeydim zemin ve tavan ve duvarlar metaldi. Dokundum sinterden yapılmış olduğunu anladım. Aslında vurarak bunları parçalayabilirdim ama gerek görmedim. Çokgen bir ortamdı burası ama öyle 6gen 8gen falan değil. Hemen saydım 48i. Ancak bir tanesi dikkatimi çekti genişliği 0.1 mm. Daha dardı diğerlerine göre. Acaba bu çıkış mı diye gittim baktım. Değilmiş. Yukarı baktığımda tekrar yanlış hesap yaptığımı anladım tavan 138.47 m. Yukardaydı. Bu hata payını gelen motor seslerine verdim. Sesi algılamamı zorlaştırmıştı. Yine kızdım kendime onu hesaba katmadım diye.

Ortam sinterden beklenmeyecek kadar güzel bir ses düzeneği oluşturmuş gibiydi. Böyle düşünmeme sebep olan şey ise 23. köşenin yanında duran mikrofondu. Alıp şarkı söylemeye başladı. Evet evet harika şarkı söylüyorum. Harika şarkı söylüyordum da neden ellerim kocaman ve yeşil ve çirkin ve upuzun tırnaklarım vardı. Hemen gölgeme baktım. Çok çirkin bir yaratık olmalıydım ben. Ama bu tavandan gelen tek ışığın açısıyla da ilgili olabilirdi. Bu ihtimali göz önünde bulundurarak çok çirkin olmadığıma en fazla alien gibi olabileceğimi düşündüm. Tekrar şarkı söylemeye başladım. Sonra birden gizlice izleniyor olabileceğim geldi aklıma. Utandım çok. Kızardım hatta. Sol ayağımın ucunu yere sürtüyor sağa sola sallanıyordum. o kadar utandım yani. Lütfen devam edin sesini duyunca zaten zor zaptettiğim şarkı söyleme isteğim açığa çıktı. Dayanamıyordum… motorlar durdu. İnnervision çalıyordu. Karaoke diye düşündüm ama değildi. Canlıydı. Söylemeye başladım. Sonra spiders. Artık kendime engel olamıyordum orkestra harikaydı. Ben ise muhteşem. Coldplayden Nusrat Fateh’e, ELoy’dan Hamiyet Yüceses’e kadar bir çok parça söyledim. Çok alkışladır beni.

Köprü çocukları

entheogen | 04 September 2003 09:48

Geçen akşam Boğaz Köprü’sünden geçerken baktık bir motorsikletli polis, boynunda sağır ve dilsiz yazan bir kağıtla dilenen çocuğu takip ediyor arkasından gizli gizli. Bizde onları izliyoruz ne olacak diye. Polis bağırdı bizimkine “gel ulan buraya” diye ama polisin surat ifadesinde hiç kızgınlık yok sırıtıyor alaylı. Çocuk bunu duydu ama duymamazlığa geldi aynı anda adımlarınıda sıklaştırdı birden.Arada yandan bakıyor polise ne kadar yaklaştı diye. Köprüde her zamanki gibi sıkışık ya, bizde onlarla aynı hizadayız giderken bir yandanda izliyoruz olayı. Polis yaklaştıkça çocuk daha da hızlanıyor. Sanki onu duymuyor ama yinede neredeyse koşacak kadar hızlandı adımları. Neyse biz polisin hizasına geldiğimizde sorduk. “Gerçekten sağır dilsizmi” diye. “Yok be numara yapıyo inek dedi gülerek..:))öle işte

göstergeç yeniden

aftermath | 04 September 2003 06:43

göstergeç (4images sürümü) test aşamasında. hatalar olabilir, bekabımız olsa da test ederken insaflı olmanızı rica ediciim.

kullanabilmek için bildirgeç üyesi olmak gerekiyor. ancak göstergecin şifresi bildirgeçten farklı (ne yaptıysam beceremedim). bu nedenle şifre hatırlatma seçeneğini kullanarak bildirgeç kullanıcı bilgilerinizde kayıtlı olan e-postaya yeni göstergeç şifrenizi yollatınız. isterseniz daha sonra değiştirirsiniz. bildirgeçte kayıtlı mailinizi bilmeyenin vay haline.