Ortamın, alçalan bir kuşun bakış açısı ile izlendiği durumlara izometrik diyorlar. İzometrik ortamlarda, bir sırt çantası ile dolaşıp gerekli gereksiz odalara girip çıkarak her bulduğunu çantana attığın, sonra bu bulduklarınla sonuna erdirdiğin ve mesai saatlerini en verimli biçimde hiç eden oyunlara da “adventure oyun” diyorlar. Oyunun ne kadar başarılı olduğu da, mesai arkadaşlarından kaçının seninle beraber bu yalana kanıp,patron fırçası ile yüzleşmek istediği ile doğru orantılı. Bu tatsız bahsi burada kesiyoruz.

Magiclick, Efes Pilsen için Dream in Efes başlıklı bir site yapmış, sitenin içerisinde de bu adventure oyunlardan bir tanesi var. Escape from Artemis başlıklı oyunun hikayesi tam da beklendiği ölçüde sıkıcı, ne eksik ne fazla. Haydutlar halka mal olmuş bira yapımcısı Anatolius’un güzel kızını kaçırıyorlar bizim de tapınak ortamlarında sekerek onu bulmamız gerekiyor. Yoksa efes birasının formülü elden gidecek.

Mentos ürettiği şekerlerin diet cola ile birleşince küçük çaplı bir patlamaya yol açtığını fark ettiğinden beri, çeşitli viral hareketlerle wom yaratmaya çalışıyor, hatta başarıyor da.

Mentos Türkiye de bu stratejiyi çözmüş olmalı ki Mentos Çılgınlığı isimli bir projeyle çıktılar karşımıza.

Olay çok basitçe şöyle: Kendi diet cola+mentos = o yeah videonu yapıyorsun, siteye upload ediyorsun, en çok oy alan ilk 10 videodan biri olabilirse cep telefonu kazanıyorsun.

Hepimizin “kaşıntı” seviyesine tepe yaptıran durumlar var; mesela klavyeye dökülen bol şekerli kahve, kanallar arasında gezinirken manasızca yükselen ses seviyesi, senkronize dansetmeyi marifet sanıp bir yandan da şarkı söyleyen katl-i vacip boyband’ler… Evet, boyband’ler; Acaba onlarsız hayat nasıl olurdu? Glue London, Coke Zero lansmanı dahilinde banner’ını yapmış, biz tıklayıp gördük ki muazzam oluyormuş.

“Normal kola tadında diyet kola” mottosuyla gündemimizi işgal eden Coke Zero’nun Boyband konseptli banner’ı, kısıtılı interaksiyon seviyesi ve 600 küsür kb’lik (devimsi) boyutuna oranla epey güzel bir iş oluvermiş. Sahnede, o tiksindiğimiz boyband stilinde şarkı söyleyen üç adet sefil var, biz de yanlarındaki kaldıraçları çekerek onları hazin sonlarıyla başbaşa bırakıyoruz. Olay bundan ibaret olmasına rağmen, müzik seçimi, ilüstrasyon kalitesi ve konseptin kendisi ağız kulak arasındaki mesafeyi kısaltan cinsten.

Her ne hikmetse köfteleri mobilyalarından daha doyurucu olan Ikea , henüz Türkiye semalarına özel bir girişimde bulunmasa bile, İnternet iletişimine ayırdığı gani gani bütçesini ağzımız sulanarak izlediğimiz bir marka. Çok değil birkaç ay önce, sektör neferlerininki başta olmak üzere, bilimum inbox’a düşen ve Matrixvari hop-zıp efektleriyle şahane bir deneyimsel pazarlama örneği olarak kayda geçen Dream Kitchen’dan hemen sonra da hız kesmeden Pax Gardrop serisi için tasarlanmış Komini Garderoben’la karşı karşıyayız…

Tıpkı bilimum Ikea işi gibi Forsman & Bodenfors imzası taşıyan interaktif deneyim tasarımı, bizi Pax gardroplarının ne kadar kişiselleştirebilir olduğuna ikna etmeyi misyon edinmiş. Geniş bant bağlantıyla bile epey toraman kalan uygulama – totalde 20 mb’ın biraz üstünde – beş katlı bir apartman konseptinden yola çıkmış. Az da olsa Neighbours From Hell’i akla getiren uygulamada her katta oturan ve birbirleri ile ödedikleri aidat miktarı ve Ikea fanatizmleri dışında hiçbir ortak nokta bulunması mümkün olmayan beş karakter ve onların “Pax dolaplarına hayranım çünkü…” gerekçelerini izliyoruz.

Eskiden bir sitenin dikkat çekmesi için, bir yerinde video kullanmak yeterliydi. Yani bir senaryo, bir bağlam, bir şu, bir bu

gerekmiyordu. “Video var mı arkadaşım? Du bi bakiyim o zaman” gibi bir prensip vardı.

Artık öyle mi (a dostlar) ? Değil. An itibariyle videolu sitenize bir hikaye, bir çekicilik, bir merak unsuru katmak, konsantrasyon süresi gitgide düşen kullanıcıları sıkmamak zorundasınız.

Volvo S80‘in yeni sitesi de bu yoldan gidiyor.

“Bir Avustralyalının sizinle arkadaş olması ne kadar sürer?” reklamlarından tanıyoruz Fosters‘ı. Tekel bayiinde sırasıyla Heineken, Miller, Corona ve Calsberg bulamadığımızda içtiğimiz de oluyor.

İşte aynı Fosters “Fnereye gidiyor?” isimli bir yarışmayla karşımızda şimdi.

Yarışmanın hikayesi şöyle bir şey:

F harfi, F1’in ülkemize gelmesini fırsat bilerek firar etmiş (eee, evet bu bağlantı biraz zayıf). İçinde F olan bütün sözcükler de bu firar nedeniyle F’siz kalmış.

jawohl

Geçen Kristal Elma‘dan iki başarı ödülü ve bir elmayla çıkan Litespell‘in (ki garip bir şekilde internet reklamı kategorisini LSYM web sitesiyle kazandılar) yeni projesi Kızları Topla.

Gilette, sağolsun, internet mecrasına sağlam yatırım yapan şirketlerden biri. Daha önce de Kızarkadaşımın Arkadaşı adında (orijinallikle ilgili küçük sorunları olan) bir kampanyaya imza atmışlardı.

Lokka Vodka isimli bir marka (kimdir, nedir, bilemiyorum), Türkiye pazarına akma planlarını bir internet sitesiyle başlatmış. www.lokkavodka.com adresinde ikamet eden siteyle ilgili ilk dikkatimi çeken, 2 megabitlik bir bağlantıyla yaklaşık 1 dakikada yüklenmesi oldu.

512’yle sadece siteye girmek için dört dakika ezmek gerekebilir yani, haberiniz olsun (bu bekleme kısmına bricks gibi bir oyun güzel gidebilirmiş).

Yüklenme kısmına takılmadan başlayalım.

Site girişinde alkol alabilecek yaşta olup olmadığımız soruluyor, tabii ki o yaştayız, mouse’umuzu kavrıyor ve yılların bize kattığı sukunetle “evet” diyoruz. Sonra karşımıza “Lokka oyununu oynar mısın? Yoksa parolayı söyleyelim mi direkt?” ekranı geliyor. Bu ekrana “bu site çok mu karışık oldu ne?” diye soran müşteri ekranı diyor ve oyun oynarım, buldumcuk olmam seçeneğini işaretliyoruz.

Bridgestone F1’in kıyılarımıza yaklaşmasını fırsat bilerek www.krallargibiyasa.com isminde bir yarışma sitesi yaptırmış, yarışmanın kazananını İstanbul Grand Prix’si sırasında kendi tribününde ağırlayacak, krallar gibi yaşatacakmış (taç giyme töreni, uşak, hizmetçi ve hatırı sayılır bir ordu hariç).

Sitede F1 ile ilgili tonla soruya cevap veriyor ve en yüksek puanı alan ilk yüz kişiden biri olmaya çalışıyorsunuz. İlk yüzün içine girince de Bridgestone’un özel tribününden yarışı izliyorsunuz demek isterdim ve fakat öyle bir şey yok maalesef. Yarışmada ilk 100’e girdikten sonra “Bridgestone neden F1’de yarışıyor?” konulu bir kompozisyon yazmanız ve jüri tarafından “kendini en orijinal ifade eden tüketici” seçilmeniz lazım (hayır, şaka yapmıyorum).