Yenimecra.org geçtiğimiz Çarşamba günü Hilton’da düzenlenen Marketing Türkiye Etkileşimli Pazarlama Zirvesi’ne katıldı, yedi, içti ve hemen her zirvede olduğu gibi hafif sıkıldı.Zirve sabahın erken saatlerinde, Marketing Türkiye’den Günseli Hanımın konuşmasıyla başladı (isim hafızam sıfıra yakındır, yanlış hatırladıklarım için şimdiden özür diliyorum). İşte internettir, hoştur, beştir derken sahneye günün sunucusu çağrıldı, ki kendisinin ismini hatırlamam şu an mümkün değil. En fazla kelden bir abi olduğunu söyleyebilirim.Gün boyunca kötü espri yapma işini de birine pasladıktan sonra, zirvenin ilk konuğu konuşma yapmak için kürsüde yerini aldı.Biliyorsunuz günümüzde konferanslar, zirveler hatta şirket içi toplantılar bile bir yabancı konuk olmadan yapılamıyor. Orijinal programa gore Marketing Türkiye bu kalıbı yıkacak gibi göründüyse de, pratikte maalesef Hollanda menşeili, Marten isimli bir abiye maruz bıraktılar bizi.Her yabancı konuk gibi Marten de önce ne kadar güzel bir yaşamı olduğunu anlatarak başladı. Sürekli geziyor, marka danışmanlığı yapıyormuş falan filan. Bütün hikayeler de bir mesajla bitiyor bu arada. Yani mesela şöyle bir şey:“En son Sierra Leone gezimde bir gram altın buldum ve önemsemeden kenara fırlattım, işte bu, 21. yüzyıl şirketlerinin internette yaptığı hatadır arkadaşlar“Bir ara, bütün saflığımla, gün boyunca herkes birbirine tatil anısı anlatacak sandım ve en sevdiğim tatil anımı hazırlamaya giriştim. Hatta sonunda vereceğim mesaj şöyle bir şeydi: “işte tıpkı o gün içtiğim üstü şemsiyeli Heineken’i veren barmen gibi, Türk internetçileri de, basit bir şeyi mümkün olduğunca zor göstermeye çalışıyorlar”.Neyse, Hollandalı Marten’den kurtulduktan ve birkaç kötü espri daha duyduktan sonra Medya Net genel müdürü Kıvan Odabaşı hızlı hızlı birkaç istatistik verdi Türk interneti üstüne. O kadar geyikten sonra biraz rakam görmek rahatlattı beni.Hemen ardından ilk kahve molası, müşteri avlayan interaktif ajansların yarattığı heyecan nedeniyle bir safari gibi geçti.Sonrasında, Garanti Bankası internet şubesinin başarısını (ki cidden etkileyici bir hadise) dinlemek güzel geldi. Bu noktada, internette başarıdan bahseden insanların ölçülebilir değerler verince puan aldığını özellikle belirtmek isterim. Bir de Garanti’nin internet şubesinde dönen aylık para miktarı 9.5 milyar dolarmış. Evet, ciddiyim.Bu arada, günün en eğlenceli ve en garip olayı da Medya Net’in internet standlarında yaşandı. Standlarda el kadar etekleriyle fuar güzelleri (ki bu güzellik kavramını tartışmak isterim) ve IBM’in en az güzeller kadar hantal think padleri vardı.Bir ara iş güç ne alemde diye e-posta kontrolü yapmak istedim ve stand güzellerinden biriyle aramda şöyle bir muhabbet yaşandı:olhor bilgisayara doğru ilerler.Stand Güzeli: Buyrun yardımcı olalım.olhor: Sağolun ama yardımsız da girebilirim nete.SG: Ne yapacaktınız?olhor: Nasa.gov’u heklicemSG: Efendimolhor: e-posta kontrolü.SG: Ama yapamazsınız efendim.olhor: Bizim ajansın mail serverı mı çöktü yoksa?SG: Hayır, medya net siteleri dışındaki sitelere giremiyorsunuz.olhor: Neden? Firewallar doğan grubuna mı çalışıyor?SG: Hayır, yasak.olhor: Yasak? İnternet? Yasak? Bu zirvede? İnternet yasak? Beyaz adam, ben Susan Kurbağa.SG: Ha? Ne?olhor: Yok bişi, sağolun…Bazı kısımlarını abartmış olabilirim ama aşağı yukarı böyle gelişti olay. Pes değil mi? Evet, pes.Neyse, öğleden sonranın en dinlenebilir sunumunu, zaman zaman sitemize de yorumlarıyla katkıda bulunan Alemşah yaptı. Neredeyse sonunu getiriyordum ki, dışarıdan gelen kahve kokusu nedeniyle, şahlanarak kapıya doğru koştum.Alemşah’ın hemen ardından (veya hemen ardından olmayabilir, biraz beynim dönmüştü o kadar çok sunum görünce) Project House “interaktif ajans nasıl olunur?” minvalinde bir sunum patlattı.Project House son altı aydır internet işi yaptığından ve henüz bir işleriyle müşerref olamadığımızdan, 96’dan beri sektörde olanlar beyin ölümü yaşadı. 2000’den beri bu işle uğraşanlar kısmi felç geçirdi, ben sakal bırakıp dağlara doğru koştum. Garipti.Daha fazla uzatmayayım, günün sonunda bir de ödül töreni yapıldı. Sadece en iyi banner ödülünü Snickers Bannerıyla OMD Digital’in aldığını hatırlıyorum, sonra içim geçmiş.İşte bir zirve daha böyle geçip gitti. Siz bakmayın bana, yararı olmuştur kesin meraklılarına, ben zirve sevemiyorum sadece.Son olarak, zirvenin bayağı dolu olduğunu da belirteyim. Öyle ki, mekana bir bomba atsanız, yarın bütün interaktif ajanslar batmış ve bütün medya planları sahipsiz kalmış olurdu. İlerki yıllarda çok daha başarılı toplaşmalar olabilir bu gidişle.Bu arada birkaç not:1. Günün en iyi sunumu ödülü Zap Medya’dan Bülent Boytorun’a gidiyor.2. Biraz aşağıda haberi bulunan Fikir Atölyesi blogunun sahibinden bir isteğim var, şöyle: Bir dahaki zirveye “bloglar çok acayip şeyler” cümlesini ve “Türkiye’de diploma neden önemli?” sorusunu getirmezseniz süper olur, sağolun.3. Gayet.net’in ve Overteam‘in genel müdürü (doğru bir sıfat mı acaba bu?) Metin Solmaz’a dürüstlük ve en eğlenceli konuk ödülü verilmesini talep ediyorum.Bir dahaki zirvede görüşelim diyor ve bu uzun yazıya veda ediyorum, sağlıcakla.