otobüste giderken bir çocuğun devamlı bana baktığını fark ettim. hiç durmadan ve hiç gözünü kırpmadan bana bakıyordu. masmavi kocaman gözleri, kocaman yanakları vardı.ben de ona baktım. kafasını eğdi, kitabını okumaya başladı.zihinsel engelliler (ilköğretim için, resimli/testli) yazıyordu kitabın üstünde.çocuklarla ilgili durumlarda çok hassaslaşıyorum. bilmiyorum. o çocuk büyüyecek, aşık olacak, kızlara sarkacak (sarkmalı!), futbol takımı tutacak, futbol oynamak isteyecek. (oynamalı!)sarılmak falan istedim çocuğa, sinirim bozuldu. sonra babasından yeni bir kitap istedi, işaretle, toplulukta konuşmaya çekiniyordu.sonra babasıyla konuşmaya başladım. fenerbahçenin nasıl kurtulacağını falan konuştuk. birsürü soru sormak istedim oğluyla ilgili, çekindim. bir ara babasına geseyi kaç kaç yendiğimizi sordu…
yorumlar
Bir adam devamlı bana bakıyordu. Ben de ona baktım. Geldi “Bi sorun mu var bilader?” dedi. Yanımda 3 arkadaşım vardı. Onlarla olduğumu belli edecek şekilde ikisinin omuzlarına kolumu attım “Hayır. Senin var mı?” dedim. “Yok.” dedi, döndü yerine. Sapık dolu bu şehir yemin ediyorum. Özellikle Konya ve Kayseri’den Ankara’ya gelenlere hiç güvenmeyeceksin. Çinçin’i mumla aratırlar valla.
dag basında bı yerdeyız dıreksıyon sınavı var bı cıglıklar gelıo kucuk cocuk cıglıgı bu sesler nerden falan dıe bakınıoruz megersem arkamızda rehabilitasyon merkezı varmıs.. belkı 1 saat o cocuk cıglık cıglıga bagırdı.. hayatımda böle bı sey gormedım cok ta yakın sayılmazdık ama sankı yanımasımızda aglıodu.. içim parcalandı
Görüyorum bir genç sık sık. Liseye gidiyor büyük ihtimalle, kıyafetlerinden anlıyorum. Otobüste sürekli dönüp arkasına bakıyor, sanki arkadan biri kovalayacakmış gibi. O dönüp baktıkça ben üzülüyorum. Sanırım ben de kaldıramıyorum.
5 yıl önceydi. Sevgilimden ayrılmıştım. Aslında ilk kez ayrıldığımızda mı yoksa ikinci kez ayrıldığımızda mıydı bilmiyorum. Bazen böyle anlarda çıkıyor insanın karşısına ilginçlikler ya… Ankaray’da vagonun içinde oturmuş dışarıya bakarken, açık mavi renkte kazağı olan, *tanımadığım* sarışın bir kız bana bakıyordu. Önce gülümsedi. Yok saydım. Sonra bir kez daha baktığımda el salladı gülümseyerek. Yüz ifademde en ufak bir değişiklik olmadı. Önüme döndüm. Kafamı bir kez daha onun olduğu tarafa doğru çevirince kayboldu.İlginç bu tür olaylar. “Göz aşkı” derdi lisedeki bir hocam. Güzel bir tanım sanırsam. Yıllar geçmiş üstünden. Pehh…
bir aile üç çocukları var biri benimle yaşıt ±1, diğeri orta sonda. erkek bu ikisi bir de kız var ama kaç yaşında bilmiyorum. lise civarı sanırım.erkek çocukların ikiside rahatsız tam olarak ne olduğunu bilmiyorum ama zeka ile ilgili bir problem. büyük olanı askere çağırmışlardı askere alacaklar diye nasıl bir sevinç vardı aile de tarif edemem. belki de ilk defa yaşıtlarıyla aynı kefeye koyuluyordu. bir kaç gün sonra geri gönderdiler gerçi ama çok mutlu olmuştu. diğer çocuk kibar ama zeka seviyesinde bir şeyler var sanırım. hiç bir şekilde yardımı kabul etmiyor ders çalıştırmak istiyorum ama o istemiyor. gerçi o abisine göre daha iyi yani normal bir okulda okuyor. arkadaş olarak seçtikleri ise hep kendinden küçükler. ama sanki onlara arkadaştan ziyade bir abi gibi davranıyor, haksızlıkları önlüyor falan. misyon edinmiş gibi.kızda her hangi bir şey yok.gelelim annelerine… yılların yogunluğu çökmüş kadına ama çok güçlü. anladığım kadarıyla zamanında çocuklarını çok savunmuş. şimdi yorgun bir savaşçı gibi beli bükük ama boynu dik.BABAMın teyzesinin çocukları var bir de. onlar daha kötü halde. onlarda üç kardeş ve en küçüğü 30 küsür yaşında. en küçükleri ismail abi. aralarında en zeki olanı ancak konuşamıyor yani biz anlıyoruz onu ama dışardan biri anlayamaz. müzik dinlemeyi çok sever özellikle zeki/metin’in deliler kasedini hiç bırakmaz.ortancası adnan abi. açık ve net konuşur ancak çok saf. herşeye kanabilir. bir evliliği oldu kendinden birazcık daha zeki biriyle ancak kızın ailesi daha sonra ayrılmalarını istedi. çok iyi biriydi, çocuklara kendinden büyük çocuklara annelik yapıyordu. ailesi olmasa hala da yapardı.en büyükleri aynur abla sanırım BABAMla yaşıttır. sert ve hırçındır. konuşmaz kimseyle yalnızca kendisiyle konuşur. bize karşı sert olmasına rağmen çok sever bizi ve korur. ufakken beni kovalayan bir çocuk vardı hala o çocuğa karşı tepkilidir mesela asla unutmaz bu gibi şeyleri.anneleri öldü -mekanı cennet olsun-, baba bakıyor onlara. dünya tatlısı bir adam ama yaşlı ve yorgun. herşeyden öte hayat arkadaşına aşıktı o. her zaman ama her zaman birbirlerine destek olmuşlardı. şimdi üç çocuğuyla beraber yaşıyor. bakılacak yaşa geldi ama hala bakan kişi. bunlar benim akrabalarım olduğu için nasıl bir yaşam sürüyorlar, neler yapıyorlar haberdarım. sanılanın aksine mutluluk var evde eğer ilgiliyse ebeveynler. ama hepsinin böyle bir şansı yok. ne yapabiliriz bilmiyorum hiç. bildiğim ise ben seviyorum onları.
sonunda benim aşk olayına bir isim buldum. göz aşkıufaklıklarından beri bildiğim iki zihinsel engelli çocuk var. çocuk dediğim, biri neredeyse benimle yaşıt. küçük olanı 18-19 yaşlarında var. ama hala annesinin elini tutarak dolaşır.üçten fazla zıplar
belki de seni birine benzetmiştir. sen de umursamayınca benzettiği kişi olmadığını anlayıp/düşünüp, utanmış ve gitmiştir..
her zaman, belki de filmlerin etkisiyle, bu tür insanların doğa üstü güçlerinin olduğunu düşünmüşümdür. bu bazen korku bazen de kıskanma hissi verir bana. çok yakınımda olmadı böyle insanlar. olsa nasıl olurdu merak ediyorum.belki de beni tanıyanlar beni bu insanlara örnek verirler!ama güçlerim hep doğaaltı…