İstanbul valisi Muammer Güler, yaptığı açıklamalarla okuyanlara, değişik duygular hissettirdi. Okuyanlardan bazıları gülme, bazıları sinir krizine girdi. Ortak olan tek şey kimsenin bu açıklamaları ciddiye almamasıydı. Vali gizli silahları sapan olan (il)legal örgütleri, “orantılı” güç kullanarak hastanelik etti. Bu (il)legal örgütlerin içinde ÖDP, CHP, DİSK ve KESK gibi kurumların olması bir talihsizlikti. DİSK ve ÖDP misafirperverlik göstermediği için polis hediyelerini dışarıdan yollamak zorunda kaldı. Disk ve ÖDP’nin bu tutumunu ayıplıyoruz. Terbiyesiz (il)legal örgütler hastane önünde yaptıkları eylemle (canını kurtarmak için kaçmak) dağıtılmayı hak etmiştirler. Vali’nin de dediği gibi dünyanın hiçbir yerinde hastane önünde eylem yapılmaz, yapılırsa valimizin tasdiklediği gibi polisin müdahale etmesi kaçınılmazdır. Arada da 1 gaz bombası düşmüş çok mu? Bazı bölgelere 5–6 tane düşüyor zaten. Ayrıca lügat-ı vali ye göre düşmek, silahla nişan alıp ateş etmektir, bundan dolayı bomba polisin civarında düşmemiştir. Valimizin değindiği bir başka konu ise videodaki turistlerin, yurdum insanı olduklarını söylemesidir. Zaten ülkemizde dövülen, turist olmadığı sürece serbesttir, dayakt,a gaz bombası da cennetten çıkmadır. Valimiz yerde oturan kızın yanından geçen polisin ayağının “yanlışlıkla” kafasına çarptığını düşünüyor olmalı ki, tüm televizyonların yayınlamasına rağmen eğer böyle bir durum olduysa gereği yapılır dedi. Cumhuriyet gazetesi sınırları içinde işyerine girmeye çalışan gazetecinin kolunun kırılmasını “talihsiz” bir olay olarak niteleyen valimiz, acaba bu olayın bir gazetecinin başına geldiği için, basının daha çok dikkatini çekeceği için mi yoksa polisin hiçbir art niyet olmadan oyuncağını elinde sallarken bir insana isabet etmesini açısından mı talihsiz bir olay olarak görüyor?