gece biraz daha erken gelmişti… kafam düşmeye başlamıştı… bu aslında istediğim mi, yoksa kaçtığım bişey miydi(?) ! her uyuşturucu günlüğü gibi, benimki de ölümle mi sonuçlanacak(?) ! yoksa, kurtulup-‘temiz’i bulup işin sonunda kitap çıkartarak, gençlere öğütler veren seminerler mi düzenleyecekler adıma…(? ! !) ! şu haline bak, kaybetmişsin kendini.. herkes yokoluyor, tüm haller ve kişiler bir anda senin için dünyanın en önemsiz şeyleri olabiliyor… korkutucu bir rahatlık içindesin, gülüyorsun, her aptallığını mucize sanarak……şunun ayrımını-cevabını henüz bulamadım; acaba gerçekten müthiş derecede zihnin açılıyor da her şeyin farkında oluyorsun, yoksa her ettiğin kelamı ya da düşündüklerini -‘bi anda aklına gelenleri’- keramet mi sanıyorsun(? ?)
en önce, en sonra, en arkada, en önde, bütün zıtlar ve karşıtlar… soğuk-buz gibi bi su ayıltır seni ancak, farkında olduklarınından gerçek dünyaya dönmek için, işte-ya da, ‘gerçek dünya’dan ‘yalan dünya’ya…salıncaklarda sallanıyorum, yüksek – oturma yeri geniş salıncaklar… gözlerimi kapattığımda karanlık-ta, öyle içimi bırakıyor, dolduranlar… kalıp izliyorum gitmeden, ağlamak için bahaneler: ‘siz gidin ben sonra gelirim’…Nasıl(-sa) susuyorum, gelmesen de buradayım.Soruyor: – geceleri nasıl uyuyorsun?- uyumuyorum, uyumuyorum, uyuyamıyorum!- ama tatlım(?)-…. (!)- yapabileceğim birşey var mı bilmiyorum ama…- sus, en iyisi gitmen olacak…-! (?)-……………….. git artık aklım düşüyor, kusmalıyım…….su getir bana! , ya da hayır, önce banyoya götür-küvete… soğuk suyu, titret, kulaklarımda soğuğu hissettir, balkona çıkar sonra…, kalkamıyorum, başım dönüyor! ! ! sarsma beni, …bana öyle bakma! ! , başım dönüyor….- hadi artık banyoya gidelim, biraz da ılıttım suyu, üşümeyeceksin….- bana kötülük yapma, üşümeliyim…anlamalıyım, anlamalıyım, anlamalıyım! …