The House Bunny Anna Faris hayranlarının kaçırmaması gereken bir komedi filmi. Bu flimde Scary Movie serilerinde gösterdiği performansı farklı bir şekilde devam ettiriyor. Onun ses tonu ve sadece mimiklerini izleyip kırılmak bile yeterliyken, senaryonun basit ama eğlenceli konusu oynadığı aptal sarışın tiplemesine ayrı bir tat katmış, tüm bunlar bile eğlenceli vakit geçirmeye yetiyor. Zaten Anna Faris ‘in karakteri komedi tarzında filmlerde oynamaya daha yatkın olduğu için çok da ciddi filmlerde izleyemiyoruz. Kalıplaşmış iyi yürekli aptal bir sarışındır her filmde tıpkı bu filmde olduğu gibi. Şahsen en beğendiğim beni her defasında güldürmeyi başarabilen Samantha James karakterini Just Friends adlı romantik komedi filminde izlemiştik. Tabi ki de insanların espri anlayışları farklı farklı olduğu için her kesime hitap edebilen tiplemeleri olamaz. The house bunny’i Faris’in performansının nasıl olduğunu merak ettiğim için izledim. Yani filmden çok Anna Faris’i izleme bahanesiydi bu. Konu kısaca şöyle : Shelley Darlingson yetimhanede büyümüş olgunlaştıktan sonra Playboy Malikanesinde yer edinmiş biridir. Ününe ün katmak için 27. yaş gününü bekler. Doğum günü partisi yapılır. Ertesi gün malikane sahibi tarafından yazılmış bir mektup alır ve mektupta malikaneyi bir an önce terk etmesi söylenir. Olayların tam olarak nasıl geliştiğini anlayamaz zaten fazla da sorgulamaz. Evin hizmetçisi onun artık çok yaşlandığını ve bu yüzden kovulduğunu söyler ve olayı fazla deşmesini engeler kapı dışı eder. Kendine yeni bir ev bulmak için gittiği yerde üniversite kulüpleri için ev annesi arayan bir yere rast gelir. Tek bir sorun vardır. Üniversite, kulüp üyelerinin yaşadığı evi ellerinden almamak için 27 üye daha toplamak zorundadırlar ve kimse bu kulübe üye olmak istemez. Shelley tüm sorunu çözmek ister. Kulüp üyelerini toplamak için bir plan kurar. Filmin tüm eğlenceli kısmı işte burdan sonra başlar. İyi seyirler..