Cuma gecesi sinemanın dev ekranında Saw serisinin 4. filmini izledim..ben seviyorum bu testere amcamı yahu..çoğu zaman hak verdiğim bir felsefesi var..ve her zaman hayranlık duyduğum bir zekası..hani seri katil diyorlar da bu bile tartışılır yani katil olup olmadığı..sonuçta ölenleri birebir kendisi öldürmüyor izleyenler bilir..ya kendi kendini öldürüyor kurban ya da bikaç kurban birbirlerini gebertiyor..adam sadece kurbanlarını seçiyor, kaçırıyor ve onlara hepsine özel bir oyun hazırlıyor..oyunu kurallarına göre oynayan, zaaflarına yenilmeyen kazanıyor..Saw serisinin ilk filminin nasıl da hayranlık uyandırdığını tartışmaya bile gerek yok..Zira beklenmedik ve alışık olmadık bir senaryo vardı ortada..Bu sebeple serinin diğer filmlerini şaşırtıcı bulmadığı için beğenmiyor pek çok kişi..Ama ben hepsini hayranlıkla izledim..Konuyu bilsek bile.. kurbanların ve ölüm oyunlarının zengin ve şaşırtıcı çeşitleri dediğim gibi şahane bir zekadan çıkıyor..Sevgili İlhan sinemadan çıktıktan sonra adımı PSİKOPAT hatta kısaca PSİKO koysa da –hiçbir sahnede gözümü kapamadığım ve gözümü kırpmadan izlediğim için- tamam itiraf ediyorum kan açısından sanırım serinin en bonkör filmiydi..daha açılış sahnesinde salondan “ıyk” sesleri yükselse de testere bu yani ne bekliyorsunuz ki..bol bol kan.. bol bol şiddet.. sonunu çözemediğin türlü oyunlar.. ve hiç ödün verilmeyen bir felsefe var ortada..ben bu felsefeye şöyle diyorum: “yaşamının değerini bilmezsen, bildirirler.. zaaflarını yenemezsen, acıyı göze alamazsan, dayanamazsan..ölürsün..”Ve filme damgasını vuran sahne benim açımdan; sonlarına doğru iki buz kütlesinin çarpıştığı sahne idi..Daha fazla ayrıntı vermeyeyim 🙂 izleyenler zaten sahneyi anladılar :)Ve yine benim açımdan Saw IV filmine damgasını vuran anlatım ise şuydu:Gördüğümü gör..Hissettiğimi hisset..Benim gibi yardım et..Benim gibi kurtar..Sen herkesi kurtaramazsın..Herkes kendini ancak kendisi kurtarır..