En önemli şeylerden biri de; kimliğin nasıl yaşandığı ve farklı kimliklere bakarak kendini nasıl tanımladığıdır..
dalgın bayan dedi kadına ilk..
şu an nedenini hatırlamayacak kadar dalgın oluşundandı kadının belki de..
kadını onca kimlik içinden dalgın olarak tanımladı..
karşılığında çocuk tanımını hemen üzerine giyerek..
o umarsızca benimsedi çocuk kimliğini, diğer bütün kimliklerini soyunarak..
ilk terkettiği yabancı kimliği oldu..
kadın sitem ederek kabullendi dalgınlığı..
kelimeler yuvarladı uçurumdan aşağıya kadın..
çocuk onları tutup mısralara çevirdi..
yıllar geçti..
çocuk hiç büyümedi..
dalgın hep dalgın kaldı..
bir viranelik susuşlar girse de araya..
zaman kokuyu hiç yitirmedi..
mayın patlamak için hep bekledi..
martılar bir deniz kıyısındaki kayalıkların üzerinde hep uçtu..
onlara inat özgürce..
onlar hiç ama hiç dokunmadılar birbirlerine..
bu yüzden çığlıkları hiç tükenmedi..
ne dalgının ne çocuğun ne de martıların..
birgün hangisi önce susar..
bilinmez..
çocuk geceyi sevdi..
kadın gece oldu..
rüzgar esti..martı çığlığı sur sesine karıştı..