Bu “oligarşik cumhuriyet” tehlikede.Bu ülkede “azınlığın sultası” sona erecek.Halkın iradesine tabi “demokratik” bir cumhuriyet kurulacak.Ordu, “hukuk dışı” bir baskı kuramayacak halkının üzerinde.Kendi kimliğini unutmak zorunda kalan “devşirmeler” tarafından değil, gerçek kimliklerine sahip çıkan insanlar tarafından birlikte yönetilecek bu ülke.“Ben Kürdüm” diyen birini cumhurbaşkanı seçebileceğiz, “ben Aleviyim” diyen bir başbakanımız olabilecek, “Cuma namazlarını kaçırmayan” diyen bir genelkurmay başkanımız görev yapabilecek, “enternasyonalizme” inanan bir Marksist Meclis başkanlığını üstlenebilecek.Bu ülkenin her vatandaşı, inancı, dini, dili, fikri ne olursa olsun diğerleriyle “eşit” konuma gelecek.Bizim gerçek bir ülke, gerçek bir cumhuriyet, gerçek bir demokrasi olabilmemiz için önümüzdeki en büyük engel olan ordunun asli görevi olan askerliğe dönüp, elini siyasetten çekmesi bunun ilk adımı.Bu ilk adımın sancılarını çekiyoruz.Çok uzun sürmez bu.Hayatın bizzat kendisi “orduya” bunu emrediyor, buna direnmek mümkün değil.Ordu kışlasına çekilecektir.Kendi halkına karşı “oligarşik” bir cumhuriyetin “bekçiliğini” çok fazla yapamaz.Güneydoğu’daki savaş da barışla sonuçlanacaktır normalleşmeyle birlikte.Asıl zorluğu belki de biz “ezilenlerin” kendi aralarındaki sorunlarda yaşayacağız.“Devletin bölünmesinden” çok korkan bu cumhuriyet, kendi halkını insafsızca “böldü” çünkü.Eğitim sistemiyle, medyasıyla, ezilen insanları birbirine düşman haline getirdi.Yıllarca ezilen ve birbirine düşman olan bu insanları barıştırmak, birbirlerinden duydukları kuşkudan kurtarmak, onların arasında eşitlik oluşturmak için eğitim sisteminden, medyanın yapısına kadar çok önemli değişikliklerden geçmemiz gerekecek.Türkiye’de büyük değişim başladı bence.Bu değişimin en görünür ve en çarpıcı adımı ordunun konumu ama onu hallettikten sonra daha epeyce değişimden geçeceğiz.Her çocuğun kendine ait bir odasının olacağı, her gencin özgürlüğü alabildiğine yaşayacağı, yaşlıların “bakın nasıl bir ülke yarattık” diye gülümseyeceği bir geleceğe doğru gidiyoruz.Bu yolculuk biraz zor belki ama varılacak menzil çok huzurlu.<a href=”http://www.taraf.com.tr/makale/6362.htm”>kim yazmiş sizce bunu</a>
gunesedogru: gözü(n) aydın diyelim n’apalım?ordu hukuk dışı bir ‘baskı’ kuramayacak diyelim peki kim kuracak? kapitalist piyasa olabilir mi?bu ülkede her zaman siyasetin kendisi orduyu çekmiştir siyaset sahnesine. girse bir dert, girmese başka bir dert! demokrasi ve özgürlükler sadece piyasayı güçlendirmek için çalışır. (abd gibi ülkelerde) insanlar o kadar özgürdür ki özgürlükten dolayı özgürce yapacakları bir şeyleri yoktur, o kadar özgür işte… 65 yaşında, sidiğini tutamayacak çağda gelen sonsuz özgürlük.hepimiz türkiye cumhuriyeti kollektif şirketinin birer çalışanı olacağız yani…sizce bu şirketin patronudindarlar…laikler…aleviler…kürtler…türkler…komunistler…sosyalistler…kim olacak???dindarlar, aleviler, kürtler, laikler, dinciler, cemaatçiler vb özgürlük sorunu yaşayanlar o kadar özgür olacaklar ki eşşek gibi çalışmaktan özgürlüklerini kullanacakları bir zamanları dahi olmayacak. sadece piyasa patronları özgürlüğün sonsuz hazzına varabilecekler.vay be amma da hayal kurmuşum be!
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
eee mükemmel olmuş 🙂 tarrak gazetesinin içyüzüne dair mizahi bir bakış.genç kızın göğüslerini hunharca ellerken… gizli belge… ohaa…
Bu “oligarşik cumhuriyet” tehlikede.Bu ülkede “azınlığın sultası” sona erecek.Halkın iradesine tabi “demokratik” bir cumhuriyet kurulacak.Ordu, “hukuk dışı” bir baskı kuramayacak halkının üzerinde.Kendi kimliğini unutmak zorunda kalan “devşirmeler” tarafından değil, gerçek kimliklerine sahip çıkan insanlar tarafından birlikte yönetilecek bu ülke.“Ben Kürdüm” diyen birini cumhurbaşkanı seçebileceğiz, “ben Aleviyim” diyen bir başbakanımız olabilecek, “Cuma namazlarını kaçırmayan” diyen bir genelkurmay başkanımız görev yapabilecek, “enternasyonalizme” inanan bir Marksist Meclis başkanlığını üstlenebilecek.Bu ülkenin her vatandaşı, inancı, dini, dili, fikri ne olursa olsun diğerleriyle “eşit” konuma gelecek.Bizim gerçek bir ülke, gerçek bir cumhuriyet, gerçek bir demokrasi olabilmemiz için önümüzdeki en büyük engel olan ordunun asli görevi olan askerliğe dönüp, elini siyasetten çekmesi bunun ilk adımı.Bu ilk adımın sancılarını çekiyoruz.Çok uzun sürmez bu.Hayatın bizzat kendisi “orduya” bunu emrediyor, buna direnmek mümkün değil.Ordu kışlasına çekilecektir.Kendi halkına karşı “oligarşik” bir cumhuriyetin “bekçiliğini” çok fazla yapamaz.Güneydoğu’daki savaş da barışla sonuçlanacaktır normalleşmeyle birlikte.Asıl zorluğu belki de biz “ezilenlerin” kendi aralarındaki sorunlarda yaşayacağız.“Devletin bölünmesinden” çok korkan bu cumhuriyet, kendi halkını insafsızca “böldü” çünkü.Eğitim sistemiyle, medyasıyla, ezilen insanları birbirine düşman haline getirdi.Yıllarca ezilen ve birbirine düşman olan bu insanları barıştırmak, birbirlerinden duydukları kuşkudan kurtarmak, onların arasında eşitlik oluşturmak için eğitim sisteminden, medyanın yapısına kadar çok önemli değişikliklerden geçmemiz gerekecek.Türkiye’de büyük değişim başladı bence.Bu değişimin en görünür ve en çarpıcı adımı ordunun konumu ama onu hallettikten sonra daha epeyce değişimden geçeceğiz.Her çocuğun kendine ait bir odasının olacağı, her gencin özgürlüğü alabildiğine yaşayacağı, yaşlıların “bakın nasıl bir ülke yarattık” diye gülümseyeceği bir geleceğe doğru gidiyoruz.Bu yolculuk biraz zor belki ama varılacak menzil çok huzurlu.<a href=”http://www.taraf.com.tr/makale/6362.htm”>kim yazmiş sizce bunu</a>
gunesedogru: gözü(n) aydın diyelim n’apalım?ordu hukuk dışı bir ‘baskı’ kuramayacak diyelim peki kim kuracak? kapitalist piyasa olabilir mi?bu ülkede her zaman siyasetin kendisi orduyu çekmiştir siyaset sahnesine. girse bir dert, girmese başka bir dert! demokrasi ve özgürlükler sadece piyasayı güçlendirmek için çalışır. (abd gibi ülkelerde) insanlar o kadar özgürdür ki özgürlükten dolayı özgürce yapacakları bir şeyleri yoktur, o kadar özgür işte… 65 yaşında, sidiğini tutamayacak çağda gelen sonsuz özgürlük.hepimiz türkiye cumhuriyeti kollektif şirketinin birer çalışanı olacağız yani…sizce bu şirketin patronudindarlar…laikler…aleviler…kürtler…türkler…komunistler…sosyalistler…kim olacak???dindarlar, aleviler, kürtler, laikler, dinciler, cemaatçiler vb özgürlük sorunu yaşayanlar o kadar özgür olacaklar ki eşşek gibi çalışmaktan özgürlüklerini kullanacakları bir zamanları dahi olmayacak. sadece piyasa patronları özgürlüğün sonsuz hazzına varabilecekler.vay be amma da hayal kurmuşum be!