“Büyüyünce ne olmak istersin” sorusuna çocukların verdiği cevap, büyükleri şoke etti.


Bu yazıya bakılırsa büyükler şaşırmış. Aslında bu “şaşırmış” ifadesinin içinde bir gariplik var: Sanki çocuklar kendi kendilerine Paris Hilton’u buldu, bildi…Çocukların, özellikle de, ilgili yazıdaki türden sorulara iyi-kötü yanıt verebilecek yaşa gelmişlerin zaten en önemli sorunlarından biri ilgi çekmek değil midir?Kim çocukluğunu ne kadar iyi anımsıyor bilemeyeceğim, ama ne kadar ağır biçimde neredeyse herkesin unuttuğunu çok kolay gözlemleyebiliriz.Sanki çocukken kendisi hiç dondurma, şeker için ağlamamış, bisikleti olmadığı için hüzünlenmemiş, karşı cinsten yetişkin birine, kendi aklından geçenlerden dehşete kapılsa da, istek duymamış gibi davranmayı, yani bu derin ikiyüzlülüğü haktan sayıyor, “zavallı ve şaşkın” büyükler…Bu yetişkin suçortaklığı, tabii ki çocuklara karşı kurulan tahakküm cephesinin dilini ve uygulamalarını, cehenneme çeviriyor minik muhatapları açısından.Kendi kafasındaki Paris Hilton’un çocukların kafasındakiyle aynı olduğundan o kadar emin ki bu dil, bütün çocuklar ve bütün büyükleri bir durum karşısında aynı şekilde hareket eden birer termit sürüsü cinsinden algılatmaya çalışıyor.Velhasıl; aynı çocuklar 3-5-10 yıl sonra, Tuzla’da ölürken, berdelle değiş tokuş edilirken, töre adı altında yaşamlarına kastedilirken, bu sorulara yanıt verdiklerindeki kadar masum olacaklar aslında, hala…Ve hayatlarının belki de en eğlenceli olduğu an bu soruya yanıt verdikleri an olmuş olacak.