O küçük çoçuk elleri ve kollarının izin verdiği ölçüde gelen sinirlenmiş hızlı hareketlere karşı kendini korumaya çalıştıktan sonra hep gelecek sefer daha iyi bir saklanma yeri bulabileceğini düşünüyordu.Bir keresine sana ‘bende seni yaşlanınca böyle döve….m.’demiş.Bunu asla yapamaz ki.Sen onun dünyadaki tek yakınısın.Hatta zaman duruyordu,garip birşeyler oluyordu,sadece etine gelen darbelerin sesleri duyuyormuş.Bazen yaratıcı olup iyi saklanabildiğinde evin içinde ‘nerdesiiiin !!bulacağım seniii’ diye duvarları titreten sesini duyduğunda garip bir biçimde ortaya çıkmak istiyor ve geri adım ata ata çıkıyormuş.Sen sanki çık bırak içimdeki nefreti sana boşaltayım yoksa kendime bir şey yapacağım der gibi bağırıyormuşsun,sankii..Sanki müthiş acılar çekiyordun..O elbise askıları tek tek kırılıyor..Ama bunlardan hiçbirini tamamen hatırlamıyor,her seferi o kadar benziyormuş ki birbirine.Tek hatırladığı bir haftasonu öğleye doğru müthiş bir kulak ağrısı ile acıyla diğer odada uyuyan sana seslendiği gün.Ağlarken acıdan,geldiğinde vereceğin tepkiyi bilemezdi ki,karşıdaki duvarda asılı duran tavayla kafasına susuncaya kadar …Şimdi anlamış kaba kulak olmuş galiba..Ve en çok şimdi anlamış neden o zaman hep defalarca değiştirdiğiniz kiralık evlerin içinde kendine sürekli çarşaf,battaniye yorgan ile evler yapmaya çalıştığını.Özellikle çatı yapmaya çalışıyordu.Hatta çatıdan başlanıyordu,balkon, dolap,çekiçle duvara çarşafı sabitlemek suretiyle çatı.Hım..belki de bu sonsuz çabalarından dolayı şimdi bu tür konularda bu kadar yaratıcı.Aslında en sağlamı yatak altlarıymış.Ama nefes almak zor ve büyüdükçe sığamaz olmuş.O çatıyı sabitlemeyi başardığında bir metrekarelik alanda tüm dünya onun oluyormuş.Garip bunu geçen bir terapi sırasında anladık..Çoçukken nasıldı oyun oynamak diye düşünürken.Ama iyi tespit.Herşeyi bir yana, kocaman oldu.Bocalıyor,herkes kadar.Acı olan ..Acı olan senin bunu isteyerek yapmadığını, psikiyatrik bir hastalığının olduğunu öğrendiğinde oldu.Bunu hep bilse de çok uzun sürdü tam olarak anlayabilmek.Ergenlik çağında kesildi ona yaptıkların.Ama artık çocuğun değil harabe vardı ortada.Trajikomik olan… bunu istemedin biliyorum.Şimdi o bunu iyice idrak edene kadar kafasını topluyor.Başka bir şehirde bir ’ çatının’ altında.Bir sevgilisi var.Ona baştan bunları anlattı,önyargılı yaklaşımlara maruz kalmamak için.Çünkü insanlar anlayamazlardı kii.Anlattığı halde anlamadı sevgilisi.Hatta seninle bile konuşturdu.Ama sen sanki o günleri ona yaşatmamış gibi davranıyorsun.Belki farketsen iyi olacak ama edemezsin ki.Hastalığının alevlenme dönemlerinde çocuğuna yaptıkarını aynı benim yaptığım gibi bilinç altına atacaksın.O bilinç altın attıklarını demir kadar ağır hissediyor.Bazen o demir parçasının boğazına düğümlendiğini ağlayamadığını söylüyor.Boğazına akıyor.Ona göre tüm acılardan en büyüğü ,bir insanın aklını yitirmesi.Şimdilerde o sevgilisini bıktırmakla meşgul,kendisinden.Çünkü yeterince değer verilmediğini hissediyor,ve zaten harabe olan yüreğinin yanmasını istemiyor.Senin ona hiç dokunmadığın gibi,onun sana hiç dokunamadığı gibi sevgilisine dokunuyor.Sevgilisi ise çok özel olduğunu hissediyor,beni bu kadar seven birini bırakamam diyormuş.O da tüm bunları bilen biriyle mutlu olamayacağını biliyor,ve vazgeçmiyor.Onu canından bezdirecek kadar SİNİRLENDİRMEYE başladı.Sanırım bezmeye başladı bile.Şimdi ise acı içinde kendi elleri (aslında seninkilerin )yıktığı hayatını dışardan izliyormuşVe Son seansımızdan elimde kalan notta şu yazıyor:Annesinin bir melek olduğunu düşünüyor,ve onu canından çok seviyor.Bazı çelişkiler ağır gelir insana…