Sevgili arkadaşlar görmüş olduğunuz bu üründen daha dünyada bir tane bile yok, haliyle bende de yok. Zaten bu görmüş olduğunuz kopyası. Size satacaklarım da kopyasının kopyası, almasanız da olur ama bunlar bir lira. Ben satmak için söy
ben de ya, sazanları çok severim. inanır mısın, bugün yolda yürüyordum onlar da senin gibi sazanları çok sevdiğini söyledi. Şimdi gece gece böyle tesadüfler beni hayata daha çok bağlıyor. Ne bilim, böyle bir anı yığılması oldu anlatabildim mi? Düşünsene herkes sazanları sevse ne güzel olur? Ben sazan, sen sazan, o sazan, hep sazan, sen de oyna sen de kazan, kazı kazan, borazan, borusan, esen boru, hakan plastik…
O zaman hepimiz sazanız… aslında hepimiz koyunuz. Ulen ne olduğumuz belli değil, doğru düzgün bir hayvana bile benzeyemiyoruz. Sonra öldürdüğümüz her “kelle”nin ismini ceketimize iliştirip meydanda hepimiz şuyuz buyuz diye bağrıyoz. Eve gidince avrupa yakasının tekrarını, tekrarınının tekrarını, kopyasının kopyasını, götümüze giren boru reklamlarını, şunu bunu izliyoz. Bence biz sazan bile olamayız. Ben, ben ne diyeceğimi bilemiyorum Fernando Jose Altamiano Del Castinio…
hop polloi durumu iştee…sazan koyun hayvanın cinsinin pek bi önemi yok insanlıktan hayvanlığa evrilmede maharet..ve biz pek bi başarılıyız…tekrar proglamları izlemek gibi bişi tekrar tekrar aynı güne uyanıp tekrar tekrar aynı sazanlıkları yapıp birbirinin tekrarı olan kişiler olmak…
ornitorenk vardı bir zamanlar, bak o örnek alınası bir hayvan gibi duruyordu. sonra derneği kapanınca nasıl örnek alacağımızı da bilemeyip, ornitorenk olmaktan vazgeçtik.
zoey sevdim seni ama uçtun sen ya alt tarafı bi ürün satcaz almak dışında herşeyden konuştuk. madem öyle bir anımı paylaşayım. ben balıkları ayırt edemem tamam mı. köpek balığıyla hamsiyi ayıramayacak kadar öküz değilim tabi ama böyle palamutla mezgiti koy mesela, iki tane çinliyi yanyana koymuşsun gibi bakarım. şimdi bak nereye getirecem konuyu iyi dinle. o gün akbil dolduruyordum, amacanın teki geldi sordu akbilin var mı diye. ben var dolduruyorum ne oldu, niye sordun dedim. adam kıçını dönüp osurdu ve gitti . ya biliyorum iğrenç ama olan bişi, bunu ben hiçbir arkadaşıma anlatamadım, çünkü gündelik yaşadığın olayları arkadaşlarınla sohbet içersinde anlatırken hep bağlayacağın bir nokta olur, bir konudaşlık. ama bunda yoktu anasını satayım. ben de hazır seni bulmuşken anlatayım dedim. sıkmadım di mi seni. ne olur sıkmadığımı söyle, hadi hı? şş baksana noldu ya? niye cevap vermiyon, baştan sözümü kesseydin anlatmazdım. şş, bak kaldırma elini, el kol hareketi yapma lan, vurmasana be, ben sana vuruyomuyum, vururum bak, kızdırma beni vururum, vururuk, ah, tamam bırak kolumu sen haklıydın tamamm valla bi daha böyle bişi yapmaycam, tamam tamam…
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
lemedim zaten, bu başlık kısmına ne kadar sığıyor ona bakmak istedim…
deneysel bir çalışma olmuş…
valla mim nehrinin akıntısına kaptırdım böyle kendimi, oooveyh ne güzel…
tamam dikkat et ama akıntıda boğulma!
ne boğulması be, bak sen de gel bu nehre çok sazan var…
olabülür aslında neden olmasın…sazanları pek severüm…
ben de ya, sazanları çok severim. inanır mısın, bugün yolda yürüyordum onlar da senin gibi sazanları çok sevdiğini söyledi. Şimdi gece gece böyle tesadüfler beni hayata daha çok bağlıyor. Ne bilim, böyle bir anı yığılması oldu anlatabildim mi? Düşünsene herkes sazanları sevse ne güzel olur? Ben sazan, sen sazan, o sazan, hep sazan, sen de oyna sen de kazan, kazı kazan, borazan, borusan, esen boru, hakan plastik…
bu tesadüf değil sanırım!şiişştt çaktırma ama dünya sazanlarla dolu senin benim gibi…
O zaman hepimiz sazanız… aslında hepimiz koyunuz. Ulen ne olduğumuz belli değil, doğru düzgün bir hayvana bile benzeyemiyoruz. Sonra öldürdüğümüz her “kelle”nin ismini ceketimize iliştirip meydanda hepimiz şuyuz buyuz diye bağrıyoz. Eve gidince avrupa yakasının tekrarını, tekrarınının tekrarını, kopyasının kopyasını, götümüze giren boru reklamlarını, şunu bunu izliyoz. Bence biz sazan bile olamayız. Ben, ben ne diyeceğimi bilemiyorum Fernando Jose Altamiano Del Castinio…
hop polloi durumu iştee…sazan koyun hayvanın cinsinin pek bi önemi yok insanlıktan hayvanlığa evrilmede maharet..ve biz pek bi başarılıyız…tekrar proglamları izlemek gibi bişi tekrar tekrar aynı güne uyanıp tekrar tekrar aynı sazanlıkları yapıp birbirinin tekrarı olan kişiler olmak…
ornitorenk vardı bir zamanlar, bak o örnek alınası bir hayvan gibi duruyordu. sonra derneği kapanınca nasıl örnek alacağımızı da bilemeyip, ornitorenk olmaktan vazgeçtik.
zoey sevdim seni ama uçtun sen ya alt tarafı bi ürün satcaz almak dışında herşeyden konuştuk. madem öyle bir anımı paylaşayım. ben balıkları ayırt edemem tamam mı. köpek balığıyla hamsiyi ayıramayacak kadar öküz değilim tabi ama böyle palamutla mezgiti koy mesela, iki tane çinliyi yanyana koymuşsun gibi bakarım. şimdi bak nereye getirecem konuyu iyi dinle. o gün akbil dolduruyordum, amacanın teki geldi sordu akbilin var mı diye. ben var dolduruyorum ne oldu, niye sordun dedim. adam kıçını dönüp osurdu ve gitti . ya biliyorum iğrenç ama olan bişi, bunu ben hiçbir arkadaşıma anlatamadım, çünkü gündelik yaşadığın olayları arkadaşlarınla sohbet içersinde anlatırken hep bağlayacağın bir nokta olur, bir konudaşlık. ama bunda yoktu anasını satayım. ben de hazır seni bulmuşken anlatayım dedim. sıkmadım di mi seni. ne olur sıkmadığımı söyle, hadi hı? şş baksana noldu ya? niye cevap vermiyon, baştan sözümü kesseydin anlatmazdım. şş, bak kaldırma elini, el kol hareketi yapma lan, vurmasana be, ben sana vuruyomuyum, vururum bak, kızdırma beni vururum, vururuk, ah, tamam bırak kolumu sen haklıydın tamamm valla bi daha böyle bişi yapmaycam, tamam tamam…
ornitorenk kulağa hoş geliyo yav, pilli patinerde yaşar bu, çok renkli bişi sanki, tadı nasıl?:)
sosyomat’ta yaşıyordu bir zamanlar. beslemeyi bıraktık. hepsi öldü.
hiç mi yok yani? (türk sorusu)