Şanslı insanlar, kusursuz hayat arkadaşlarıyla tanışırlar; hayatları boyunca tüm amaçlarına ulaşırlar; tatmin edici bir kariyere sahip olurlar; mutlu ve anlamlı bir hayat sürerler.Başarıları, çok çalışmalarından, şaşırtıcı becerilere sahip olmalarından ya da fazlasıyla zeki olmalarından kaynaklanmaz.Onlar sadece doğru zamanda doğru yerde bulunur ve şanslı rastlantılar yaşarlar.Richard Wiseman‘ın yazdığı “ŞANS FAKTÖRÜ” isimli kitap, şanslı insanların neden bu kadar güzel bir hayat yaşadıklarını inceleyen ilk bilimsel çalışmadır; şanssız kişilerin de talihlerini nasıl iyileştirebilecekleri hakkında fikirler sunmaktadır.Tamamlanması birkaç yıl süren bu araştırma, yüzlerce şanslı ve şanssız kişiyle yapılan röportajdan ve anlattıkları deneyimlerin değerlendirilmesinden oluşuyor. Elde edilen sonuçlar, şansın hayatımızda oynadığı role yepyeni bir bakış açısı getiriyor.İnsanlar şanslı doğmazlar.Ancak şanslı insanların talihli bir hayat yaşamak için farkında olmadan uyguladığı dört ilke vardır.Bu ilkeleri anlarsanız şansıda anlarsınız.Daha da önemlisi bu ilkeleri, hayatınızdaki şansı arttırmak için de kullanabilirsiniz.Kısacası bu kitap, şansı anlamak, kontrol etmek ve arttırmak için bilimsel olarak kanıtlanmış bir yolu gözler önüne sermektedir.

Şans Broşu (http://www.10marifet.org/yazi/sans-brosu)
Şans Broşu (http://www.10marifet.org/yazi/sans-brosu)

Hayatımızı derinlemesine etkileyen bir olgudur talih.Birkaç saniyelik kötü şans uzun yıllar çabalamak zorunda bırakabilir bizi ; buna karşılık bir anlık iyi bir şans da bir ömür başarıyı ve mutluluğu getirebilir. Şans, olmayacak bir olayı olanaklı hale getirme gücüne sahiptir; yaşam ve ölüm arasındaki; kazanç ve kayıp, mutluluk ve ümitsizlik arasındaki farkı yaratır.Stanford’da psikolog olan Alfred Bandura, rastlantısal olayların ve talihin kişinin özel hayatında etkisi konusunu işlemişti. Bandura, rastlantıların önemine ve yaygınlığına dikkat çekerek şöyle yazmıştı.”… hayatımızın gidişatına yön veren en önemli olaylar, çoğunlukla en sıradan olaylardır.” Bandura, bu düşüncesini kendi hayatından örnekler vererek destekliyordu. Üniversiteden mezun olmak üzereyken bir gün ders çalışmaktan ve ödev yapmaktan o kadar sıkılmıştı ki, bir arkadaşıyla beraber internet üzerinde golf oynayabilecekleri bir web sitesini ziyaret etmişlerdi.Şans eseri Bandura ve arkadaşı, kendilerini iki çekici kadın oyuncunun karşısında bulmuşlardı. Oyundan sonra Bandura kızlardan birinden buluşma sözü aldı; bu buluşma evlilikle sonuçlandı.1979’da Hollywood yapımcısı George Miller, Mad Max filminde oynatmak üzere savaşçı görünüşlü, yüzünde yara izleri olan, sert ifadeli bir oyuncu arıyordu.Bu rol için yapılacak seçimlerden bir gece önce, o zamanlar adı henüz hiç duyulmamış olan Avustralyalı aktör Mel Gibson, sokakta üç sarhoşun saldırısına uğradı. Seçmelere yara bere içindeki yüzüyle ve yorgun bir halde katıldı. Miller rolü anında ona teklif etti.

ŞANSLI VE ŞANSSIZ İNSANLAR ARASINDAKİ DÖRT TEMEL FARK:
1. Şanslı insanlar daima tesadüflere bağlı fırsatlarla karşılaşıyorlar.Yaşamlarına çok olumlu etkileri olacak insanlarla tesadüfen tanışıyor ve gazetelerde ya da dergilerde ilginç fırsatlara rastlıyorlar.Şanssız insanlar ise tam tersine bu tip deneyimleri ya çok az yaşıyor ya da hayatlarını kötü etkileyecek kişilerle tanışıyorlar.
2. Şanslı insanlar sebebini bilmeden doğru kararlar veriyorlar. Çalıştıkları işlerde hangi kararın çıkarlarına olacağını ya da kimin güvenilmez olduğunu bilebiliyorlar. Şanssız insanların kararları ise hep yanlış oluyor, hayal kırıklığı yaratıyor.
3. Şanslı insanların hayalleri sihirli bir değnek değmişçesine bir anda gerçekleşiyor; amaçlarına ulaşıveriyorlar. Şanssız insanlar için durum yine bunun tam tersi:Hayalleri fanteziden öteye geçemiyor.
4. Şanslı insanlar şanssızlığı şansa döndürme yeteneğine sahipler. Şanssız insanların böyle bir kabiliyetleri yok ve kötü şansları onlara her zaman mutsuzluk başarısızlık getiriyor.
Yapılan araştırmalar, şansın psişik güçlerle ya da zeka ile bir ilişkisinin olmadığını göstermişti; bu kez başka sorular ortaya çıkıyordu; insan zihni şansı nasıl etkiler? Şanslı ve şanssız insanların hayata bakışları aynı mı? Eğer değilse hayatlarındaki olumlu ve olumsuz olayların nedeni bu olaylara bakış açıları olabilir miydi? Şans genellikle bizden bağımsız, dış bir güç olarak algılanır; bazen şanslıyızdır, bazen de şanssız. Peki ya şansımızı biz yaratıyorsak? Ya şanslı ve şanssız insanlar kaderlerinin iyi ya da kötü olmasından büyük ölçüde kendileri sorumluysa?ŞANSIN DÖRT İLKESİ
BİRİNCİ İLKETesadüflere Bağlı Fırsatları Çoğaltmak
İlke:Şanslı insan, tesadüflere bağlı fırsatları yaratır, fark eder ve o yönde davranır.
Şanslı insanlar, çoğunlukla bu fırsatların tamamen rastlantıya bağlı olduğunu düşünürler.Gazetenin doğru sayfasını açarlar, internette gezinirken doğru adres karşılarına çıkıverir, doğru zamanda bir caddede yürürler ya da bir partiye giderler ve doğru insanla tanışırlar.Fakat yapılan araştırma , bu fırsatların şanslı insanların psikolojik özeliklerinden kaynaklandığını ortaya koymuştu. Onlar, düşünüş şekilleri ve davranışları sayesinde yaşamlarında diğerlerinden daha fazla tesadüfi fırsat yaratıyor, fark ediyor ve o yönde hareket ediyorlardı.Şanslı insanların hayatlarında tesadüfi fırsatları arttırmak için kullandıkları bir takım teknikler vardı; bu teknikler daha önce hiç bu şekilde ortaya konulmamıştı. Doğru zamanda doğru yerde olmak; aslında doğru bir zihinsel yapıya sahip olmaktan kaynaklanıyordu.Yıllar süren araştırmalardan sonra çoğu psikolog kişiliklerimizin beş temel boyutu olduğunu kabul etmiştir.Bu beş boyut farklı kültürlerden genç, yaşlı,kadın,erkek herkesin kişiliğinde bulunur. Bunlar, “uyumluluk”, “bilinçlilik”, “dışa dönüklük”, “asabiyet” ve ” açık fikirlilik” olarak adlandırılır.Alt İlke 1:Şanslı insan güçlü bir “şans ağı” inşa eder ve bunu korur.
Araştırmada, şanslı insanların şanssız insanlara göre çok daha “dışadönük” oldukları ortaya çıkmıştı. Dışadönükler, içedönük kişilere göre çok daha sosyal insanlardır.Arkadaşlarını ziyaret etmekten, partilere gitmekten ve diğer insanlarla ilişki halinde olabilecekleri işlerde çalışmaktan hoşlanırlar.İçedönükler, kendi başlarına kalmaktan hoşlanan insanlardır. Kendi başlarına zaman geçirmekten, kitap okumak gibi kişisel faaliyetlerde bulunmaktan zevk alırlar.Araştırma daha ileriye götürüldüğünde şanslı insanların talihli rastlantılar yaşamalarının üç yolu olduğu görüldü; çok sayıda insanla tanışmak, “sosyal çekiciliğe” sahip olmak ve tanıştıkları insanlarla sürekli iletişim içinde olmak.Şanslı insanların karşılaştıkları fırsatları artıran bir diğer özellik de “sosyal çekicilik” diye bilinen özelliktir. Psikologlar,bazı insanların diğer insanları kendilerine doğru çekme özellikleri olduğunu fark etmişlerdir.Sosyal çekiciliği olan insanlar bir partiye gittiklerinde ya da toplantılara katıldıklarında yabancı kişiler hep onlarla konuşma eğilimindedirler.Yolda yürürken insanlar onlara yol ya da saat sorarlar.Araştırma sonucu, bu insanların farkına varmadan kullandıkları beden dillerinin ve yüz ifadelerinin diğer kişilere çekici ve davetkar geldiği; insanları bu şekilde etkilediklerini ortaya koydu. İlginç olan, şanslı kişilerin tamamen aynı davranış şekillerine sahip olmalarıydı.Şanslı kişilerin beden dili ve yüz ifadeleri diğer insanları çeker ve yine burada da daha fazla insanla tanışarak şanslı fırsatlar yakalama olasılıklarını arttırırlar. Ne kadar çok insanla tanışırlarsa hayallerindeki hayat arkadaşlarıyla tanışma olasılıkları o kadar artar. Daha fazla insanla konuştukça yeni müşteriler bulma ve kariyerlerinde etkili olacak kişilerle tanışma olasılıkları artar.Şanslı insanlar tanıştıkları kişilerle düzenli ve uzun süreli ilişkiler kurmakta da ustalar. Çok insan tanırlar ve herkes tarafından sevilirler.Güvenilir ve dost canlısı insanlardır.Bunun sonucunda da geniş bir ” şans ağı” na sahip olurlar ve sürekli olarak tesadüflere bağlı fırsatlarla karşılaşırlar.Sadece tek bir rastlantı bir insanın hayatını değiştirebilir.“Şans , şanslı olduğuna inanmaktır.Tennesse Williams”

Alt İlke 2:Şanslı insan hayata daha esnek ve sakin bakar
Şanslı insanların lehinde işleyen ve farkında olmadan uyguladıkları başka gizli teknikler de vardır. Bu teknikler tesadüflere bağlı fırsatlar yaratmasa da kişinin ayağına gelen fırsatı fark edip o yönde hareket etmesini sağlar.Şanslı insanlar diğerlerine göre daha sakin olduklarından fırsatları daha rahat görürler, beklemedikleri durumlarda bile.Fırsatları fark etme özelliği hayatlarında büyük ve olumlu etkiler yaratır.Şanslı insanların fırsatları fark etme özellikleri dünyaya daha rahat bakmalarının bir sonucudur.Bu , birtakım fırsatları bulmayı beklemeleriyle değil, karşılarına çıktığında fırsatları fark edebilmeleriyle ilgilidir. Şanssız kişiler daha gergin insanlardır. Gerçek hayatta buluşma yerine zamanında varabilmek için; yeni bir iş bulabilmek için uğraşırlar ya da hayatlarındaki bir sorunu kafalarına takarlar.Sonuç olarak da daha dar açılı ve tek bir yere odaklı dikkate sahiptirler; bu da günlük hayatta etraflarında oluşan beklenmedik fırsatları kaçırmalarına yol açar.Şanslı insanlarsa genellikle gazetelerde, dergilerde, internette ya da ilan panolarında hayatlarını değiştirecek fırsatlara rastlarlar.Rahat bir insan olmak sadece yolda para bulma ya da gazete, dergi ve radyoda yararlı bir şeylere rastlama konusunda yardımcı olmaz. Bu özellik, birileriyle buluşup sohbet etmekte de çok işe yarar. Şanslı kişiler davetlere ve toplantılara rüyalarındaki hayat arkadaşlarını bulmak ya da mükemmel işi teklif edecek kişiyle karşılaşmak için gitmezler.Onlar davete gider ve insanları dinlerler. Şanslı insanlar, istediklerini bulmak için çaba harcamak yerine orada olanları görürler. Sonuçta doğal bir şekilde ortaya çıkan fırsatlara da daha açık olurlar.Kısacası, şanslı insanlar doğal bir şekilde ortaya çıkan fırsatları görmekte daha ustalardı. Fırsatları aradıklarından değil, hayata karşı rahat yaklaştıklarından etraflarında olan biteni fark edebiliyorlardı. Biraz ironik bir durum ama, görmek için çok fazla çabalamayınca daha fazla şey görebiliyor insan.Alt İlke 3:Şanslı insan daima yeni deneyimlere açıktır
Şanslı insanların talihlerini arttırmak için farkında olmadan kullandıkları üçüncü bir yol daha vardır.Bu da “açık fikirlilik” olarak adlandırılan kişilik boyutudur.Yeni deneyimler yaşamayı, yeni yemekler tatmayı ve bir şeyleri yaparken yeni yollar denemeyi severler.Kurallar ve geleneklerle sınırlanmaktan hoşlanmazlar.Önceden tahmin edilemez olmaktan hoşlanırlar.Şanssızlar ise açıklılık konusunda; geleneksel insanlardır.Bir şeyi yaparken geçmişte nasıl yapıyorlarsa şimdi de öyle yapmayı isterler.Yarının bugünle aynı olması fikrini severler ve sürprizlerden hoşlanmazlar.Büyük bir elma bahçesinin ortasında yaşadığınızı düşünün.Her gün bahçeye gidip koca bir sepet elma topluyorsunuz.İlk seferlerde nereye gideceğinizin pek önemi yoktur.Ne de olsa bahçenin her tarafı elmayla doludur ve nereye giderseniz gidin elma bulabilirsiniz.Ama zaman geçtikçe daha önce baktığınız yerlerde elma bulmanız zorlaşır.Aynı yere ne kadar sık giderseniz o kadar az elma bulursunuz.Ama bahçenin daha önce gitmediğiniz köşelerine giderseniz ya da nereye gideceğinize tesadüfi olarak karar verirseniz elma bulma olasılığınız da artar.Bu durum şans için de aynıdır.Hayatınızdaki fırsatları tüketmek çok kolaydır; aynı kişilerle aynı şekilde konuşmaya devam edin, her gün aynı yolu takip edin, tatillerde aynı yerlere gidin ve görün.Oysa yeni ve tesadüfi deneyimler yeni fırsatlar doğurur.Meyve bahçesinin bir tarafına gitmeye benzer.Birdenbire etrafınızda yüzlerce elmayla karşılaşabilirsiniz.Kaynak Kitap: ŞANS FAKTÖRÜ
Kitabın Yazarı: Richard WisemanÇeviren: Burçin TarhanKuraldışı Yayıncılık İstanbul, Mart 2004