ilk defamı üşüdüğümü hissediyorum rüyamda? yoksa hiçbir zaman bu kadar üşümedimmi? garip bir teknede geçiyor bu rüya.sanki bir altından bir üstünden gidiyor denizin. pencereden baktığımda yemyeşil dağlar var denizin kıyısında. bu yeşilliklerin arasında gözüme devamlı dağın dalgalardan aşınmış koyu sarı kısımları takılıyor.arkamdan gelen çatallı sesle irkiliyorum.kolunun dirsekten aşağısı olmayan orta yaşlı bir adam kopmuş kolunu bordo renkli deri koltuğa usulca vurarak ayakta kalma buraya otur diyor. o tarafa doğru yürüyorum acıdığımdanmı yoksa yorulduğumdanmı bilinmez. gerçek yaşamda yaşadıklarımızın bilinçaltına yansıması kadar ders verici bişey olmasa gerek. haksız yere yıllar önce terk ettiğim sevgilim dağın olmayan parçası, annemin mutfak harçlığının son kısmıyla aldığı ucuz oyuncağa astığım suratta adamın dirseğinden aşağısı olabilir. en iyisi bu hayatı en az parça kaybederek tamamlayabilmek değil mi?