“Paran var mı ?” dedi her zamanki şefkatiyle. Var diyesim geldi, gene çıkarıp bir yeşillik vermesin diye.Ya bu sefer O sıkışmışsa var dersem borç isterse, veremezsem ?”Yok” dedim.”Verim mi” dedi.”Hayır” dedim, “üç beş bişeyler var onlarla idare ederim.””istersen..””hayır dedim ya !””Seni ne zaman mutlu edicem” dedim içimden “Seni ne zaman mutlu edicem ablaların ablası ?”Bu soruyu bir kaç defa daha sordum kendime. Cevap bulmak o kadar zordu ki. Çıkınca bir sigara daha içtim. Şu an bacaklarımı uzatıp, kendi odamda, kendi televizyonumda, sigara içerek cnbce yi seyredebiliyorumsam hep senin sayende.Bu oda, bu televizyon, şu bilgisayar ve dolabı, duvardaki diploma altındaki sertifika sen olmasaydın olur muydu ?Ablalar hep fedakar olurmuş. Peki kardeşler bunu hakediyor mu ? Tanıdığım ve incelediğim abla-kardeş ilişkilerinde kardeşler hep nankör ablalar hep fedakardılar. Acaba ben ne kadar nankördüm yada değildim.Tamam bundan sonra dispanserde kaşıma dikiş atıldığı sırada onun canı yanarken bayılma numarası yapmayacağım. Buzluğa bir daha kertenkele koymayacağım. Gecenin hangi saati olursa olsun gönderdiğinde bakkala gideceğim.Artık “paran var mı ?” sorusunu ben soracağım.Paran var mı ?