Gözleri minnacık ama ışıl ışıl. Yaklaşık 98 yaşında heralde.(Her ne kadarda kendisi bunu bilipte söylemese bile) Annemin tahmini bu. Her zaman bir su gibi duru, yanında huzurun doruğuna kavuştuğum melek. İncecik narin. Söylediğine göre hep böyle zayıfmış genç kızlığından beri. Şimdi neredeyse damarlarını örten bir zarla ayakta duruyor. Her zaman dimdik yürür. Son yıllarda iyice yaşlandı tabi. Çeşitli hastalıklar falan ama hepsindende iyi sıyırdı. Bir tanecik oğlu (dayım) pamuklara sarıpta baktı ona. Dokunmaya kıyamadan gözleriyle sevdi onu. “Anam” derken sesi titredi her defasında. İlk oğlu henüz yirmi günlük evliyken vuruldu. Hala koynundadır oğlunun askerde çekilmiş soluk resmi.Dün gecenin bir yarısı kardeşim aradı “ablacığım gel istersen acile kaldırdık ananemi”dedi. Hemen gittim, herkes oradaydı bütün torunları, evlatları. Girdim odasına yatağında kaybolmuştu adeta, öylece yatıyor orada, kolunda serum. Sürekli ağzını oynatıyordu. Eğildim dinledim dua okuyomuş meğer. Su verdim pamukla ağzına, yavru kuş gibiydi emerken pamuğu.Her zaman tek istediği ölen oğluna bir an önce kavuşmak:(Ölmesini istemiyorum. Hep olsun istiyorum. Benim torunumunda onu görmesini istiyorum ama yapacak bir şey yok artık.Allahım hayırlı ölümler versin ona. Acı çekmeden ne olur:(
yorumlar
kimi uzun kimi kısa. yaşam.ölüm her halükarda adaletsiz.
adaletin kılıcı ölüm; kimi zaman keskin kimi zaman kör..
umarım acıları uzun sürmez..
Gitmeseler, hep kalsalar.
Ben uzaktayim, icimde hep ben yokken olecekleri korkusu. Halbuki yanlarinda olsam tutabilecegim sanki, degil.
Ellerini tutsam, korkmadan git desem konusmadan. Ama kim kime cesaret verecek, muhtemelen ben genc suphelerimle onlardan daha korkagim.
…Icime o korku dustu bak yine, ben yokken hayati terk edip gidecek yaslilarim..
Dugum.