Sen benim aldığım nefessin.Her nefeste seni biraz daha yakalıyorum;Ama nefesimi bırakınca kaçıyorsun.Nefes alıyorum.Nefes veriyorum.Yakalıyorum.Kaçıyorsun.Nefesimi tutuyorum.Seni bırakmıyorum.Beni zorluyorsun ve nefesimi bırakıyorum:Kaçıyorsun.Kaçıyorsun; çünkü nefesimi vermezsem ölürüm.Kaçıyorsun; çünkü aslında kaçmıyorsun:Nefesim içime her girdiğinde kötü havayı alıp kendiyle götürüyor; sen de içime her girdiğinde beni biraz daha berraklaştırıyorsun;Ama ben sınırlarla, yargılarla, olumsuzluklarla kirletiyorum içimi.Sen de inadına temizliyorsun, hem de neşeyle ve sevgiyle.Ben sen olmazsan yaşayamazdım.Ben nefes almadan yaşayamam.Bana benim kadar yakınsın.Sana kendim kadar yakınım.Sen bana nefesimden daha yakınsın ve verdiğim nefes kadar uzaksın da.Ben seni yakalıyorum, sen kaçıyorsun.Sen kaçtıkça, ben seni yeniden yakalıyorum.Sen kaçtıkça, ben özgürleşiyorum.Özgürleştikçe, sevgi oluyorum.Nefes alıp veriyorum, ta ki ben sen olana kadar.
yorumlar
aslında ‘tutmak’tan fazlası…ama gerek yok şimdi bu yazdığının beni nerelere götürdüğünü anlatmaya…bu sayfayı, ‘çok güzel olmuş’ diyerek terk etmek istiyorum, ağlamaya mahal vermeden…çağrışım asitik bir şey bazen.
hayır bence gerek war
war da bir de savaş wariçimde içimle yürüttüğümcephesine ayak basmasamdauzun zamandır’anımsar gibi alıyorum nefesiniunutur gibi veriyorum sonra…’mısraları varyavaş yavaşunuttuğum.tabi bir de şairlik vardıeski defterlerde bıraktığım. :)bu şiirin de adı ‘o kadar’ olsun. ya bu ne biçim şiir dersen, bırak da çala klavye yazılmış şiir de o kadar olsun.
eski defterlerde bırakmamalısın.
turpla alakalı şiir yazmamışsın…
unuttum,saate bak yarın okurken bugun bitmeden yollamis olcam,yarina yayinlanir 😉
dun gece yolladım turp yazısını bikac yazımla daha birlikte ama hala yok ustunden 1gun gecti.yazmadım sanma.
turp isteniyor
kestik yedik yıl gecti ustunden